4. Savunma Sanayii Buluşmaları, İstanbul Sanayii Odası ev sahipliği ve SAHA İstanbul iş birliğiyle İstanbul’da düzenleniyor.
Savunma sanayii temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte, savunma sanayi ve yerli teknolojilerin önemine dikkat çekildi.
SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve BAYKAR Genel Müdürü Haluk Bayraktar, açılış konuşması yaptı.
Bayraktar, Savunma Sanayii Başkanlığının 700’ün üzerinde aktif projesi olduğunu belirterek, “Türk savunma sanayi, birçok sektöre göre daha hızlı bir büyüme trendi içerisinde. Savunma Sanayi Başkanlığımızın halihazırda 700’ün üzerinde aktif projesi bulunmakta. Sektörümüz, geçen yıl bir önceki yıla göre %41’lik artışla 3,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bundan 10 yıl önce ihracatımız 800 milyon dolardı. 2022 yılı itibarıyla 4 milyar doları yakalayacağımızı rahatlıkla söyleyebiliriz. 2022’nin ilk çeyreğine baktığımız zaman savunma sanayisi ihracatımız 2021’in ilk çeyreğine göre %50’lik artışla 961 milyon dolar oldu.” dedi.
Sınır güvenliğini sağlamak ve terörle etkin bir şekilde mücadele edebilmek için kaynakları verimli kullanmanın önemine işaret eden Bayraktar, “Bu vizyonla yapabileceğimiz en önemli katkı, asimetrik etki yaratacak teknolojileri geliştirmek olacaktır. Bugün firmalarımızın dünyanın onlarca ülkesine ihraç ettiği insansız hava araçlarımız asimetrik teknoloji geliştirmeye dair elimizdeki en kuvvetli örneklerden bir tanesidir. Bu noktada yeni gelişen teknolojilere yatırım yapan, girişim ekosisteminde yer alan, nitelikli ve hızlı büyüme trendine sahip firmalarımız var. Bu firmaların dinamizmini koruması, doğal rekabet şartları içerisinde ilerleyebilmesi kritik öneme sahip. Ayrıca bu firmalarımızı destekleyen kritik alt sistemlerin üretiminde mesafe katetmiş, güçlü firmalara ihtiyacımız var.” şeklinde konuştu.
Bayraktar günümüzde ülkelerin en önemli derdinin “bağımsızlık” olduğunu söyleyerek, “Bağımsızlığı korumanın en önemli unsurlarından birinin, bir ülkenin kendine ait savunma sanayiinin gücü ile bağlantılı olduğunu görüyoruz. Muharebe konseptleri, doktrinler değişirken ülkemizi gerektiği gibi savunup koruyabilecek bir kabiliyette olmazsak, maalesef hiçbir zaman tam bağımsız olabilmemiz mümkün değil. Ülke savunmasını düşündüğümüzde yurt dışından hazır alımla elde edilen sistemlerin yaşattığı zorluklar, tedarik süreçlerinin uzaması ve dışa bağımlılık nedeniyle yaşanan sıkıntılar aşikar.” ifadelerini kullandı.
Değişen dünya koşullarının iyi okunması ve yüksek teknolojinin gerekliliğinden bahseden Haluk Bayraktar, “Biz de bağımsızlığımızı korumak, geleceğimizi teminat altına almak için yüksek teknoloji geliştirmeye devam etmeli ve değişen dünyanın getirdiği koşulları iyi okumalıyız. Daha da önemlisi bunun bir tercih değil zaruret olduğunun da bilincinde olmalıyız. Bu nedenle savunma sanayimiz durmuyor, adeta bir buzkıran gemisi gibi önüne çıkan engelleri kıra kıra ilerliyor.” ifadelerini kullandı.
Savunma sanayi ihracatının aynı zamanda Türkiye’ye diplomatik alanda da mesafe kat ettirdiğini belirten Bayraktar, “Savunma sanayi ihracatı, sadece bir ekonomik aktivitenin yanı sıra aynı zamanda çok güçlü bir diplomatik kaldıraç. Bunun da çok önemli katkısını ülkemiz için görüyoruz” dedi.