Bir ülkenin hava sahasını hür bir biçimde koruyabilmesi, tam bağımsızlık ve tam koruma açısından oldukça önemlidir. Sonu olmayan gökyüzü, her türlü tehdide açık olduğu sürece ülke toprakları asla güvende sayılmaz. Hele ki 21.Yüzyılın ilk yarısının ilk çeyreğinde olduğumuzu göz önünde bulundurur ve geldiğimiz teknolojik seviyeye bir göz atacak olursak gelecekte bizleri ne gibi yeni ve değişik gelişmelerin beklediğini az çok tahmin edebiliriz.
Dünyamız oldukça hızlı bir teknolojik değişim geçiriyor. Teknoloji her yıl ilerliyor ve ilerleyen teknoloji ürünleri daha da küçültüyor. Mikroçipler ve elektronik teknolojisi hayatımızı kolaylaştıracak ürünleri geliştirmemizde yardım sağlasa da insanoğlunun vazgeçemediği ve vazgeçemeyeceği bir şeyi daha güçlendiriyor: Savaş sistemleri!
Özellikle 2. Dünya Savaşından sonra önemi daha da artan ‘hava savunması’ günümüzde ülkelerin en kritik savunma stratejilerini oluşturuyor. Gökyüzü, insanlar için ulaşım açısından en tercih edilen kısa ve güzel bir yol olarak gözükse de saldırı içinde bir o kadar uygun bir ortam yaratıyor. Ülkeler, gerek hava kuvvetleri gerek ise uzun menzilli füzeleri ile bir düşman bölgesinin yanına bile yanaşmadan hedefi bertaraf edebiliyor.
Savaş uçakları, bombardıman uçakları, karadan karaya, havadan karaya, denizden karaya füze sistemleri ve seyir füzeleri ile istenilen hedefler gökyüzünden imha edilebilir. Ancak tüm bu saldırı stratejilerine karşı geliştirilmiş bir konsept bulunuyor: Katmanlı Hava Savunması!
İnsan gözünün görebileceği uzaklık içerisinde yer alıyor. Menzil olarak gökyüzünün 1-8 km. uzaklığını içeren bu katmana korunması amaçlanan bölgenin ‘son umudu’ diyebiliriz. Örneğin İzmir/Aliağa’da bulunan bir rafineriye doğru yönelen bir seyir füzesi tehdidi bulunuyor ise ve bu seyir füzesi uzun menzilli savunma sistemlerince imha edilmemiş ise füzenin engellenmesi adına son çare bu katmanı koruyan sistemlerin görevi oluyor. Rafineri, liman veya karargah gibi sabit bölgeleri korumanın yanı sıra bu katmandaki sistemler mobillik özelliği ile de seyir halindeki birlikleri de koruyabilme özelliğine sahiptir.
Ülkemizde bu katmanda hizmet veren birçok sistem bulunuyor. Bunlar:
Bu sistemler Türkiye Cumhuriyeti’nin çok alçak hava savunma katmanını koruyan sistemler. Roketsan, bu katmanı koruyacak yerli bir sistem üzerinde çalışıyor. Hisar-A (Alçak) adı verilen sistem, bu katmanda hizmet verecek ve 16 km (10 km etkili menzil) uzaklıktaki hedefleri önleyebilecek. 2020 yılının Ekim ayına kadar testlerinin devam etmesi ve envantere dahil edilmesi planlanıyor.
Bu katman 10 ila 50 km uzaklıktaki hedefler için sınıflandırılan bir katman. Ülkemizde bu katmanda hizmet veren tek bir sistem bulunuyor:
Ülkemizde MIM-23 HawkB (I-Hawk-Hawk XXI) modeli ile hizmet veren bu sistem 40 km menzile (etkili 18 km) sahip. Envanterimizde 175 adet olduğu bilinen bu sistemden başka orta irtifa katmanımızı koruyan bir sistemimiz bulunmuyor. Ancak Roketsan, orta irtifa hava savunma katmanında hizmet vermesi adına yerli çzöümler ile Hisar-O (Orta) hava savunma sistemini geliştiriyor.
25 km menzile (16 km etkili menzil) ve 10 bin metre yükseliğe kadar hava sahasını koruyacak olan Hisar-O, 2021 yılının Mayıs ayında envanterde olacak şekilde geliştiriliyor.
Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti’nin 2018 yılı itibari ile yüksek irtifa yani 150-200-400+ km mesafelerde hava sahasını koruyacak bir sistemi bulunmuyor. 2005’li yıllara kadar 3. katmanda hizmet veren Nike-Hercules yüksek irtifa hava savunma sistemi (140 km menzil), gerek eskiyen teknolojisi gerek ise gelişen hedeflere karşı yetersizliği ve eskimesi nedeni ile artık kullanılmıyor. Oldukça önemli olan ve büyük bir güvenlik zafiyeti doğuran bu sorun için çalışmalar hızla devam ediyor.
18 Mayıs 2019 tarihli Güncelleme:
IDEF2019 Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’nda Türk Hava Kuvvetleri standında sergilenen Nike Hercules maketi, sistemin halen aktif olduğunu belirten bir mesaj olduğu olarak algılandı.
