Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, TBMM Genel Kurulunda gerçekleştirilen terörle mücadeleye ilişkin bilgilendirme oturumunda konuştu.
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler şunları söyledi:
“Bugün sizlere, Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki operasyonlarımız başta olmak üzere terörle mücadele faaliyetlerimize ilişkin bilgi sunacağım. Öncelikle sözlerimin başında; asil milletimizin güvenlik ve huzuru için sınırlarımızın ötesinde fedakârca görev yaparken şehadet makamına ulaşan kahraman evlatlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar; şehitlerimizin kederli ailelerine ve asil milletimize de başsağlığı diliyorum. Aziz şehitlerimizin ruhları şâd, mekânları cennet olsun. Bugüne kadar terörle mücadelede; yurt içinde ve sınır ötesinde icra ettiğimiz başarılı operasyonlar ile terör örgütüne çok ağır darbeler indirdik, örgütün hareket kabiliyetini bitme noktasına getirdik. Terörle Mücadele’de elde ettiğimiz tüm başarılarda en büyük pay, aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize aittir. Şehit ve gazilerimiz, asil Türk milletinin özgürlüğünün simgesi, vatan sevdasının ölümsüz temsilcileridir. Vatan ve bayrak aşkıyla canlarını feda eden kahraman şehitlerimiz, şüphesiz ki şanlı tarihimizin en müstesna köşesinde yerlerini almışlardır. Şehitlerimizin aziz hatıralarına sahip çıkacak; onların fedakârlıklarını daima şükran ve minnetle yâd edeceğiz.“
“Türk Silahlı Kuvvetlerimiz; ülkemizin ve milletimizin güvenliğine yönelen tehditleri, sınırlarımıza dayanmadan bertaraf edebilmek için cansiparane bir şekilde görev yapmaktadır. Bu mücadelemiz sırasında ne acıdır ki şehit haberi alındıktan sonra bilen-bilmeyen bazı kesimler tarafından çeşitli yorumlar yapılmakta, spekülasyonlar oluşturulmaktadır. Bir kısmı siyasi maksatlı olan bu söylemlerin, kahraman Mehmetçiğin gayretini yok sayma ve yürüttüğümüz mücadeleye zarar verme amaçlı olduğu görülmektedir. ‘Ordumuzun bölgede ne işi var’ diye soruluyor. Ayrıca “Suriye ve Irak’ta bedel ödediğimiz”, veya “üs bölgelerinde gerekli tedbirlerin alınmadığı” gibi stratejik öngörüden yoksun; teknik ve taktikten uzak, bilinçsiz ve art niyetli söylemlere şahit oluyoruz. Şüphesiz ki bu söylemlerde bulunanlar, yakın geçmişte yaşananları, Irak ve Suriye’den kaynaklı ödediğimiz bedelleri de unutmuşa benziyorlar. Eleştiriler elbette olabilir. Ancak böylesine hassas ve millî bir konuda, birlik ve dayanışma içerisinde olmak yerine yaşadığımız acıların, siyasi malzeme yapılması, asla ve asla kabul edilemez. Bu yüzden, bir kez daha yaşadığımız süreci hatırlatarak terörle mücadelemizin hangi aşamada olduğunu açıklamak istiyorum.”
