Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, 2007 yılından bu yana, nükleer silah geliştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İran’a uyguladığı silah ambargosu sona erdi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, “artık istediğimiz silahları alıp satabiliriz” dedi.
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif de, ABD’nin bütün çabalarına rağmen ambargonun kaldırılmasını, “uluslararası toplum için büyük gün” olarak tanımladı.
Amerika Birleşik Devletleri ise 2015 tarihli nükleer anlaşmanın bir maddesine dayanarak, ambargonun aslında bitmediğini savunuyor, yaptırım tehdidinde bulunuyor.
2015 tarihli anlaşma, 18 Ekim 2020’de silah ambargosunun sona ermesini öngörüyor.
Ancak maddeler arasında, taraflardan birinin İran’ın nükleer anlaşmaya uymadığı sonucuna varması halinde, ambargonun süresinin uzatılması da bulunuyor.
ABD bu maddeye dayanıyor ama ABD Başkanı Donald Trump 2018’de nükleer anlaşmadan çekilmişti.
ABD’nin artık taraf olmadığı bir anlaşmanın hükmünü kullanmasını ne Avrupa ülkeleri ne de Çin ve Rusya kabul ediyor.
ABD’nin geçen ağustosta ambargoyu Güvenlik Konseyi kararı ile uzatma girişimi de Çin ve Rusya’nın vetosuyla, diğerlerinin ret oylarıyla başarısız olmuştu.
İran, ambargonun sona ermesinden sonra hemen silah alımına başlamayacağını bildirdi.
Bunda İran’ın içinde bulunduğu ekonomik güçlüklerin ve ABD’nin yaptırım tehditlerinin önemli rolü var.
ABD’nin ve AB’nin kendi silah ambargoları da devam ediyor.
Çin ve Rusya’nın silah şirketlerinin bile uluslararası finans sisteminden dışlanma tehlikesini göze almasının zor olduğu belirtiliyor.
Uzmanlar, İran’ın dışarıdan çok miktarda geleneksel silah yerine, az miktarda teknolojisi yüksek ürün almayı tercih edeceği kanısında.
Dron ve balistik füze hatta denizaltı üreten İran’ın, teknoloji transferini tercih edeceği konuşuluyor.
ABD istihbaratı da geçen yıl, İran’ın ambargo kalkınca ilk fırsatta Rus yapımı Su-30 savaş uçağı, Yak-130 eğitim uçağı , T-90 tankları ve belki de S-400 almak isteyeceği tahmininde bulunmuştu.