Prof. Dr. Anıl Çeçen, “ngazete”deki yazısında, HAARP (High Frequency Active Auroral Research Program) Projesine değindi.
Her yıl Ağustos ayının başlarında basın tarafından Marmara depreminin ele alındığından bahseden Prof. Dr. Çeçen, yapılan çalışmalarla Türk kamuoyunun deprem konusunda uyarılmaya çalışıldığını belirtti.
Çeçen, Anadolu yarımadasının üç kıta arasında sıkıştığını ve deprembilimciler tarafından her yönüyle ele alınarak incelendiğini dile getirerek, “Son yıllarda çok sık yaşanan deprem olayının normal olup olmadığı, yer kabuğu hareketleri içerisinde doğal bir seyir içerisinde gerçekleşip gerçekleşmediği çok sık tartışma konusu olmaktadır” dedi.
İnsanlık tarihinin yakından incelendiğinde birçok medeniyetin depremler sonucunda yıkıldığını ve yeraltına sürüklendiğini hatırlatan Prof. Dr. Çeçen, “İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinden bugüne kadar gelişen tarih çizgisi içinde, çok büyük dönüşümlere ya da çöküşlere neden olan büyük deprem olayları yaşanmıştır. Bunların hangisinin Tanrının gazabı ile ya da doğal gelişmelerin iteklemesiyle gerçekleştiği bugün bile tartışma konusudur” ifadelerini kullandı.
“HAARP TEKNOLOJİSİ, BİR KIYAMET SİLAHI OLARAK KULLANILIYOR”
Teknolojideki gelişmeleri takip eden bazı uzmanlar ve gazetecilerin yazdıkları makaleler ya da kitaplar ile halkı aydınlatmaya çalışmakta olduğunu dile getiren Prof. Dr. Çeçen, bu yazılarda teknolojinin, iyi ve yararlı hedefler doğrultusunda kullanılabileceği gibi zararlı ve kötü amaçlı olarak da devreye sokulabileceğinin ortaya konduğunu.
Çeçen konuya ilişkin olarak şu görüşlerini ifade etti:
“Özellikle ‘Kıyamet Teknolojisi’ adı verilen HAARP teknolojisi konusunda önemli yayınlar yapılmakta ve bu teknoloji sayesinde, dünyanın her yerinde ya da atmosferin her köşesinde istenen doğal olayların gerçekleştirilebileceği ve bu doğrultuda istenirse her türlü doğal afet ya da felaketin bu yoldan gerçekleştirilerek insanlığın mahvına yol açılabileceği çeşitli yayınlar ile gündeme getirilmektedir. HAARP teknolojisi, bir kıyamet silahı olarak kullanılırken, finans kapitalin para babalarının, satın aldıkları kadrolarla her türlü çılgınlığı yapabileceklerini ve böylece yeryüzünde yaşam savaşı veren insanlığa her türlü acıyı yaşatabilecekleri ortaya çıkmaktadır.”
“Çılgın kapitalistler”in HAARP teknolojisi ile suni depremleri istedikleri anda ve istedikleri yerlerde anında devreye sokabildiklerini savunan Çeçen, HAARP teknolojisi ile suni deprem oluşturma kozunun en büyük silah olarak, anında bir yaptırım biçiminde devreye sokulabildiğini belirtti.
Prof. Dr. Anıl Çeçen, ABD’nin Alaska merkezli olarak geliştirdiği HAARP projesinin son yıllarda yoğun bir biçimde bütün dünyaya yönelik çeşitli bilimsel ve de olgusal girişimlerde kullanıldığını belirtti.
Çeçen, ABD’nin geliştirmiş olduğu HAARP teknolojisine karşı Rusya, Çin ve Hindistan’ın da benzer teknolojiler geliştirdiğinin ilgili kesimler tarafından dile getirildiğini kaydetti.
Bu yazısının teknolojik bir çalışma olmadığını, konunun sadece sosyal ve siyasal boyutları incelediğini ve HAARP Projesinin insanlığın yaşam biçimini değiştireceğini dile getiren Çeçen, bu projenin aynı zamanda yerkürenin kaderi üzerinde söz söyleme ya da egemen olma olanağını ABD’nin eline verdiğini belirtti.