“Malumunuz olduğu üzere, 2015’ten itibaren yurt içinde başta Şırnak, Cizre, Silopi, Sur, Nusaybin ve Yüksekova olmak üzere birçok bölgede PKK/KCK/YPG ve DEAŞ terör örgütlerinin saldırılarında artış yaşanmıştı. Yine bu dönemde Irak ve Suriye’de yaşanan istikrarsızlıklar sonucunda bu ülkelerin idari otoriteden yoksun olması nedeniyle sınırlarında oluşan hassasiyet, terör örgütleri ve destekçileri tarafından istismar edildi. Nitekim devlet iradesinin olmadığı Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütü, kendisine güvenli bölgeler oluşturarak ülkemize yönelik terör eylemlerini artırdı. Suriye’de ise meydana gelen iç savaş sonrasında terör örgütlerinin bölgede fiilî yapı kurma çabalarının yanı sıra ülkemize yönelik saldırıları süreklilik kazandı. Suriye’de yuvalanan PKK/PYD ile DEAŞ terör örgütü tarafından henüz Suriye’nin kuzeyindeki harekâtlarımızı icra etmeden önce, sınırlarımıza yönelik 1.546 adet füze ve havan saldırısı yapıldı. Suriye’den yapılan ve Suriye kaynaklı terör saldırıları sonucunda; 600’den fazla vatandaşımız hayatını kaybetti ve 1.000’den fazla vatandaşımız yaralandı. Irak’ın kuzeyinden de ülkemize geçiş yapan teröristler; karakollarımıza, üs bölgelerimize saldırılar yapmaktaydı. Hatırlatmak gerekirse 2007’de Dağlıca’da, 2008’de Aktütün’de, 2009’da Hantepe’de, 2010’da Gediktepe’de, 2011’de Çukurca’da, 2012’de Beytüşşebap’ta, şehitler verdik. Yine teröristlerin, döşediği mayın ve el yapımı patlayıcılar ile çok sayıda askerimiz, emniyet mensubumuz ve sivil vatandaşımız da şehit oldu. Teröristlerin yanı başımızda bu şekilde yuvalanması ve düzenlediği saldırılar karşısında artık sınırlarımızın ötesinde daha etkin ve kalıcı tedbirler alma lüzumu ortaya çıktı. Bu kapsamda 2016 yılından itibaren, terörle mücadelede, kapsamlı bir konsept değişikliğine giderek çok yönlü güvenlik anlayışını kararlı bir şekilde uygulamaya koyduk. Sınırlarımızın emniyetini ileriden sağlama ve terörü kaynağında yok etme stratejisini uygulamaya başladık. Suriye’de icra ettiğimiz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı ve Bahar Kalkanı Harekâtları ile terör örgütlerini bertaraf ettik ve Suriye hududumuzun %63’ünü ileriden kontrol altına almayı başardık. Bu operasyonlarla sınırlarımızda kurulmak istenen terör koridorunu parçalarken; aynı zamanda bölgede yaşayan veya göç etmiş olan Suriye vatandaşları için güvenli ve istikrarlı bir yaşam alanı oluşturduk. Burada şu hususun altını özellikle çizmek isterim: Zaman zaman Suriye’deki süreci; farklı şekilde değerlendirenler, yorumlayanlar oluyor, Suriye’de bedel ödediğimiz söyleniyor. Evet, Türkiye, Suriye konusunda bedel ödemiştir. Ama Suriye’ye girip gerekli tedbirleri almadan önce ödemiştir. Bu da az önce ifade ettiğim terör örgütünün hain saldırıları ile oldu. Ancak, başarı ile gerçekleştirdiğimiz operasyonlarla bölgedeki durum artık hem bizim hem de bölge halkının menfaatlerine uygun bir şekilde devam ediyor.“
“Türkiye, uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkı gereği, ilk kez 1990’lı yıllarda Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığına yönelik sınır ötesi operasyonları başlatmış; geçmişte yürütülen “sınırlı hedefli ve süreli” askerî harekâtlar, bugün yerini “sürekli ve kapsamlı” operasyonlara bırakmıştır. Terör tehdidinin kaynağında yok edilmesi stratejisi kapsamında Irak’ın kuzeyindeki PKK mevcudiyetini hedef alan başarılı operasyonlarımızın icrasına başlanmıştır. Bu çerçevede, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz tarafından 2019’da başlatılan Pençe Harekâtları, terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki hareket kabiliyetinin engellenmesi ve ülkemizi hedef alan eylem arayışlarının kısıtlanması noktasında önemli kazanımlara ulaşmamızı sağlamıştır. Terör örgütü unsurlarına karşı “sızma, sıcak takip ve yerinde etkisiz hâle getirme” gibi taktiklerin başarıyla