Türkiye’de sokaktaki vatandaş, Yunanistan’ı hiçbir dönemde ülkesi için ciddi bir tehdit olarak algılamadı!
Oysa Türkiye, Yunanistan halkının önemli bir kısmı ve devlet açısından, “Osmanlı’dan kopup bağımsızlığını ilan ettiği günden itibaren” tehdit algılamasında birinciliği hiç kimseye kaptırmadı.
Yunanistan’daki bu algının altında, “Türkiye’nin Pan-Helenizm’in önündeki en büyük engel olarak görülmesi var” diyebilmek mümkün.
Gerçekten de Yunanistan’ın yayılmacı politikası önünde en büyük engel hep Türkiye oldu.
Yunanistan, önündeki Türkiye engelini aşmak için Batı’dan destek gördüğünü anladığında “Boyundan Büyük Adımlarla” bu engeli aşmaya kalksa da Batı, Yunanistan’ı her seferinde yolda tek başına bıraktı.
Üstelik bu “Boyundan Büyük Adımlar” Yunanistan’a her seferinde stratejik kayıplar yaşattı.
Örnek vermek gerekirse, Yunanistan’ın 1963-1964 Kıbrıs olayları sırasında Adadaki Türklere karşı kanlı saldırılar başlatması üzerine dönemin Başbakanı İsmet İnönü başkanlığındaki Hükûmet, 1930 Anlaşması’nı tek taraflı feshetti.
Pan-Helenizm yayılmacılığının (Megali İdea) hareket noktası, “Yunanistan dışında yaşayan Yunanlıları Anavatana katmak” denilebilir.
1930 Anlaşması’nın feshiyle Türkiye’de yaşayan Yunanlıların sayısı üçte bir oranında azaldı.
Böylece Pan-Helenizm ağır yara aldı zira Türkiye sınırları içinde bu politikaya temel oluşturabilecek ciddi bir Yunan nüfusu kalmadı.
Kıbrıs’ta, Türkiye’nin 1974 Barış Harekâtı’na yol açan, “Ada Türklerine yönelik soykırıma varan katliamlar” Panhellenizm’e yine kaybettirdi.
Kısa sayılabilecek bir tarih hatırlatmasının ardından bugüne dönecek olursak, Doğu Akdeniz’de yaşananlar, Yunanistan’ın tarihle arasının çok da iyi olmadığını gösteriyor.
Bölgede yaşanan gelişmeler, basında hemen her gün yer alıyor yani Türk kamuoyu olan bitenden genel olarak haberdar.
Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmalar, Yunanistan’ın denizden İsrail ile komşu olma hayallerini bir anda yıktı.
Yunan basınında yer alan haberler baz alındığında ise ortaya çıkan belli başlı sonuçları şu şekilde özetleyebiliriz:
Yunanistan, Libya konusunda özellikle Avrupa Birliği’nden beklediği desteği göremedi. Libya’da Birleşmiş Milletler tarafından resmen tanınan yasal Hükûmeti silahlı darbe ile yıkmaya çalışan Hafter’e destek veren ve bir darbeciyi ülkesinde ağırlayan Yunanistan, hiçbir ülkeden “resmi destek” göremedi. Üstelik “silahlı, darbeci bir gücü desteklediği için” uluslararası arenada itibar kaybetti.
Yunanistan, umutlarını darbeci Hafter’in başarısına ve Mısır’la henüz üzerinde tam mutabakata varamadığı, münhasır ekonomik bölge ilanına bağlamış bir görüntü veriyor.
Tam bu noktada belirtmemiz gereken bir husus var ki o da Mısır halkının Türkiye’ye sevgisi ve iki ülke arasındaki akrabalık bağları.
Son dönemde Türkiye ile Mısır arasında yaşanan bazı olumsuz gelişmeler, ister istemez iki ülke arasında pek çok alandaki ilişkilere de olumsuz yansıdı ancak uluslararası ilişkilerde kalıcı dostluklar olmadığı gibi kalıcı düşmanlıklar da yok.
Üstelik Mısır halkı, dönemin Osmanlı Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya karşı çok büyük bir sevgi besler. Kahire’ye hâkim tepede, Kavalalı tarafından yapımına başlanan Mehmet Ali Paşa Camii yer alır. Mısır’da evlilik çağında kızı olan aileler, damatlarının Türk olmasından büyük gurur duyar. Türkiye ile Mısır arasında çok derin akrabalık ve kültürel bağlar var. Yani kısacası, Türkiye-Mısır ilişkilerini 5-10 yıla sığdırmak mümkün değil.
İşte tam da bu noktada Yunanistan’ın tüm umutlarını bağladığı iki unsurdan biri olan Mısır’ın, son dönemde yaşananlar ne olursa olsun Türkiye’den tamamen vazgeçmesi çok kolay olmayacaktır; tabii Türkiye’nin de Mısır’dan…
“Halkın sevgisine rağmen” atılacak adımlar ise en başta iktidarlar açısından parlak sonuçlar doğurmayacaktır.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, dün (29.12.2019) Hatay’da sınır birliklerine yaptığı ziyaret sırasında, Türkiye’nin Doğu Akdeniz konusuna 10 yıldır çok ciddi bir şekilde çalıştığını söyledi.
Doğu Akdeniz’le ilgili olarak özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın çalışmaları büyük önem ve değer taşıyor.
Yunanistan’ın ise tüm umudunu, aralarında Türkiye ile akrabalık bağları da bulunan başka devletlere ve bir darbeciye bağladığı ortada.
Belli ki Pan-Helenizm dersini yine iyi çalışmamış.