Özellikle Pençe-Kilit Harekât Bölgesinde son dönemde verilen şehitler, kamuoyunda pek çok soruyu gündeme getirdi.
Milli Savunma Bakanlığı kaynakları, tüm bu sorulara yanıt olabilecek bilgileri aktardı.
Kaynaklar, 2015’ten itibaren yurt içinde birçok bölgede PKK/KCK/YPG ve DEAŞ terör örgütünün saldırılarında artış yaşandığına; yine bu dönemde Irak ve Suriye’deki istikrarsızlıklar sonucunda bu ülkelerin sınırlarında oluşan hassasiyetin terör örgütleri ve destekçileri tarafından istismar edildiğini hatırlattı.
Suriye’de yuvalanan PKK/PYD ile DEAŞ terör örgütü tarafından henüz Türkiye, Suriye’nin kuzeyindeki harekâtları icra etmeden önce, sınırlara yönelik 1.546 adet füze ve havan saldırısı yapıldığının altını çizen kaynaklar, bu saldırılarda 600’den fazla vatandaşın hayatını kaybettiğini ve 1.000’den fazla vatandaşın yaralandığını kaydetti.
Kaynaklar, şu açıklamaları yaptı:
“Irak’ın kuzeyinden de ülkemize geçiş yapan teröristler karakollarımıza, üs bölgelerimize saldırılar yapmaktaydı. Teröristlerin döşediği mayın ve el yapımı patlayıcılar ile çok sayıda askerimiz, emniyet mensubumuz ve sivil vatandaşımız da şehit oldu. Bu kapsamda, ortaya çıkan siyasi ve askeri hedefleri gerçekleştirmek, kaçınılmaz hâle geldi. Terör tehdidinin kaynağında yok edilmesi stratejisi kapsamında Irak’ın kuzeyindeki PKK mevcudiyetini hedef alan başarılı operasyonlarımız kapsamında 27 Mayıs 2019’da Pençe-1, 12 Temmuz 2019’da Pençe-2, 23 Ağustos 2019’da Pençe-3, 15 Haziran 2019’da Pençe-Kartal, 16 Haziran’da Pençe-Kaplan, 10 Şubat 2021’de Pençe-Kartal-2 icra edilmiştir. Pençe Harekâtları, terör örgütünün Irak kuzeyindeki hareket kabiliyetinin engellenmesi ve ülkemizi hedef alan eylem arayışlarının kısıtlanması noktasında önemli kazanımlara ulaşmamızı sağlamıştır. Terör örgütü unsurlarına karşı ‘sızma, sıcak takip ve yerinde etkisiz hale getirme’ gibi taktiklerin başarıyla yürütülmesini sağlayan ‘üs bölgeleri stratejisi’ sayesinde; Sinat-Haftani’nden Hakurk’a kadar uzanan yaklaşık 300 kilometrelik Türkiye-Irak sınır şeridinde, ortalama 15 ila 30 kilometre derinlikte güvenli hat oluşturulmuştur. Pençe serisinin sonuncusu olan ve 17 Nisan 2022’de başlatılan Pençe-Kilit Operasyonu ile kilit kapatılmış ve Irak sınırımızın tamamının emniyeti ileriden tesis edilmiştir. İleri teknolojik donanımların da desteğiyle yürütülen bu operasyonlarda, aralarında PKK’nın üst düzey yöneticilerinin de yer aldığı çok sayıda kadro etkisiz hâle getirilmiştir. Ayrıca terör örgütünün silah ve lojistik merkezleri imha edilmiş, ülke içine terörist silah ve mühimmat aktarımları bitme noktasına getirilmiş, yurt içindeki eylemler asgarî düzeye indirilmiştir. Pençe harekâtları süresince Irak’ın kuzeyinde 1.689 terörist etkisiz hale getirilirken; bölgede teröristlerin döşediği 5.023 mayın/EYP temizlenmiş, 2.477 mağara ve sığınak kullanılamaz hâle getirilmiş ayrıca 3.416 silah ile 1 milyon 390 bin 421 mühimmat ele geçirilmiştir. İşte bu nedenle Pençe Harekâtlarımız sonrası ağır tahribata uğrayan PKK, mevcut durumu aşmak maksadıyla harekât alanlarımızı, öncelikli hedef haline getirmiştir. Şu anda da kahraman Mehmetçik, zorlu arazi ve iklim koşullarında, milletimizin huzur ve güvenliği için canını dişine takarak görev yapıyor. Mehmetçiğin karşısında aciz kalan, çaresizliğe mahkûm olan teröristler, artık son çırpınışlarını vermektedir.”