yürütülmesini sağlayan “üs bölgeleri stratejisi” sayesinde; Sinat-Haftanin’den Hakurk’a kadar uzanan yaklaşık 300 kilometrelik Türkiye-Irak sınır şeridinde, ortalama 15 ile 30 kilometre derinlikte güvenli hat oluşturulmuştur. Pençe serisinin sonuncusu olan ve 17 Nisan 2022’de başlatılan Pençe-Kilit Operasyonu ile kilit kapatılmış ve Irak sınırımızın tamamının emniyeti ileriden tesis edilmiştir. İleri teknolojik donanımların da desteğiyle yürütülen bu operasyonlarda, aralarında PKK’nın üst düzey yöneticilerinin de yer aldığı çok sayıda kadro etkisiz hâle getirilmiştir. Ayrıca terör örgütünün silah ve lojistik merkezleri imha edilmiş, ülke içine terörist silah ve mühimmat aktarımları bitme noktasına getirilmiş, yurt içindeki eylemler asgarî düzeye indirilmiştir. İşte bu nedenle Pençe Harekâtlarımız sonrası ağır tahribata uğrayan PKK, mevcut durumu aşmak maksadıyla harekât alanlarımızı, öncelikli hedef hâline getirmiştir. Tüm bu saldırılarda, teröristlerin sızma eylemlerinde bulundukları bölgelerde, kendilerine müzahir sivil yerleşim yerlerini de örtü olarak kullandıkları görülmektedir. Şu an eğer orada olmasaydık, örgütün sınırlarımıza yönelik saldırıları, daha önce olduğu gibi devam edecekti ve kendi şehirlerimizde daha büyük bedeller ödeyecektik. Bugün artık, yurt içinden tek bir şehit haberi gelmiyor. Üs bölgelerimize, kalekollarımıza tek bir saldırı yapılamıyor. Bu da terörü kaynağında yok etme stratejimizin başarısını gösteriyor. Irak sınırımızda verilen mücadeleler ve Irak’ın kuzeyindeki varlığımız sayesinde bugün artık en doğudaki sınır şehirlerimizden Hakkâri ve Şırnak başta olmak üzere ülkemizin tamamında güvenlik ve huzur ortamı tesis edilmiştir. Nitekim teröristler, bu iki doğa harikası şehirlerimizden temizlendikçe, bölgede güvenlik ve huzur sağlandıkça, yatırımlar büyük bir ivme kazanmış; yatırımcılar için bölge cazibe merkezi hâline gelmiştir. Ben de bu illeri yakından takip eden bir Bakan olarak sık sık bölgeye gidiyor; bu gelişimi yerinde müşahede ediyorum. Sizlerin de sağlanan güvenlik ve huzur ortamını, yapılan yatırımları, görmeniz için bu şehirlerimizi ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum. Bugün, Türkiye’nin en büyük petrol rezervlerinden birine sahip Şırnak/Gabar’da güvenli bir şekilde petrol çıkartılabiliyorsa, Hakkâri’nin yaylaları turistleri ağırlıyor, festivallere ev sahipliği yapıyorsa; bunlar hep kahraman ordumuzun, teröristleri sınırlarımızın ötesinde, terörü kaynağında yok etme stratejisi sayesindedir.”
“Unutmayalım ki başta Güneydoğu ve Doğu Anadolu olmak üzere ülkemizde tesis edilen güven ve huzur ortamına kolay gelinmedi. Terörle mücadeledeki başarılar da tesadüfen elde edilmedi. Kahraman Mehmetçikle birlikte kahraman Jandarmamız, Güvenlik Korucularımız ve Polislerimiz, İstihbarat Teşkilatımız bir bütün halinde özveriyle mücadele etti, büyük bedeller ödendi. Şu anda da kahraman Mehmetçik, zorlu arazi ve iklim koşullarında, milletimizin huzur ve güvenliği için canını dişine takarak görev yapıyor. Kararlılıkla yürüttüğümüz terörle mücadelemizde maalesef şehit ve gazilerimiz de oldu, oluyor. Mehmetçiğin karşısında aciz kalan, çaresizliğe mahkûm olan teröristler, artık son çırpınışlarını vermektedir. Zira teröristlerin kalbi olan Zap’a ulaşmamız, örgütün son dirençlerini, ciddi şekilde Pençe-Kilit sahasında ortaya koymasına neden olmaktadır. Bu vesileyle ifade etmek isterim ki hain PKK’lı teröristler tarafından 22-23 Aralık ve 12 Ocak tarihlerinde üs bölgelerimize gerçekleştirilen alçak saldırılar; olumsuz hava koşullarında ve görüş mesafesinin olmadığı bir ortamda kalleşçe gerçekleştirilmiştir. Alçak teröristler, eş zamanlı olarak Irak kuzeyindeki birçok üs bölgemize de saldırı girişiminde bulunmuştur. Ancak, bu saldırıların tamamına yakını engellendiği gibi üs bölgelerimize yaklaşan teröristlerin birçoğu da etkisiz hâle getirilmiştir.”
