Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından dün (28.05.2020) “Covid-19 Sonrası Türk Savunma Sanayii Riskler ve Fırsatlar” başlıklı online panel düzenlendi.
Panelde Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir; SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, SETA Güvenlik Araştırmacısı Murat Aslan, EDAM’dan Can Kasapoğlu ve M5 Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ceyhun Bozkurt’un sorularını yanıtladı.
Prof. Dr. İsmail Demir, insanların Koronavirüs salgını nedeniyle alışık olmadığı bir süreçten geçtiğini belirtti.
İnsanların belirli şeylerin tekrar farkına varma döneminde olduğunu vurgulayan Demir, “Güvenlik, savunma konuları sadece cephelerde oluşan savaşlarla değil toplumların çeşitli alanlarda çeşitli bakımlardan zarar görebilir olduğu, korunması gerektiği ile ilgili bir farkındalık getirdi. Bu farkındalık gelirken de kendi sınırlarınızı bir şekilde koruyarak da bunu çok fazla yapamayacağımız da gündeme geldi. O halde yeni düşünce tarzı ile umarız ki insanlık biraz iş birlikçi yaklaşır” dedi.
“MMU’DA NİHAİ PERFORMANSI HEDEFLİYORUZ”
Havacılığa ilişkin de konuşan Demir, “4.5’uncu nesil ve bir ara çözüm, özellikle hazır alım olarak düşünülecek bir ara çözümün gündemimizde şu an için olmadığını söyleyebilirim” diyerek bütün çabalarının Milli Muharip Uçak olduğunu belirtti.
MMU’nun harekat ihtiyaçlarının tanımlanmasında istenilen performans parametrelerinin hepsinin bir anda sağlanması değil, belirli parametrelerle nihai performansa erişildiği bir yaklaşım belirlediklerini söyleyen Prof. Dr. Demir, “Bu anlamda ilk prototiplerimizin beşinci neslin bir altında performans göstermesi daha sonra ileri gitmesi gibi bir yöntemle ara boşluğu doldurmayı düşünüyoruz. Bu arada F-16’ların çeşitli modernizasyon işlemleri devam ediyor. Kabiliyet kazandırma konusunda çalışmalar devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“İHA’LARDA EDİNDİĞİMİZ TECRÜBE MMU’DA ETKİLİ OLACAK”
Demir, havacılıkta iyi bir başlangıç yapmalarına karşın kötü bir ara dönem geçirdiklerini söyledi.
Ara dönemden sonra farkındalık ve yeniden başlangıcın oluştuğunu da belirten Demir, “İHA’larda alınan mesafeler malum. Tabi orada biriktirilen bilgi ve tecrübe MMU’da etkili olacak diye düşünüyoruz. Safha safha, taş taş üstüne koyarak giden bir kabiliyet oluşturma sürecimiz var. Teknik hazırlık ve seviyemizin arttırılması gereken alanlar var. Çok iyi olduğumuz alanlar var. Toplu şekilde ileri seviyede havacılık alanında birçok sektörün mühendislik alanında iş birliği yapması ve belirli bir olgunluğa erişmesi gerektiğini görüyoruz. Belirli alanlarda eksikliğimiz olduğunu da biliyoruz ve bu alanlarda da Ar-Ge ve bazı geliştirme faaliyetlerini de devam ettiriyoruz. Türkiye sanayisinin kabiliyetlerini tespit edip, belirli kabiliyetleri öne geçirip, destekleyip en iyi şekilde destekler hale getirmek gerekiyor” diye konuştu.
“MMU KONUSUNDA İDDİALIYIZ”
Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tarafından yürütülen MMU projesinde çok sayıda alt yüklenici olduğunu hatırlatan Demir, onların kendi kabiliyet alanlarında en iyi seviyeye gelmelerinin kendileri için önemli olduğunu vurguladı.
MMU projesinde iddialı olduklarını ama güçlüklerin de farkında olduklarını söyleyen Savunma Sanayii Başkanı Demir, “Benim sık sık söylediğim gibi hayallerimiz büyük ama hayalperest değiliz, hayalperest olmamak adına gerek insan kaynağı geliştirme konusunda gerek genç arkadaşlarımızı bir an önce onları işe alıştırmak, tasarım ve benzeri konularda işe koşturma alanlarında da çalışmalarımız sürüyor. Bunun tabii motor, aviyonik , otomatik sistemler, gövde ve malzeme ayağı var. Bunların hepsinin bir arada düşünülmesi gerekiyor. Bazı ümitsiz yorumların olması bizi üzüyor ama bu konuda iddialıyız ve çok çalışmak gerektiğini biliyoruz. Çok çalışınca yapılacağını daha da önemlisi meseleye yüreğinizi koyunca yüreğiniz ve beyninizle beraber çalışınca bu işin başarılacağına eminiz” dedi.
“F-16 MODERNİZASYONUNDA ÖNEMLİ ADIMLAR ATILACAK”
Projeye 2030’larda tam kapasite ile girilebileceğini söyleyen Demir, “Ama onun öncesinde belirli kabiliyetlerde uçaklarımızın devreye girmiş olmasını bekliyoruz. Buna paralel olarak F-16’ların modernizasyonlarında önemli adımlar atılacaktır” ifadelerini kullandı.
