BAUDEGS (Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi) Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, Haber Türk televizyonunda Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek programına canlı yayın konuğu oldu.
Doç. Dr. Yaycı, Yunanistan’ın Adalar Denizi’nde sürekli bir talep içinde olduğunu belirterek, bu şekilde bu taleplerinin “sorun” olarak algılanmasını sağladığını ifade etti.
Yaycı, Yunanistan’ın tutumunu şöyle açıkladı:
“YUNANİSTAN SÜREKLİ OLARAK TÜRKİYE’DEN TALEPTE BULUNUYOR“
“Şimdi biz, sürekli Yunanistan’la Adalar Denizi’nde sorunlar var diyoruz. Algı yönetimi bu. Çok ciddi bir algı yönetimi. Biz Yunanistan’ın algı yönetimine maruz kalan bir milletiz, bir devletiz. Bu çok net. Kime sorsanız ‘Adalar Denizi sorunları’ diyor. ‘Ege’ bile biliyorsunuz 1940’lardan sonra kullanılmaya başlanan bir isim. Yunanca isim. Bir olguyu sorun olarak tanımlarken çok dikkat etmek lazım çünkü sorun olarak tanımladığınız an insan beyni çözümü de arkasından getirmek istiyor. Her ikimizin de talebi varsa bu sorundur ve ikimizin bir ortak noktada buluşmasıdır ama sizin talebiniz varsa ve ben bunu sorun olarak algılıyorsam, masaya da oturuyorsam, ben mutlaka size bir şeyler vermek zorundayım.”
Doç. Dr. Cihat Yaycı, bu nedenle son yazdığı kitabın isminin “Yunanistan Talepleri” olduğunu belirterek, (Ege Sorunları) ifadesini bu hususa dikkat çekmek için kasıtlı olarak parantez içine aldığını söyledi.
Yaycı, şöyle devam etti:
“Yunanistan sürekli talep ediyor. Kimden talep ediyor? Bizden talep ediyor. Biz bu talepler için masaya oturduğumuz an, ne kadar vereceğimizi konuşuyoruz demektir. Türkiye’nin hak ve menfaatlerinden ne kadar ödün vereceğimizi konuşuyoruz demektir. Biz hiçbir şey talep etmiyoruz. Karasularını artıralım demiyoruz, adaları silahlandıralım demiyoruz. Adaları bize verin demiyoruz. Hava sahasını karasularının ötesinde geliştirelim demiyoruz.”
“LOZAN DENGESİNE GERİ DÖNELİM, LOZAN’A SAHİP ÇIKALIM”
Yunanistan’ın Lozan’a aykırı olarak 1936’da karasularını 3 milden 6 mile çıkarttığına dikkat çeken BAUDEGS Başkanı Doç. Dr. Cihat Yaycı, Fatih Altaylı’nın “Peki 1964’te bizim de 6 mile çıkartmamız hata mıydı?” sorusuna, “Hata. Lozan dengesini biz kendi elimizle bozuyoruz. Halbuki Cumhurbaşkanımız 2018’de Yunanistan’a gittiğinde Yunanistan Cumhurbaşkanı ‘Lozan’a dokunulamaz’ dedi. Ben o zaman dedim ki -bu kitapta da onu yazdım- Lozan’a dokunulamazsa o zaman şu olur: Lozan dengesine dönelim. 3 mil. Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu sağlamıştır. Bir kere Lozan’da ne yazıyorsa ona sahip çıkalım biz. Nasıl sahip çıkalım? Burada devredilmeyen ada, adacık, kayalıklar var. Bunlar zaten bizim. Çok net. Zaten hukuken çok sağlamız burada” diye cevap verdi.
“ULUSLARARASI ADALET DİVANI’NA NİÇİN GİTMİYORUZ?”
Fatih Altaylı, Uluslararası Adalet Divanı’na gidilip gidilemeyeceğini sordu.
Doç. Dr. Cihat Yaycı bu soruya şöyle cevap verdi:
“YUNANİSTAN MUĞLA ÜZERİNDE HAK İDDİA ETSE ADALET DİVANI’NA MI GİDECEĞİZ?”
“Halkımıza şunu anlatmamız lazım bizim; konu şu: Hep bu Doğu Akdeniz meselesinde Uluslararası Adalet Divanı’na gidelim diyor Yunanistan ama ancak konuyu bilenler anlıyor bunu. Miçotakis (Yunanistan Başbakanı) diyor ki ‘tek sorun vardır, o da kıta sahanlığıdır. EGEAYDAAK için, Egemenliği Anlaşmalarla Yunanistan’a Devredilmemiş Ada, Adacık, Kayalıklar için gitmem, çünkü onlar benim için sorun değil, onlar benim’ diyor. Biz onlar için gidelim diyoruz, kabul etmiyor onu. Biz bir paket halinde gidelim diyoruz. Karasuları için mesela gidelim diyoruz ama Yunanistan bunların hiçbirini kabul etmiyor. Neden? ‘Bunlar zaten benim’ diyor. Biz niye anamızın ak sütü gibi helal olan, Doğu Akdeniz’de Libya Anlaşması için bunlarla uluslararası Adalet Divanı’na gidelim? Gitmeye karar verdiğimiz an, ‘bunların adalarının da kıta sahanlığı vardır’ iddiasını kabul etmiş oluyoruz. Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Hakem Mahkemesi, içtihat mahkemeleri değil. Yani bir kararı bir başka kararına emsal gösterilemiyor ve bugüne kadar şunu göstermiş her şey: %90 siyasi baskıyla, siyasi ağırlıkla kararlar verilebiliyor. Şimdi biz niye böyle bir riske girelim ki? Zaten bizim hakkımız olan bir yeri niye pazarlık edelim ki? Ermenistan Kars üzerinde hak iddia etse, Uluslararası Adalet Divanı’na mı gideceğiz? Yunanistan Muğla üzerinde hak iddia etse, Uluslararası Adalet Divanı’na mı gideceğiz? Ege’de eğer sorunlar; bu EGEAYDAK, karasuları, kıta sahanlığı, hava sahası. Bunların hepsi bir paket yapılacaksa gidilebilir ama hepsi. Şimdi bütün halkımızın çok iyi okuması lazım. Mitçotakis diyor ki biz sadece kıta sahanlığı sorununu kabul ediyoruz. Başka sorun kabul etmiyoruz diyor. Bir de Uluslararası Adalet Divanı’na ya da Hakem Mahkemesine gitmeden önce taraflar, belli bir noktada uzlaşmış olmalılar yoksa hiç uzlaşma yok aralarında, sen bizim aramızı bul demek çok ters bir şey, zaten kabul etmiyor. Yunanistan kıta sahanlığı konusunda daha önce Adalet Divanı’na başvurdu tek başına. Adalet Divanı kabul etmedi. Uluslararası Adalet Divanı dedi ki, ‘sen tek başına başvuramazsın.”