Savunma Sanayii Akademi Savunma Sanayii Yetenek Yönetimi Zirvesi ve Milli Yetkinlik Hamlesi Ankara’da tanıtıldı.
Etkinliğe, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da katıldı.
Törende, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından kürsüye çıkan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, teknolojik gelişmelerin ülkelerin ekonomik büyüme, güvenlik ve küresel rekabetteki yerini belirleyen önemli faktörlerin başında geldiğini ifade etti.
“Özellikle bilgiye dayalı teknolojik üretim ülkelerin stratejik hedeflerine ulaşmalarını sağlayan en kritik alanı oluşturmaktadır.” diyen Yılmaz, bilim ve mühendislik gibi alanlarda uzmanlaşan insan kaynağının, tasarım ve üretimin temelini oluşturduğuna dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, şunları söyledi:
“Başarının arkasında insan var. Kalkınma dediğimiz süreç, bir toplumun, bir ülkenin gelişmesi dediğimiz süreç esas itibariyle İnsanla oluyor. Milli gelir, kişi başına gelir, ihracat; bütün bunlar sonuç göstergeleri. Sebeplere indiğiniz zaman, bunları üreten nedir diye baktığınız zaman nitelikli, donanımlı ve birlikte çalışma iradesi gösterebilen bir insan topluluğu esas. Ben kalkınmayı öyle tarif ediyorum. Hedefler koyabilen, o hedefler etrafında güçlü bir şekilde organize olabilen toplumlar kalkınmış toplumlardır. Yapamayacakları iş yoktur. Bunun da özünü insan oluşturmaktadır. İnsan, kalkınmanın amacı, hedefi olduğu gibi en büyük vasıtasıdır. Bu alanda da savunma sanayi alanında da durum tabii ki farklı değil. İnsan kaynağı savunma sanayinin en önemli unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır.”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, yenilikçi projelerin hayata geçirilmesi ve teknolojik üstünlüğün sağlanmasının, yetkin insan kaynağı ile mümkün olduğunu kaydetti.
Yılmaz, şöyle devam etti:
“Savunma sanayi, yüksek teknolojinin en ileri uygulamalarının gerçekleştiği bir alandır. Sektördeki başarı, doğrudan doğruya uzman mühendislerin, araştırmacıların ve teknisyenlerin bilgi birikimi ile şekillenir. Bu açıdan Savunma Sanayi Başkanlığımız bünyesinde kurulan Savunma Sanayi Akademisini son derece önemli bir hamle olarak gördüğümü ifade etmek isterim. Savunma Sanayi Yetenek Yönetimi Zirvesi’nin yine bu kapsamda savunma sanayi kazanımlarımızı yarınlara taşımak ve daha da güçlendirmek için faydalı bir platform olacağına inanıyorum.”
Yükseköğretim (YÖK) Kurumu Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar da bugünün dünyasında savunma sanayiinin gerek dünya gerekse Türkiye açısından stratejik ve kritik öneme sahip bir sektör olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Özvar, şunları ifade etti:
“Ülkemizin güvenliğini sağlamak, bağımsızlığını korumak ve aynı zamanda küresel rekabette var olabilmek için savunma teknolojilerinde yetkin, inovatif ve donanımlı insan kaynağına fevkalade ihtiyaç duyuyoruz ancak yetenekleri keşfetmek, kazanmak ve geliştirmek bir günden diğerine gerçekleşen bir süreç olamaz. Özellikle savunma sanayiinde bu süreçler daha kapsamlı, uzun vadeli ve titiz planlamalarla yönetilmek zorundadır. Bu bağlamda yetenek yönetimi, savunma sanayimiz için en az teknoloji kadar önemli bir yatırım alanıdır.”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün ise organizasyonların başarısının, sahip oldukları yetenekleri doğru yönetebilmeleri ile doğrudan ilişkili olduğunu belirtti.
Geleceğe yönelik güçlü bir vizyon oluşturmak, inovasyonu desteklemek ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamak için yeteneklerin doğru şekilde yönlendirilmesi ve geliştirilmesinin büyük önem taşıdığının altını çizen Prof. Dr. Haluk Görgün, “Yetenek yönetimi sadece savunma sanayimizin ihtiyaç duyduğu bir kavram olmayıp, ulusal güvenliğimiz ve küresel istikrarımız için de büyük önem arz etmektedir.” dedi.