Pençe-Kilit harekat bölgesinde 22-23 Aralık ve 12 Ocak tarihlerinde yaşanan terör saldırılarının detayları da şu şekilde:
“PKK’lı teröristler tarafından 22-23 Aralık ve 12 Ocak tarihlerinde üs bölgelerimize gerçekleştirilen alçak saldırılar; olumsuz hava koşullarında ve görüş mesafesinin olmadığı bir ortamda kalleşçe gerçekleştirilmiştir. Eş zamanlı olarak Irak kuzeyindeki birçok üs bölgemize de saldırı girişiminde bulunulmuştur. Tüm bu saldırılarda, teröristlerin sızma eylemlerinde bulundukları bölgelerde, kendilerine müzahir sivil yerleşim yerlerini de örtü olarak kullandıkları görülmektedir ancak bu saldırıların tamamına yakını engellendiği gibi üs bölgelerimize yaklaşan teröristlerin birçoğu da Kahraman Mehmetçiğimiz tarafından etkisiz hale getirilmiştir. İHA’ların mevsimsel koşullar nedeniyle uçamadığı durumlarda kritik yaklaşma istikametleri teknoloji-yoğun sistemler (termal kamera, foto kapan, bulut altı mini İHA) ile gözetlenmekte, harekete duyarlı radar sistemleri ile üs bölgelerinin etrafı takip edilmekte, ateş destek vasıtaları 24 saat esasına göre görev yapmaya devam etmekte, silah üstü termal kameralar ile teçhiz edilmiş yakın emniyet unsurları tarafından üs bölgesi etrafında pusu/dinleme ve keşif/gözetleme gayretleri artırılmakta, üs bölgelerinin etrafına fiziki engel sistemleri (jiletli tel, fens teli, aydınlatma mayını vb.) inşa edilmekte, havada bekler bulunan savaş uçakları ile bölgede hava devriyesi icra edilmektedir. İHA/SİHA dışında benzeri emniyet sistemleri de birliklerimizde kullanılmaktadır ancak teknoloji bazı şeyleri çözer, her şeyi çözemez.”
Bakanlık kaynakları, üs bölgelerinin termal kamera vb gözetleme sistemleri bakımından yeterli olup olmadığına dair iddialara da şu cevapları verdi:
“Kahraman Mehmetçiğimiz, üs bölgelerinde ihtiyaç duyduğu gündüz ve gece çepeçevre emniyetini sağlayacak her türlü keşif/gözetleme ve dinleme sistemlerine sahiptir. Ayrıca tek er seviyesinde dahi personele silah üstü sistemler verilmektedir. Hain PKK’lı teröristler tarafından üs bölgelerimize gerçekleştirilen alçak saldırılar; olumsuz hava koşullarında ve görüş mesafesinin olmadığı bir ortamda kalleşçe gerçekleştirilmiştir. Bu saldırıların tamamına yakınında teknolojinin sağladığı imkânlar da etkin şekilde kullanılarak, üs bölgelerimize yaklaşan teröristlerin birçoğu etkisiz hale getirilmiştir. Ayrıca, teröristlerin sızma eylemlerinde bulundukları bölgelerde, kendilerine müzahir sivil yerleşim yerlerini örtü olarak kullandıkları görülmektedir.”
