NATO Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi Komutanlığı (MARSEC COE) Uluslararası Karadeniz Güvenliği Sempozyumu (International Black Sea Maritime Security Symposium) düzenledi.
Sempozyumun ilk gününde, NATO, Karadeniz ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi masaya yatırıldı.
Sempozyumun açılışında konuşan MARSEC COE Direktörü Albay Sümer Kayser, günümüzde deniz güvenliğinin daha da önemli bir hale geldiğini anlattı.
Direktör Yardımcısı Nikolaos Asimakopoulos, MARSEC COE’nin yapısını anlattı, merkezin NATO’nun kabiliyetini artırmak için yaratıcı çözümler geliştirdiğini belirtti.
Kadir Has Üniversitesinden Prof. Dr. Mitat Çelikpala, 1936 tarihli Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin Karadeniz’e kıyıdaş ve kıyıdaş olmayan devletleri ayırarak, Boğazlar’dan geçişi düzenlediğini anımsattı.
Çelikpala, Montrö’ye göre kıyıdaş olmayan devletlerin savaş gemilerinin Karadeniz’de en fazla 21 gün kalabildiklerine ve toplam tonajlarının da 30 bin tonu geçmemesi, gemilerin 15 tondan büyük olmaması gerektiğine işaret etti.
Çelikpala, 21 gün ve tonaj şartları eleştirilse de Montrö sayesinde Karadeniz’de barış ve istikrarın 1936 yılından beri korunduğunu belirtti.
Montrö’nün güncellenmesi tartışmalarına da değinen Çelikpala, enerji gibi yeni ortaya çıkan meselelerin Sözleşme’de yer almadığına dikkat çekti.
Emekli Koramiral Kadir Sağdıç ise, “Montrö Türkiye’nin kurucu belgelerinden biridir. Türkiye’nin egemenliği ve varlığı için kritik öneme haizdir” dedi.
Sözleşme sadece 20 yıl için imzalanmışken, 1936’dan beri varlığını sürdürdüğünü kaydeden Sağdıç, içerdiği dengeler sayesinde Montrö’nün sadece bölgesel değil, küresel bakımdan da önemli olduğunun altını çizdi.
Emekli Koramiral Can Erenoğlu, Montrö’nün bölgede barış ve istikrarın temel taşı olduğunu, dünya istikrarı için de önem taşıdığını vurguladı.
Erenoğlu, “Türkiye 1936’dan beri Montrö kurallarını sıkı sıkıya uygulamıştır, kıyıdaş devletler bilmeliler ki Montrö Sözleşmesi Karadeniz’de istikrarı sağlamış, diğer yerlerdeki çatışmalardan izole tutmuştur” dedi.
Can Erenoğlu, Montrö Sözleşmesinin sadece Karadeniz’de değil, uluslararası istikrara da katkıda bulunduğunu belirtti.
Emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk, Möntrö’nün İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş testlerinden geçtiğini belirterek, “kıyıdan- kıyıdaş olmayan devlet perspektifiyle oynanmaması” gerektiğini kaydetti.
Romanya’dan katılan Emekli Korgeneral Solin Learschi ise Karadeniz’de şimdi geri planda duran bazı sorunların, ileride öne çıkabileceğine dikkat çekti.
Learschi, gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, Romanya üzerinden Avrupa’ya göçmen akını yaşanabileceğine dikkat çekti.
Sovyetler Birliği’nin dağılması sırasında pek çok nükleer parçanın kayıplara karıştığını belirten Learschi, bu malzemelerin terör grupların eline geçme tehlikesine işaret etti.
İstanbul Üniversitesinden Prof. Dr. Yaşar Onay ise dünyanın zor günlerden geçtiğini, salgın sonrasında bir kırılma mı, yoksa bir paradigma değişimi mi yaşanacağını sorguladı.
Salgının etkisinin sadece sağlık üzerine olmadığını, ekonomik, sosyal, kültürel etkilerinin de bulunduğunu kaydeden Onay, dünyada sosyal patlamalar yaşanabileceğini, ülkelerin ise buna hazır olmadığını vurguladı.
Küresel ısınma, terör saldırıları, sağlık, tedarik zincirinin korunması, kalabalıklaşan şehirler gibi olguların yeni dönemin yeni sorunları olacağını savundu.
Sempozyum 11 Aralık Cuma günü devam edecek.