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün, şunları söyledi:
“Bu zirve süresince yetkinlik ve becerilerin savunma sanayimizde oynadığı kritik rol hakkında konuşuyor olacağız. Hızla gelişen teknoloji ve değişen jeopolitik manzaralarla şekillenen günümüz dünyasında savunma sanayi çok önemli bir kavşak noktasında. Hepimiz ülkemizi korumak, güvenliğimizi sağlamak ve barışı sürdürmekle mükellefiz. Bu sorumluluğumuzu etkin bir şekilde yerine getirmek için de farklı yetkinlik ve becerilere haiz bir savunma sanayi ekosistemi inşa etmek zorundayız. Savunma sanayi, doğası gereği hep karmaşık bir yapıya sahip olmuştur ancak bugün dünyanın farklı coğrafyalarında karşılaştığımız itilaflar, tehditler, soğuk ve sıcak savaşlar ve burada sayamayacağımız kadar geniş bir yelpazeye yayılmış zorluklar nedeniyle savunma sanayi global anlamda da karmaşık ve kritik bir yapıya bürünmüş durumdadır. Günümüzün modern savunma sistemleri, yapay zekâ, siber savaş, gelişmiş robotik ve otonom sistemler gibi en son teknolojileri bünyesinde barındırmaktadır. Bu sistemleri tasarlamak, üretmek, uygulamak, yönetmek ve ortaya çıkan tehditlere karşı koyabilmek için bu teknolojiler hakkında çok yönlü ve derin bir bilgi birikimine sahip bir iş gücüne ihtiyacımız var. Bu bağlamda, sözünü ettiğimiz yetkinlik sadece teknik yeterlilik değil aynı zamanda eleştirel düşünme ve hızlı adapte olma becerisi anlamına gelmektedir. Çalışanlarımız sadece operasyonel yetkinliğe değil aynı zamanda inovasyon ve teknoloji ile birlikte gelişim yeteneğine de sahip olmalıdır.”
Prof. Dr. Görgün, savunma sanayiinde sahip olunan beceri ve yetkinliğin, sahadaki operasyonel etkinliği de doğrudan etkilediğini vurguladı.
Savunmadan bahsedildiğinde, tehditlere hassas, güvenilir ve etkin şekilde karşılık verme becerisinden bahsedildiğine dikkat çeken Görgün, bunun da mühendislerden analistlere, stratejistlerden saha operatörlerine kadar, savunma sektöründeki her bir bireyin sadece temel becerilere değil, kendi alanlarında gelişmiş yetkinliklere de sahip olması gerektiği anlamına geldiğini belirtti.
Prof. Dr. Haluk Görgün, şöyle devam etti:
“Günümüz dünyasında sahip olduğumuz beceri ve yetkinlik düzeyimiz, başarı ile başarısızlık ve hatta yaşam ile ölüm arasındaki çizginin hangi tarafında olacağımızı belirlemektedir. İşte bu yüzden en yüksek operasyonel yetkinlik standartlarına ulaşmamız ve bu seviyeyi koruyabilmemiz için sıkı bir eğitim, sürekli öğrenme ve gelişme süreci vazgeçilmezimizdir. Günümüzde tehditlerin mahiyeti sürekli olarak değişmektedir. Düşman unsurlar, yeni stratejiler ve teknolojiler geliştirdikçe savunma mekanizmalarımız da hep bir adım önde olmalıdır. Bu da yeni tehditleri öngörebilen ve bunlara karşı koyabilen yüksek vasıflı bir iş gücü gerektirmektedir. Sadece reaktif becerilere değil, aynı zamanda proaktif yeteneklere de ihtiyaç vardır. Ekiplerimizin zorlukları öngörebilme ve bu zorlukları kritik sorunlara dönüşmeden önce çözebilme becerilerine sahip olmaları gerekmektedir. Bu düzeyde bir öngörü ve uyum yeteneği ancak sürekli eğitim ve gelişme ile sağlanabilir. İnovasyon, savunma sanayiinin can damarlarından biridir. Sadece mevcut teknoloji ve yöntemlerimize güvenerek yolumuza devam edemeyiz. Sürekli olarak gelişmek ve bir adım önde olmak için yeni yollar aramalıyız. Yüksek vasıflı iş gücü, merkezde konumlandırdığımız inovasyonun vazgeçilmez bir parçasıdır. Bir yetkinlik kültürü oluşturarak ve çok yönlü beceri gelişimini teşvik ederek ekiplerimizi sınırları zorlama, yeni fikirler oluşturma, yeniliklere adapte olma ve sürekli ilerleme kaydetme konusunda güçlendiriyoruz. Hamdolsun çalışanlarımıza yaptığımız yatırımın daha güçlü ve daha dirençli bir savunma kabiliyetine dönüştüğünü görmekteyiz. Bu dönüşüm daha da ivme kazanarak artacaktır. Yetkinlik ve beceriler hem ulusal hem de uluslararası ortaklarımıza güven vermek ve bu güveni sürdürebilmek için de gereklidir. Savunmada güven her şeyden önce gelir.”