Çatı şirketimiz MILDATA’nın Genel Müdürü Mahmut Bölükbaş, Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta başlayan NATO Zirvesi’ni yerinde takip ediyor.
Bölükbaş, zirveden ilk gün izlenimlerini paylaştı:
“Birçok soruya yanıt vermesi ümidiyle, Ukrayna Savaşı’nın gölgesinde, savaşın tarafı olan Rusya ve Belarus’un komşusu Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta düzenlenen NATO Liderler Zirvesi başladı. Normalde bütün uluslararası basın organları üç temel konu üzerinde toplantıların geçeceğini öngörüyor: Ukrayna’nın üyelik durumu ve NATO’nun savaşa desteği, İsveç’in Pakt’a katılımı, savunma harcamalarının artırılması. Liderlerin ama tabii ki öncelikle ABD’nin bu konuda ne karar vereceğini göreceğiz ancak süreçlerle ilgili herhangi bir yönlendirmeye girmeden önce NATO mevzuatını hatırlatmakta fayda var. Ukrayna’nın üye olması şu an içinde bulunduğu savaş durumundan dolayı pek mümkün değil çünkü 5’inci maddenin bağlayıcılığı NATO ülkelerinin tamamını topyekûn bir savaşa sürükleyecek bir risk barındırıyor. NATO’nun Çin gibi daha öngörülemez bir risk orada dururken bu ihtimali kucaklaması, öngörülen bir davranış değil. İsveç’in üyeliği yine ilgili maddeler kapsamında zaten ABD ve diğer kurucu ülkelerin onayıyla yürürlüğe girmişti. NATO’nun yönetim prensibine göre konsensüs arandığı için Türkiye’nin onayı aslında bir kararlılık göstergesi teşkil ediyordu. Bugün yapılacak açıklamayla konsensüs teşkil edildi gibi görülüyor ancak daha önemli olan, Türkiye’nin NATO’dan ve ABD’den neleri talep ettiği ve bunların ne kadarını alabileceği. Bunun ilk önemli izleri bu hafta içinde F-16 tedarikinin onayıyla görülebilir. Öte yandan, kabinedeki değişikliklerin önümüzdeki dönemde F-35 Programı’na geri dönüş şeklinde sonuçlar üreteceği de öngörülebilir. Savunma harcamaları konusunda ABD eski başkanı Trump’ın yaptığı %2 GSYİH düzeyindeki agresif talep NATO’nun desteğiyle devam ediyor. Böyle bir talep, NATO ülkelerinin Türkiye’ye uyguladığı gizli ambargo kapsamında Türk Hükümetinin elinde bir koz yaratacaktır ancak zaten Ukrayna Savaşı’nın yarattığı hareketlilikle ordularını süratle modernize etmeye başlayan ülkeler için %2 oranını aşmak bir hedef teşkil etmiyor. Öte yandan, %2 modern bir ordu tesisi için gerçekçi bir oran değil. Türkiye, elindeki kaynakların çok daha azıyla çok daha kısa sürede bu modernizasyonu tesis etmeyi başardı ve önümüzdeki dönemde bu çıtayı yükseltmeye devam edecek. Dolayısıyla Türkiye gibi ülkelerin %2 hedefleri F-16, F-35, hava savunma sistemleri gibi büyük kalemlerde uygulanan ambargoların ya da koşullu tekliflerin kaldırılmasıyla mümkün olabilecektir. Sonuç olarak bu üç başlık ön planda olsa da NATO Zirvesi’nin başka sürpriz kararlar üretebileceğini de öngörmek gerekiyor. Japonya, Güney Kore, Avustralya gibi ülkelerin katılımı altında Pasifik’te sular hangi ivmeyle ısınıyor, izlerini aramak önem teşkil ediyor. Zirvedeki gelişmeleri takip edeceğiz.”