“HAVA GÜCÜNDEKİ BOŞLUK İHA’LARLA DOLACAK”
İHA’lara ilişkin de konuşan Demir, çeşitli kabiliyetlerde fighter modunda jet İHA’lar olarak nitelendirilebilecek boyut ve kapasitelerde İHA geliştirmelerinin de gündemlerinde olduğunu ifade ederek, “Hava gücü anlamında boşluğumuzun bir kısmının da bununla dolacağını unutmamak gerekiyor” dedi.
“ALTAY TANKI ÜRETİM SÜRECİNE GİRİYORUZ”
ALTAY Ana Muharebe Tankı projesine ilişkin de konuşan Demir, motor ve transmisyondan oluşan güç grubuna ilişkin çalışmalarının devam ettiğini belirterek, iki değişik güç grubunda çalışmaların sürdüğünü, bu çalışmaların üst üste koyularak gidildiğini ve sadece güç sisteminden değil bir dizi aksamın da geliştirilmesi gereken bir süreç olduğunu belirtti.
Firmaların belirli yetkinliklere ulaştığını ve birikim sağladığını da vurgulayan Prof. Dr. Demir, “Diğer taraftan tankın daha erken bir şekilde üretime başlaması açısından da belirli iş birliklerini belirli bir olgunluğa taşıdılar. Tabi olgunluk seviyesi oldukça iyi bir noktada ama kesin imza atılıp da anons edilmeden ben bunu söylemek istemiyorum ama orada iyi bir noktadayız diyebilirim” diye konuştu.
Demir, ALTAY Tankı için zamanında alınmış yedek motorlar olduğunu hatırlatarak, “Bunlarla başlayarak belirli bir tank üretimi sürecine gireceğiz. Yerli çözüm devreye girene kadar da bunlar üretilmiş olacak” dedi.
“MEVCUT TANKLARIMIZ MODERNİZASYONLARLA DAHA İYİ DURUMA GELDİ”
Prof. Dr İsmail Demir, şu anda Kara Kuvvetlerinin elinde bulunan tankların modernize edilmesiyle ilgili de önemli adımlar attıklarını belirterek, “Bunların bir kısmına çeşitli elektro-optik sistemler ilave olarak konuldu. Atış kontrol sistemleri modernize edildi. Başka zırh sistemleri konuldu, reaktif zırhlar entegre edildi gibi belirli iyileştirmeler yapıldı. Bu da mevcut tanklarımızın da bir anlamda da ALTAY geliştirme sürecinde elde edilen dersler ve edinilen tecrübelerin devreye girmesiyle kabiliyetleri oldukça iyi bir seviyeye getirildi. O anlamda güç parametresi olarak tank konusunda bu süreç bize başka gelişmeler de getirdi. Sadece ALTAY, kara kuvvetlerimizin önemli bir gücü olarak geleceğe hazırlanırken onunla kalmadık mevcut tanklar da daha önceki seviyelerinden çok daha iyi duruma getirildiler ve getirilmeye devam ediliyorlar” ifadelerini kullandı.
“ANADOLU’DA F-35B ŞART DEĞİL”
ANADOLU Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisine ilişkin de konuşan Prof. Dr. Demir, platformun üstünde bir hava unsuru olması gerektiğinin farkında olduklarını söyledi.
Demir, “Zaman zaman gündeme getirilen F-35B gibi olması şart değil ama insansız sistemlerdeki gelişimlerden bahsettik. Burada belirli bir ivmeyi yakaladık. Orada çeşitli ürünler gündemde var, masa başında çalışılan meseleler var. Bunların farkında olduğumuzu belirteyim. Böyle bir platformun veya daha sonra benzeri platformların üzerlerine konulacak sistemlerle beraber kabiliyetlerinin artacağının farkındayız. Bunların arttırılması ile ilgili çeşitli boyutlarda ve konseptlerde çalışmaların olduğunu belirtmek istiyorum” diye konuştu.
Gezgin seyir füzesine ilişkin de açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Demir, seyir füzeleri konusunda otomatik kontrol ve kumanda gibi konularda yetkinlik seviyelerinin gayet iyi olduğunu düşündüğünü belirterek, geliştirilmesinin devam edeceğini belirtti.
“MİKRO UYDU ÇALIŞMALARIMIZ DEVAM EDİYOR”
Demir, Mikro Uydu Fırlatma Sistemi Projesine ilişkin ise projenin birkaç adımda düşünülmesi gerektiğini söyledi.
Önceliklerinin alçak yörüngedeki uydular olduğunu belirten Demir, “Türkiye Uzay Ajansı kuruldu. Onlarla da iş birliği içinde çalışmalarımız sürdürülecek. Uydu konusu kendi başına bir kavram olarak gündemimizde. Gerek mini uydular, mikro uydular, gerekse çeşitli seviyedeki gözetleme ve haberleşme uyduları ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Bunların ilk safhaları çeşitli seviyede iş birlikleri ile yabancı firmalarla yapıldı ama belirli bir seviye yakalanmış durumda. Yerli uydularımız geliştirmeye devam edilecek. Minilerle başlıyoruz ama 2025 tarihi tutturulmak üzere çalışmalar devam ediyor. Burada da kullanılacak çeşitli motor sistemleri önceliğimiz devam ediyor ama tek sistemle değil çoklu yani sıvı yakıtlı, katı yakıtlı hibrit sistemlerin beraber çalışma gerekiyor. Uzay çalışmalarımızın sağlıklı yürümesi için” dedi.