Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans İmparatorluğu) başkenti, o zamanki adıyla Konstantinopolis.
Milattan Sonra 862’de kurulan Rus devletinin o dönemlerde Tsargrad (Çargrad-Şehirlerin Şahı) olarak adlandırdığı ve M.S. 907’den itibaren defalarca ele geçirmeye çalışıp başaramadığı, “gerçekten de şehirlerin şahı.”
Ticaret, kültür ve Ortodoks-Hristiyanlığın da en eski merkezi.
Şehir, o dönemlerde ekonomik sıkıntı içerisinde olsa da dünya için oldukça önemliydi.
Boğaz, iki kıtayı birbirine bağlıyor, aradan geçen deniz Marmara ve Karadeniz’i kavuşturuyor.
Daha önce defalarca kuşatılan Konstantinopolis, Bizans İmparatorluğu’nun kalın ve güçlü surları arkasında güvende kalarak kuşatmaları atlatıyordu.
Ancak tarih 1453’ü gösterdiğinde bir çağ kapanacak ve yeni bir çağ açılacaktı.
Osmanlı İmsparatorluğu’nun 7’nci padişahı II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed), atalarının da denediği ancak başarılı olamadığı fethi tamamlamayı istiyordu.
Hazırlıklar tamamlanmış ve şehir yeniden kuşatılmıştı.
ZAMANININ ÖTESİNDE BİR SİLAH: ŞAHİ TOPU
Bizans’ın aşılamaz denilen kalın ve güçlü surları, basit ve sıradan toplar ile yıkılamayacak derecede güçlüydü.
II. Mehmed bunun farkındaydı ve surları delebilecek bir silah sistemi geliştirilmesi için Urban adlı bir mühendise emir verdi.
Urban ve ekibi, II. Mehmed’in emrini yerine getirerek dönemin en ağır ve büyük topunu inşa ettiler; bu topa Şahi Topu adı verildi.
Top, etkisini kanıtladı ve yıkılamaz denilen surlarda delikler açtı.
Osmanlı askerleri surlara ilerliyor ve Bizans askerleri ile göğüs göğüse savaşıyordu.
Ancak zaman ilerliyor, aylar geçiyor ve kuşatmada moral sürekli düşüyordu.
Bizans hala oldukça güçlü bir savunma sergiliyordu.
Güçlü surlar darbe alsa da ayakta ve Bizans askerleri savunmada kalıyordu.
Ancak surların tamamı güçlü değildi.
Şehrin surlarının zayıf olduğu bölge olan Haliç, düşman donanmalarına zincirlerle kapatılmıştı.
Zincirler gemi giriş/çıkışını engelliyor ve bölgeyi güvende tutuyordu.
Bizans, hiçbir donanmanın giremeyeceğini düşündüğü için Haliç tarafındaki surların zayıflığından çok fazla endişe etmiyordu.
II. Mehmed, bu zayıf surlardan saldırı yapılmasının diğer tarafta yapılan kuşatmayı rahatlatacağını düşündü.
Zayıf surlara saldırı yapıldığı takdirde oraya asker konuşlandırmak zorunda kalacak olan Bizans, ana kuşatmaya karşı savunma amacıyla yerleştirdiği birliklerinden bazılarını çekmek zorunda kalacaktı.
Mehmed, ne kadar başarılı bir askeri deha olduğunu kanıtlayan bir emir verdi.
KARADAN İLERLEYEN GEMİLER HALİÇ’E GİRDİ
Osmanlı Padişahı II. Mehmed, Haliç’e karadan girilmesini emretti.
Gemiler İstanbul Boğazı’ndan karaya sürüklendi ve oradan da kızaklar üzerinden Haliç’e indirildi.
Gece yapılan bu hamle sonrası gün ağardığında, Bizans askerleri gözlerine inanamadı.
Osmanlı Donanması bütün ihtişamı ile Haliç’teydi.
II. Mehmed’in planı işe yaramıştı ve Bizans o bölgede de savunma yapmak zorunda kalmıştı.
Şehir artık düşmek üzereydi.
Osmanlı İmparatorluğu aylar süren kuşatmanın artık sonuna geliyordu.
YENİ BİR ÇAĞIN BAŞLANGICI: 29 MAYIS 1453
II. Mehmed, atalarının denediği ancak başarılı olamadığı fethi 21 yaşında başarmıştı.
29 Mayıs 1453 tarihinde şehir düşmüş ve Bizans İmparatorluğu elinde kalan son toprak olan Kostantinopolis’i de kaybederek tarihin tozlu sayfalarına karışmıştı.
Bizans İmparatorluğu yıkılmıştı.
Belirli bir süre boyunca dünyanın en kalabalık şehri olacak olan Konstantinopolis fetihten sonra Kostantiniyye ve artık İstanbul olarak anılmaya başlandı.
II. Mehmed, bu büyük fethi ile tarihe Fatih Sultan Mehmet olarak geçti.
İstanbul’un fethinin 567. yılı kutlu olsun.