“Harekât alanında yaralıya ilk müdahale, birliklerin kendi sağlık personeli (tabip, acil tıp teknikeri (ATT), muharebe cankurtaranı ve muharip sıhhiye) tarafından yapılmaktadır. Müteakiben öncelikle helikopter ile Seyyar Sahra Hastanesi ya da bölgedeki Devlet Hastanelerine yaralı personel tahliye edilmektedir. Altın saat olarak tabir edilen ilk 10 dakikada yaralıya yapılması gereken kanama kontrolü ve hava yolunun açılması işlemleri birliklerdeki muharebe cankurtaranı ve/veya muharip sıhhiye tarafından yapılmaktadır. Harekâta katılan birliklerin muharebe cankurtaranı ve muharip sıhhiye personelin eğitimi devamlı tazelenmektedir. İlk 1 saat içerisinde yaralıya yapılması gereken gelişmiş tıbbi yardım birliklerdeki tabip ve/veya ATT personel tarafından yapılmaktadır. Birliklerimizdeki ATT kadrolarının %71’i muvazzaf personelle geri kalanı yedek astsubay personelle karşılanmaktadır. Birliklerimizdeki tabip kadrolarının %8’i muvazzaf personelle, %2’si yedek subay personelle geri kalanı Sağlık Bakanlığından geçici olarak görevlendirilen sivil tabiplerle karşılanmaktadır. İlk 2 saat içerisinde yaralıya yapılması gereken travma cerrahisi yaralının tahliye edildiği Işıklı Seyyar Sahra Hastanesi ya da bölgedeki Çukurca, Derecik, Hakkari, Yüksekova Şırnak ve Şht.Aydoğan AYDIN Devlet Hastanelerinin sağlık personeli tarafından yapılmaktadır.”
“Mehmetçiklerimiz bir bölgeye adım atar atmaz öncelikle emniyetlerine yönelik olarak mevzilenmekte, mevzileri tahkim edilmekte ve uygun silah, tespit, sensör, algılama, görüntüleme sistemleri ile geliştirilmekte, emniyetin tesisini müteakip hava ve karadan personelin temel ihtiyaçlarından başlamak üzere ikmal sistemi kurulmaktadır. En zor hava ve arazi şartlarında icra ettiğimiz operasyonlarda, Mehmetçiğimiz ileri seviye teknoloji silah, teçhizat ve sistem ile donatılmış, her türlü arazi ve iklimde görev yapacak şekilde eğitilmiş ve 2000 metre rakımın üzerinde harekât icra edecek şekilde ikmal, iaşe ve barınma imkânları sağlanmıştır.”
Bakanlık kaynakları, “Yapılan hava harekatları terör saldırılarından sonra mı yapılıyor” sorusu üzerine şu bilgileri paylaştı:
“Hedef tespiti ve imha süreci sürekli bir faaliyettir. Yapılan hava harekâtlarının sayısını açıklıyoruz, hedefteki etki kıymetlendirmeleri tamamlandığında EHG sayıları ile kullanılamaz hâle getirilen mağara, sığınak veya diğer tesis bilgilerini veriyoruz. Her kademede Hedef Analiz ve Değerlendirme Grupları tarafından icra edilen günlük hedef toplantılarında; duyum, İHA tespitleri ve sinyal istihbarat verileri analiz edilerek hedefler belirlenmekte ve ateş altına alınmaktadır. Son 3 aylık sürede 452 hedef (günlük ortalama 5 hedef) hava harekâtı ile vurulmuş, buna ilave olarak dinamik olarak tespit edilen 99 terör hedefine Ani Hava Harekâtı, 36 terör hedefine S/İHA atışı icra edilmiştir. Türkiye’nin, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde örgüte yönelik icra ettiği tüm harekâtlar; söz konusu ülkelerin egemenliğine karşı bir faaliyet değil; terörle mücadele bağlamında ‘uluslararası iş birliği’ olarak görülmelidir ancak uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkımızı gereken yer ve zamanda kullanmaya muktediriz. Kahraman Mehmetçiğe saldırının bedeli olduğunu da bu kapsamda gösteriyoruz. Bunu da gösterirken amacımız iç kamuoyu değil, uluslararası kamuoyudur.”
