“Siber alan, siber vatan kavramını da ortaya çıkardı.”
Siber Güvenlik Haftası çerçevesinde düzenlenen ve Türk savunma sanayinin önde gelen firma yöneticilerinin katıldığı “Savunma Sanayiinde Yerli Siber Güvenlik” konulu panelde “siber egemenlik” ve “siber vatan” gibi kavramlar ortaya atıldı.
Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Dr. Celal Sami Tüfekçi, salgın döneminde deniz, kara, hava ve uzayın yanı sıra bir de hızla büyüyen bir siber alanın ortaya çıktığını anlattı.
ZOOM’un Aralık ayında 10 milyon olan kullanıcı sayısı 300 milyona, piyasa değerinin de 50 milyar dolara çıktığına işaret eden Tüfekçi, ZOOM’un değerinin, önde gelen 7 havayolu şirketinin değerinin önüne geçtiğini belirtti..
Yapay zekâ, kuantum hesaplama, derin öğrenme gibi alanların, fiziksel alanın dışında bütün alanları kapsayacak şekilde genişlediğini belirten Tüfekçi, “Savunma ve güvenlik stratejilerini artık bu ihtiyaca göre de belirlemeliyiz” dedi.
Tüfekçi, online alışveriş sistemleri, bankacılık sistemleri, elektrik üretim ve dağıtım tesisleri akıllı şebekeler doğal gaz kontrol ve aktarma sistemleri, bilgisayar sistemleri, cep telefonu operatörleri, hava kontrol merkezleri gibi alanlara yapılacak saldırıların, ülkede karmaşa ve kaosa yol açacağına dikkat çekti.
Tüfekçi, “Siber güvenliğinin sağlanması, ülke güvenliğinin sağlanması ile aynı anlama gelişiyor” dedi.
ASELSAN Genel Müdür Yardımcısı Bayram Gençcan da, “TSK’nın güvenli kriptolu haberleşme ihtiyacını karşılayan 2 kurumdan biri Aselsan” bilgisini verdi.
Gençcan, “Günümüzde saniyede binlerle ifade edilen frekans atlama yaparak, ürünlerimizi düşman tarafından dinlenemez, erişilemez hale getirdik” dedi.
Aselsan’ın Siber Güvenlik Operasyon Merkezi’nin ULAK şirketi ile birlikte çalıştığını kaydeden Gençcan, ULAK ile 4.5G, 5G ve gelecekte 6G için çok yönlü çalışmalar içerisinde olduklarını belirtti.
Gençcan, “ULAK ile birlikte milli ve yerli ne kadar çözüm varsa değerlendirmeye çalışıyoruz. Biz artık siber kuvvetleri katarak alanımızı genişletiyoruz.” dedi.
HAVELSAN Genel Müdürü Dr.Mehmet Akif Nacar, yapay zeka, derin öğrenme kaynaklı siber güvenlik tehditlere dikkat çekti, bunların karar alma süreçlerini etkilediğini, 5G ve kuantum hesaplama saldırılarının ise bütün sistemlerin durmasına yol açacak zafiyetler olduğunu kaydetti.
Nacar, siber güvenlik konusunun, projelerin daha en başından analiz edilmesi gerekliliğini ortaya koyduğunu kaydetti ve HAVELSAN’ın siber güvenlik ürünleri hakkında bilgi verdi.
Bu yıl “BARİYER” isimli veri sızıntısı önleme ürününü geliştirerek, sertifikalı bir ürün haline getirdiklerini anlatan Nacar, “Savunma sanayinde siber istihbarat, siber espiyonaj ve içerideki adam saldırılarına karşı da milli bir çözüm” açıklamasını yaptı.
Bariyer’in yabancı muadilleriyle rekabet edebilir bir seviyeye ulaştığını belirten Nacar, gelecek yıl tanıtacakları uçtan uca mesajlaşma yazılımı geliştirdiklerini duyurdu.
Nacar, “Beyaz kutu kriptografisini ilk kez ülkemizde, dünyada belki de ilk kez kullandığımız bir mekanizma ile mobil mesajlaşma uygulaması geliştirdik” dedi.
Mehmet Akif Nacar, Uygulamanın şimdiden HAVELSAN’ın 2000 çalışanı tarafından kullanılmaya başlandığını ve olumlu sonuç aldıklarını da aktardı.
Bir diğer hizmet olarak Deniz Kuvvetlerinde siber olgunlaştırma seviyesi belirleme projesi başlattıklarını kaydeden Nacar, “Bu proje kapsamında kurumun siber düzeyinin belirlenmesi ve yükseltilmesi hedeflenmektedir” dedi.
Nacar, Milli Muharip Uçak Projesinde Oynadıkları Kilit Rolü de izleyicilerle paylaştı.
Mehmet Akif Nacar, “MMU projesinde alt sistemlerde kullanılacak bileşenlerin güvenliğinin temin edilmesi ve özellikle platform güvenliğinin alt yapısının sağlanması ile ilgili TUSAŞ ile protokoller imzaladık ve çalışmalara başladık” bilgisini verdi.