PROF. DR. ANIL ÇEÇEN
“HAARP PROJESİNE KARŞI BÜTÜN DEVLETLER KORUNMA MEKANİZMALARI GELİŞTİRMEYE YÖNELDİ”
“Tamamen dünyadaki gelişmelere yönelik bir biçimde geliştirilen HAARP projesi, insanlığın yararına olduğu kadar tümüyle insanlığın zararına yol açabilecek hegemonya girişimleri için de kullanılabilmektedir. Özellikle, küreselleşme döneminin başlamasından bu yana geçen çeyrek yüzyıllık zaman dilimi içinde gündeme gelen olaylar bu durumu açıkça göstermiştir. İnsanlıktan kaçırırcasına gizli geliştirilen HAARP projesi artık bir gerçeklik olarak ortaya çıktığı ve açıklığa kavuştuğu için, bütün devletler buna karşı korunma mekanizmaları geliştirmeye yönelmiştir.”
Anıl Çeçen yazısında, “HAARP’ın emperyalizmin elinde bir hegemonya silahına dönüşmesi, insanlığın geleceği açısından son derece karamsar yorumlara yol açabilmekte ve bu doğrultuda bir kaotik ortamı da beraberinde getirmektedir” ifadesini kullandı.
Sırp bilim insanı Nikola Tesla’nın HAARP Projesine giden yolda ABD’ye yön gösterdiğini dile getiren Çeçen, Tesla’nın çok yüksek frekanslı elektromanyetik dalgaları şok darbeler biçiminde gönderdiği yer ve bölgeler altında yer sarsıntıları yarattığını, bu durumun suni depremlerin önünü açtığını söyledi.
“HAARP PROJESİ, TÜM İNSANLIĞIN KADERİNİ BELİRLEYEBİLECEK BİR DÜZEYE GELMİŞTİR”
Çeçen konuya ilişkin ayrıca şunları dile getirdi:
“İnsanlığın gelecekte bir elektromanyetik savaş süreci içerisine girmesi aşamasında son derece önem kazanan HAARP projesi, giderek her türlü çılgınlıkla beraber tüm insanlığın kaderini belirleyebilecek bir düzeye gelmiştir. Bilimi kontrolden çıkartacak derecede akla gelebilecek her türlü çılgınlığa yol açabilen HAARP teknolojisinin, durdurulması ve dengelenebilmesi doğrultusundaki girişimler de son yıllarda birbiri ardı sıra öne çıkmış ve insanlık herhangi bir teknolojik çılgınlığın HAARP projesi ile gündeme getirilmesine karşı arayışlarını sonuç elde etme doğrultusunda hızlandırmıştır.”
Çeçen yazısının son kısmında HAARP teknolojisinin önümüzdeki dönemde insanlığa yönelik çeşitli komplolarda kullanılmaması adına bu teknolojinin emin ellerde bulunmasını sağlamanın, insanlığın en temel sorumluluklarından biri olduğunun altını çizdi.
“TÜM İNSANLAR EL BİRLİĞİ İÇİNDE DAYANIŞMA SAĞLAMAK ZORUNDA”
HAARP teknolojisinin getirdiği olanakların savaş ya da komplolar yapmak için değil, bunların önlenebilmesi ve evrensel barışın güvence altına alınabilmesi için seferber edilmesi gerektiğini vurgulayan Çeçen, “Karşı güç dengelerinin acilen oluşturulmasıyla üçüncü dünya savaşı gibi istenmeyen felaketlerin ya da kıyamet senaryolarının önlenebilmesi mümkün olabilecektir. Tüm insanlık beklenmedik gelişmeler ile karşılaşmamak için uyanık olmak ve bu doğrultuda el birliği içinde dayanışma sağlamak zorundadır” görüşüne yer verdi.
Yazının tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://www.ngazete.com/harp-teknolojisi-ile-suni-deprem-1266yy.htm