“Yine burada bir hususun daha altını çizmek isterim ki; sınırlarımızın ötesinde bulunan kahraman evlatlarımız, üs bölgelerinde her türlü donanıma sahip bir şekilde görev yapıyorlar. Teknolojinin sağladığı imkânları da etkin bir şekilde kullanıyorlar. Mehmetçiğin ihtiyaç duyduğu her türlü silah, araç, gereç ve mühimmat ile lojistik, iaşe ve ikmal malzeme akışı da kesintisiz ve tam olarak karşılanmaktadır. Aynı şekilde her kol ve bölükte sıhhiyecilerimiz ve acil tıp teknisyenlerimiz; üs bölgesi düzeyinde tabiplerimiz ve sahra hastanelerimiz ile sağlık desteği verilmektedir. Şu anda Pençe-Kilit Harekâtı alanında 53; diğer Pençe alanlarında da 27 olmak üzere toplam 80 doktorumuz görev yapmaktadır. Yine Pençe-Kilit harekâtına Sağlık Bakanlığımız tarafından kurulan ve 15 Nisan 2022 tarihinden itibaren faaliyetlerine başlayan Çukurca/Hakkâri Işıklı Seyyar Sahra Hastanesi ile sağlık hizmet desteği sağlanmaktadır. 36 yatak kapasiteli bu hastanemizde 14 tabibimiz görev yapmakta; acil servis, ameliyathane, yoğun bakım ünitesinin yanı sıra ihtiyaç duyulan çeşitli tıbbi cihazlar da bulunmaktadır. Yaralılarımız olması durumunda tahliyeler, hava şartları ile harekât emniyetinin gerekleri dikkate alınarak helikopterler dâhil en seri vasıtalarla üs bölgelerinden yapılmaktadır. Bu konudaki hassasiyetimiz, en üst seviyededir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Sadece 2023 yılında Helikopterlerimizle, yaralıların tahliyesi için 590’ı sıhhî tahliye, 12.086’sı ikmal faaliyeti olmak üzere toplamda 24.426 sorti yapılmıştır.“
“Çok ciddi bir operasyonel tecrübeyi gerektiren bu seviyede bir hava harekâtı yoğunluğunun, Dünya’da benzerini görmek mümkün değildir. Ayrıca, bölgedeki üslerimizde de güvenlik tedbirlerini sürekli artırıyoruz. Nitekim operasyonlarla terörist unsurları temizledikten sonra üs bölgelerindeki konuşlanma ve emniyete ilişkin hazırlanan tesisler aşama aşama geliştirilmekte ve nihayetinde son teknolojiyi haiz koruyucu sistemlerin kullanıldığı hâle dönüştürülmektedir. Müteakip süreçte ise yol yapımı ile yaşam konteynerleri, banyo-tuvalet, klima, jeneratör ve diğer yaşam malzemelerinin temini dâhil iyileştirme ve geliştirme çalışmaları yapılmakta; üs bölgelerimiz mütemadiyen güçlendirilmektedir. Örneğin Pençe bölgelerine toplam 620 km yol, 3 tane köprü yapılmıştır. Yine operasyon bölgelerine 1.173 yaşam konteyneri, 2.869 jeneratör, 2.482 soğuk iklim çadırı; 3.760 adet klima dâhil radyatör ve soba ısıtıcı gönderilmiştir. Evet, Irak’ın kuzeyinden son gelen haberler karşısında acımız büyük. Ancak evlatlarımızın intikamını almak için kudretimiz daha büyük, irademiz ve kararlığımız ise tamdır. Bugüne kadar şehitlerimizin kanını yerde bırakmadık, bırakmıyoruz. Nitekim bugüne kadar Pençe Serisi ve Pençe-Kilit Harekâtı bölgelerindeki üs bölgelerimize yönelik, PKK’lı teröristlerin 3.151 defa taciz ve sızma gibi saldırı girişimleri oldu. Bu saldırılara mukabil Irak’ın kuzeyinde 1.689 terörist, etkisiz hâle getirilirken; bölgede teröristlerin döşediği 5.023 mayın/EYP temizlenmiş, 2.477 mağara ve sığınak kullanılamaz hâle getirilmiş; ayrıca 3.416 silah ile 1 milyon 390 bin 421 mühimmat ele geçirilmiştir.“