“Bugün artık, yurt içinden tek bir şehit haberi gelmiyor. Üs bölgelerimize, kalekollarımıza tek bir saldırı yapılamıyor. Bu da terörü kaynağında yok etme stratejimizin başarısını gösteriyor. Bugün, Türkiye’nin en büyük petrol rezervlerinden birine sahip Şırnak/Gabar’da güvenli bir şekilde petrol çıkartılabiliyorsa, Hakkâri’nin yaylaları turistleri ağırlıyor, festivallere ev sahipliği yapıyorsa; bunlar hep kahraman ordumuzun, teröristleri sınırlarımızın ötesinde, terörü kaynağında yok etme stratejisi sayesindedir. İHA/SİHA’ların kullanılmadığı iddialarına yönelik; TSK’ya teslim edilen 1 adet MİLSAR mevcut olup, denemeleri, test ve kabul işlemleri devam etmektedir. SARPER radarı ise konvansiyonel harpte karşılaşılan (gemi, bina, tank, top, zırhlı araç vb.) hedefleri tespit etmek için tasarlanmış bir sensör olup, SAR radarı kullanılarak arazide saklanan/hareket eden teröristleri tespit etmek mümkün değildir. Bölge yer seviyesinden yüksek irtifaya kadar bulutlarla kaplı olduğundan İHA’lar üzerindeki elektro-optik ve kızılötesi görüş sağlayan kameralarla arazinin gözetlenmesi de mümkün değildir.”
Bakanlık kaynakları, bazı emekli askerlerin şehit haberlerinden sonra TSK’nın yürüttüğü mücadeleyi eleştiren açıklamalarına da cevap verdi. Kaynakları şunları söyledi:
“Terörle Mücadelede elde ettiğimiz tüm başarılarda en büyük pay, aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimiz ile görev yapmış komutanlarımız ve personelimize aittir. Bölgede görev yapmış tüm komutanlarımızın ve personelimizin bilgisine ve tecrübesine saygı duyduğumuzu bir kez daha belirterek, hizmetleri için kendilerine şükranlarımızı sunuyoruz. Bizim tepkimiz; şehit verdiğimizde ortaya çıkıp siyasi ve şahsi hırslarla kahraman Mehmetçiğin ve görev yapan personelin gayretini, tecrübesini yok sayan, yürüttüğümüz mücadeleye zarar verme amacı güden yorumlar yapan, kısacası derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olanlaradır. Diğer yandan 20-30 yıl önce yapılanları tekrar gündeme getirilerek bugün yapılanların eleştirilmesi ve uygulanan stratejinin yanlış olduğunun ispat edilmeye çalışılmasına da anlam veremiyoruz çünkü veriler ortadadır. ‘Bizim oralarda ne işimiz var’ demek tam da terör örgütünün yaratmak istediği algıya hizmet etmektir.”
“Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi ülkemizin, halkımızın ve sınırlarımızın güvenliği için uluslararası hukuk ve meşru müdafaa açısından operasyon yapmak Türkiye’nin en doğal hakkıdır. TSK’nın, ihtiyaç olan yer ve zamanda bugüne kadar yaptığı gibi bundan sonra da ne gerekiyorsa yapacağından kimsenin şüphesinin olmaması gerekir.”
“Terörle Mücadele Harekatı (TMH) bölgesinde görevlendirilecek tüm Subay, Astsubay, Uzman Erbaş ve Sözleşmeli Erler Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkez Komutanlığında 18 hafta süre ile zorlu bir eğitim sürecinden geçmektedirler. Burada başarı sağlayan personel birliklerine görevlendirilmekte, birliğinde oryantasyon eğitimi sonrasında operasyonlara dahil olmaktadır. Ayrıca sıralı komutanlıklarca da denetleme ve değerlendirmeleri zamana bağlı kalmaksızın gerçekleştirilmektedir. Ayrıca birlik bütünlüğü içerisinde belirli periyotlar ile Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığında, harekât bölgelerinden elde edilen tecrübeler ışığında güncellenen eğitim müfredatına göre tazeleme eğitimlerine tabi tutulmaktadır.”