Nacar’ın açıklamasına göre, geliştirecekleri ürün, “hava aracını kullanan sistem bizim sistem mi, pilot bizim pilot mu” gibi sorulara cevap verecek bir sistem olacak.
ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci de “2000’li yıllarının başından itibaren aslında veriyi kaynak olarak kullanan ve veriden katma değer oluşturan müşterilerine hizmet sağlayan firmaların marka değerlerinin çok hızlı bir şekilde yükseldiklerini görmekteyiz.” dedi.
Dünyadaki ilk 5 şirketin, veriyi kaynak olarak kullanan şirketler olduğuna dikkat çeken İkinci, “Bundan sonraki süreçte, verisine sahip olamayan, veriyi işleyip katma değer oluşturamayan ülkelerin bir pazar haline geldiği ve daha da geleceği” öngörüsünde bulundu.
Siber güvenlik, siber vatan ve siber egemenlik kavramlarının altını çizen İkinci, “Kendi verisini işleme kapasitesine sahip olamayan, halkının ürettiği veriyi kendi serverlarında tutma becerisi olamayanlar, bu kabiliyetleri geliştiren ülkelerin pazarı haline gelecek” dedi.
İkinci, “Kendi verimizin kendi şirketlerimiz ve kendi altyapımız üzerinde tutulması ve kendi algoritmalarımızla işlenmesi büyük önem arz ediyor” vurgusu yaptı.
STM Genel Müdür Yardımcısı Bülent Soydal ise konuşmasında “STM Siber Füzyon Merkezi” hakkında bilgi verdi.
Merkezin Siber Operasyon Merkezi ve Siber İstihbarat portalına dikkat çeken Soydal, Operasyon Merkezi’nde siber saldırıların detaylı bir şekilde incelendiğini bildirdi.
Soydal, “Siber İshtihbarat Portalı tehdit ve istihbaratı paylaşıyor. Atak yüzey analizi yapıyoruz. Kurumlara çok hızlı geri bildirim vermeyi ve çok hızlı önlem almayı sağlayan yapı.” diye anlattı.
Ayrıca Zararlı Veri Analiz Laboratuvarının bulunduğunu kaydeden Soydal, “Zararlı yazılımları kum havuzuna alarak derinlemesine analizler yapıyoruz, TSK ile paylaşıyoruz ve kütüphanemizde saklıyoruz. Saldırılarda yapay zekâ devreye girmesi, siber tehdidin karşılanmasında hızın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.
Soydal, siber tehditlere karşı da “Ülkemize yapılan saldırıya cevap verme noktasında yerli tüm kaynakların karşı tarafa en yüksek etkiyi yaratacak iş birliğini oluşturmamız lazım.” dedi.
“Savunma noktasında kurumların artık tekil çözüm bulmak yerine, aynı kalkan yapısına benzer yayılmış, yaygınlaştırılmış çözüm platformları oluşturulması” tavsiyesinde bulunan Soydal, “Yerlileştirmeyi en üst düzeye çıkarmak, bir saldırı durumunda en üst düzeyde iş birliğine gitmemiz gerekiyor.” vurgusunu yaptı.
TUSAŞ Genel Müdürü Prof. Dr. Temel Kotil de Milli Muharip Uçak projesinin siber tehdide karşı dünyadan izole edildiğini anlattı.
Kotil, 5. nesil olacak MMU’nun 2023’te hangardan çıkacağını, 2025’te ilk uçuşunu gerçekleştireceğini, 2029’da da TSK’ya teslim edileceğini anımsattı.
“Savunma konusundaki bilgi güvenliği, bir ülkenin bekasıyla ilgili.” diyen Kotil, uçan bilgisayar olarak nitelendirilen MMU havadayken, bilgisayara yetkisiz unsurların uzaktan girmesi tehlikesine dikkat çekti.
TUSAŞ olarak MMU’nun bilgi güvenliği için önlemleri aldıklarını belirten Kotil, mühendisler için yeni bir bina inşa ettiklerini, hangarın inşasına da yakında başlayacaklarını, böylece fiziksel olarak izole olacaklarını anlattı.
Veri sızıntısını önlemek için de çalışanların datayı alamadıklarını belirten Kotil, “Mühendis bir data alamaz, sadece ekranı görür. Orada çalışan mühendislerimizin kullandığı sistem dışarıya kilitlidir.”dedi.
Gençlerin yine de dijital çağda çeşitli uygulamalar indirdiğine, sonuçları konusunda dikkatli olamayabileceklerine işaret eden Kotil, bu yoldan projeye erişimi engellemek için mühendislere eğitim verildiğini bildirdi.
Prof. Dr. Kotil, çözüm olarak bu tür uygulamaların da Rusya ve Çin’in yaptığı gibi yerli ve milli olması görüşünü savundu.
“Dışardan erişimi engelleyebilecek dünyada birçok ürün var ama yurt dışından aldığınız bir koruma tedbiri, o ülkenin size bakışı ile ilgilidir. Yapan her zaman arka kapı bırakır.” diyen Kotil, kritik projelerde Türkiye’nin yerli ve milli olmasının bir şart olduğunu vurguladı.