“Irak kuzeyindeki üs bölgelerimize düzenlenen son saldırılar sonrasında da Irak ve Suriye’de kapsamlı hava harekâtları başlatılmıştır. Millî İstihbarat Teşkilatı ile koordineli olarak yürütülen söz konusu harekâtlarda, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde tespit edilen toplam 114 hedef imha edilmiştir. Irak’ın kuzeyinde uğradığımız menfur saldırılar; kahraman askerlerimizin canları pahasına sürdürdükleri kesintisiz mücadelenin önemini ve gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur. Üs bölgelerimize sızma girişiminde bulunan teröristler bulundukları yerlere gömülürken; kahraman ordumuzun çelikten pençeleri Hava Kuvvetlerimiz tarafından teröristlerin inleri paramparça edilmiştir. Teröristler, ‘Korunaklı kale’ olarak nitelendirdikleri 2-3 katlı mağaralarında güvende olduklarını zannederken, kahraman Mehmetçik tarafından inlerine gömülmüştür. Nitekim son 5 günde 77 terörist etkisiz hâle getirilerek şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamıştır. Böylece son 1 yılda etkisiz hale getirilen terörist sayısı 2.374’e ulaşmıştır. Tabii ki bunların hiçbirisi, bir şehidimizin tırnağına bile değmez, acımızı dindirmez, yüreğimizi soğutmaz. Dolayısıyla, asla geri adım atmadan son terörist de etkisiz hâle getirilinceye kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Kim destek verirse versin, hangi bahaneyle ve ne sebeple olursa olsun güney sınırlarımız boyunca bir ‘terör koridoru’ kurulmasına kesinlikle izin vermeyeceğiz. Ülkemizin meşru çıkarlarını korumaya ve güvenliğini sağlamaya yönelik her türlü tedbiri, tereddütsüz ve tavizsiz bir şekilde, kararlılıkla uygulayacağız. Aynı şekilde hain terör örgütünü, maşa olarak kullanan ve çeşitli bahanelerle örgüte her türlü gizli ve açık desteği sağlayan ülkelerin, kirli planlarını da boşa çıkartmakta kararlıyız. Burada ayrıca ifade etmek isterim ki; Türkiye’nin, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde örgüte yönelik icra ettiği tüm harekâtlar; söz konusu ülkelerin egemenliğine karşı bir faaliyet değil; terörle mücadele bağlamında ‘uluslararası iş birliği’ olarak görülmelidir. Bu çerçevede Iraklı muhataplarımıza, uluslararası hukuk ve Irak Anayasası’ndan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirerek topraklarını terör örgütlerine kullandırmamalarını beklediğimizi her platformda belirtiyoruz. Irak’ın kuzeyinde, ülke güvenliğini tehdit eden ve egemenliğini ihlal eden PKK ile ortak mücadele için Iraklı yetkililer ile uzun süredir yürütülen iş birliğini sürdürmeye kararlıyız. Ancak, beklentilerimiz karşılanmadığı sürece Türkiye’nin sınırlarına, güvenliğine ve istikrarına yönelik Irak topraklarından doğan yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı her türlü tedbiri alacağımızı bir kez daha vurgulamak isterim. Terörle mücadelemiz; nerede bir terörist ve terör hedefi varsa ‘yok etme’ anlayışıyla, artan bir etki ve yoğun bir baskıyla, tüm terör inleri yıkılıp, tek bir terörist kalmayıncaya kadar büyük bir gayretle devam edecektir. Sonuç olarak Millî Savunma Bakanlığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve ‘Türkiye Yüzyılı’ hedeflerimiz doğrultusunda, bekamıza yönelen her türlü tehdit ve tehlikeyi bertaraf etmeye, ülkemizin ve asil milletimizin güvenlik ve huzuru için gece gündüz demeden çalışmaya, daha büyük ve daha güçlü bir Türkiye için gayret göstermeye devam edeceğiz. Bu vesileyle; Mete Han’dan Sultan Alparslan’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve bugüne kadarki tüm devlet büyüklerimizi ve komutanlarımızı saygıyla anıyorum. Aziz şehitlerimizi ve ebediyete irtihal eden kahraman gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyor, gazilerimize, şehit ve gazilerimizin kıymetli ailelerine saygı ve şükranlarımı sunuyorum. Sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum.”