2003 yılında çekilmiş Nike-Hercules atış testlerimizi izlemek için: Nike-Hercules 2003 Fire Test (İzlemeden önce telefon veya bilgisayar sesinin kısılmasını öneririz.)
Öyle ki ülke hava sahasının korunması dahilinde acil ihtiyaç kapsamında Rusya’dan 2 sistem 4 batarya S-400 yüksek irtifa hava savunma sistemi alınacak. Bu alım için Rusya’ya 2,5 milyar dolar ödenecek ve ülke hava sahasının 3. katmanı da güvenli bir biçimde korunmuş olunacak. Temmuz 2019’da Türkiye’ye gelmesi ve entegre çalışmaları ile 2020 yılında ilk bataryanın hizmette olması hedefleniyor.
Bunun yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti, SAMP/T yüksek irtifa hava savunma sisteminin üreticisi Eurosam ile de bir çalışma yürütme kararı aldı. İtalya-Fransa-Türkiye (Eurosam-Aselsan-Roketsan) üçlüsünün üreteceği yeni bir yüksek irtifa hava savunma sistemi ile birlikte 3.katmanda hizmet veren sistem sayımız 2 olacak. İtalya-Fransa-Türkiye üçlüsünün geliştireceği sistem SAMP-T teknolojisi kullanılarak geliştirilecek.
Geliştirilen yeni sistemin 2020 yılının ortalarına doğru testlerine başlanacağı bildirildi.
Amerikan Savunma Bakanlığı, tüm bu gelişmeler yaşanırken Türkiye Cumhuriyeti’nin ABD merkezli Raytheon firması ile Patriot H.S.S. konusunda görüştüğünü bildirdi. Türkiye, istediği koşullar sağlandığı takdirde Patriot alımına sıcak baktığını daha önce bildirmişti.
19 Kasım 2018 Tarihli Güncelleme:
ABD, Türkiye Cumhuriyeti’ne 3.5 milyar dolar bedelinde Patriot HSS satışını (4 set radar sistemi ve kontrol istasyonu, 20 fırlatıcı, 60 PAC-3 MSE ve 80 adet [PAC-2] GEM-T füzesi ile diğer ek sistemlerin satışını) onayladı.
31 Ekim 2018 Tarihli Güncelleme:
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin geliştirdiği uzun menzilli hava savunma sisteminin 2021 yılında envantere dahil edileceğini ve adının ‘Siper’ olduğunu bildirdi. Sistemin Eurosam ile birlikte geliştirilen sistem olduğu veya olmadığı henüz bilinmiyor. Ayrı ise Türkiye Hisar-A/O’ya ek olarak uzun menzilli yerli hava savunma sisteminin adını ‘Siper’ olarak adlandırmış olacak.
17 Nisan 2019 Tarihli Güncelleme:
Amerika Birleşik Devletleri’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne, S-400 alımının gerçekleşmesi durumunda CAATSA yaptırımları uygulanacağı bildirildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin S-400 alması durumunda F-35’leri alamayacağı ve pek çok silah sisteminin üretimi/gelişimi/modernizesinin tehlikeye gireceği belirtildi. Türkiye ise hem S-400 hem F-35 ısrarını sürdürüyor ve bunun için bazı adımlar atıyor. Henüz kaynağı ve doğruluğu bilinmeyen bazı iddialara göre alınan S-400 sistemlerinin Azerbaycan’a veya Katar’a konuşlandırılacağı fikrine hem Türk hemde ABD’li yetkililer sıcak bakıyor. Ancak bazı uzmanlar Katar’da bir ABD üssünün bulunduğunu ve bunun gerçek olamayacağını belirtiyor. Bu iddia henüz doğrulanmasa da Türkiye ABD’den iyimser adımlar ve ısrardan vazgeçmesini bekliyor. CB Sözcüsü İbrahim Kalın, ABD Kongresinin Türkiye’ye yaptırım uygulama kararını alması durumunda Başkan D.Trump’ın yetkilerini kullanarak bu yaptırımları ortadan kaldırabileceğini belirtti ve Türkiye’nin beklentisinin bu olduğunu açıkladı.
Bu katman teknolojinin zirve noktası olarak kabul edilebilir. 10-100-400 km’leri aşıp 1000-2000 km’lere kadar varan mesafelerde bulunan tehditleri önleyen, hedeflerinin arasında uydu sistemlerini de barındıran ve içlerinde hipersonik sistemlerin bulunduğu bu katmana dair envanterimizde herhangi bir sistem bulunmuyor. Bulunmasına yönelik bir çalışma henüz olmasa da böylesine bir teknolojiyi elde etmek adınaönemli adımlar atılıyor. 4.Katmanın gerektirdiği ‘uzay teknolojisi’ adına Türkiye Cumhuriyeti, ‘Uydu Fırlatma Merkezi’, ‘Uzun Menzilli Balistik Füzeler’ gibi projeler ile yavaşta olsa 4. katmana yönelmek adına ciddi adımlar atıyor.