Çanakkale öyle bir yer ki, hem toprağından hem denizinden şüheda fışkırır.
Şehitler sadece Çanakkale Savaşları’nda değil; Cumhuriyet Dönemi’nde de…
1953 yılı Mart ayında NATO’nun Akdeniz’de düzenlediği tatbikata katılan Dumlupınar ve Birinci İnönü denizaltısı, tatbikat bitiminde Gölcük’teki üslerine doğru seyre başlamıştı.
3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece Dumlupınar denizaltısı Birinci İnönü Denizaltısının arızalanıp geri kalması üzerine 86 mürettebat ile birlikte Çanakkale Boğazı‘na tek başına girdi.
Denizaltının köprüüstünde gemi komutanı Kıdemli Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu ile birlikte iki subay, 3 astsubay ve iki er vardı.
Nara Burnu açıklarına gelindiğinde sis çökmüş, görüş mesafesi azalmıştı.
İsveç bandıralı Naboland isimli ticaret gemisi ise Marmara’dan Çanakkale Boğazı’na girmiş ve yüksek süratle seyrediyordu.
Dumlupınar mürettebatı, yoğun siste üzerine doğru gelen ticari gemiyi çok geç fark edebildi.
Saat tam 02.08’de Naboland Şilebi, Dumlupınar denizaltısına sancak baş ufki dümen civarından çarptı.
Yaklaşık 30 knots nispi süratle meydana gelen kazada Dumlupınar önce iskele tarafına büyük bir meyille yattı ve o sırada köprü üstünde bulunan 7 mürettebat denize düştü.
Dumlupınar bir anda denize gömülürken, denize düşen personel, makineleri tornistan çalışmakta olan Naboland şilebinden yüzerek uzaklaşmaya çalıştı ancak iki gözcü er pervane sularında kayboldu ve hiç bulunamadı.
Diğer beş personel filikalarla kurtarılmaya çalışıldı; dördü kurtarılırken Astsubay Şaban Mutlu’nun şehit olduğu anlaşıldı.
Yara aldığı yerden su ile dolmaya başlayan Dumlupınar denizaltısı yaklaşık 80 metre derinlikte dibe oturdu.
Denizaltı dibe oturduğunda iki astsubay, suların istilasına daha geç maruz kalan manevra dairesinden kıç torpido dairesine geçerek bu bölmenin diğer bölmelerle irtibatını kesmeyi başardı.
Bu bölmede 2 astsubayla birlikte 20 er hayatta kalabildi ancak kurtarılmaları gerekiyordu.
Oksijen belirli bir süre yetecek kadardı ve geçen her saniye büyük önem taşıyordu.
Kazanın duyulmasının hemen ardından Denizaltı Kurtarma Gemisi “Kurtaran” ile birlikte kurtarma faaliyetlerine destek verecek toplam 9 gemi kaza bölgesine sevk edildi.
Denizaltılar herhangi bir sebeple su yüzeyine çıkma yeteneğini kaybettiğinde yerinin tespiti ve kendileriyle iletişim kurulabilmesi amacıyla deniz sathına, telle iştiraklenmiş “Battı Şamandırası” gönderir.
Kazanın olduğu gecenin sabahında, saat 06.40’ta Dumlupınar’ın Battı Şamandırasının su yüzeyinde bulunması büyük bir umut ve heyecan yarattı.
Dönemin Çanakkale Deniz Birlikleri Komutanı Albay Zeki Adar, şamandırada bulunan telefon aracılığıyla kazazede personelden Elektrik Astsubay Çavuş Selami Özben ile konuştu.
Astsubay Özben, kıç torpido dairesinde kendisiyle birlikte 22 kişinin hayatta olduğunu ve yardım beklediklerini söyledi.
Kurtarma çalışmaları son derece kötü hava şartlarında sürüyordu ve tüm Türkiye, gelecek iyi haberi bekliyordu.
Çalışmalar sürerken kurtarılmayı bekleyen 22 denizciye moral verebilmek için tekrar şamandıra aracılığıyla iletişim kuruldu.
Astsubay Çavuş Selami Özben, kendileri için artık bir ümit kalmadığını anlamıştı.
Son sözleri “Vatan Sağ Olsun” oldu; “Battı Şamandırası” Boğaz’ın akıntısına daha fazla dayanamadı ve koptu.
Dumlupınar’la bağlantı tamamen kesildi.
7 Nisan’da artık yapılacak hiçbir şey kalmamıştı.
Saat 15.00’te bir tören düzenlendi ve Şehitler çelik kabirleri içinde ebediyete uğurlandı.
81 denizcinin şehit olduğu kazanın üzerinden 71 yıl geçti.
Dumlupınar Şehitleri, 71 yıl sonra bir kez daha Çanakkale’de törenle anıldı.
Törene denizaltıda şehit olan bir denizcinin oğlu olan Mustafa Günal ve eşi ile gaziler, izci öğrenciler de katıldı.
İlk olarak S356 TCG Anafartalar denizaltısı, kazanın meydana geldiği Nara Burnu açıklarına geldi.
Denizaltıda bulunan Çanakkale Valisi İlhami Aktaş ile Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen, denize çelenk bıraktı.
Çevredeki askeri gemiler, düdüklerini çalarak selamlamaya katıldı.
Daha sonra Çanakkale Boğaz Komutanlığındaki Barbaros Şehitliği’ne geçildi.
Deniz Üsteğmen Özcan Niğdelioğlu’nun sunumunu yaptığı tören saygı duruşu, Çanakkale Boğaz Komutanlığı Bandosu eşliğinde İstiklal Marşı’nın okunması ve Türk bayrağının göndere toka edilmesiyle başladı.
Deniz Üsteğmen Anıl Boztepe, günün anlam ve önemine değindiği konuşmasında kazanın nasıl meydana geldiğini de anlattı.
Şehitlerden Deniz Astsubay Başçavuş Ali Ulvi Erhazar ve Deniz Astsubay Çavuş Şaban Mutlu’nun kabirlerinin, törenin yapıldığı Barbaros Şehitliği’nde bulunduğunu hatırlatan Deniz Üsteğmen Boztepe, şunları ifade etti:
“18 Mart 1915 tarihinde başlayan Çanakkale Muharebeleri’nde, bir milletin türlü imkânsızlıklara rağmen, umutsuzluğa düşmeden, vatan uğrunda şehadete yürüyerek kahramanca savaştığı, ‘Bir devrin battığı’, vazife uğrunda gözünü kırpmadan şehadete koşanların tereddütsüz ‘Vatan Sağ Olsun’ diyebildikleri Çanakkale’de, Dumlupınar Şehitleri de aynı onur ve kaderi yaşayarak, metanet içinde ebediyete intikal etmişlerdir. Elektrik Astsubay Çavuş Selami Özben’in en son söylediği “Vatan Sağ Olsun” sözü hâlâ Türk Ulusunun belleklerinde muhafaza edilmektedir.”
Konuşmanın ardından Çanakkale Müftüsü Mustafa Bilgiç, Şehitler için dua okudu.
Tören, Vali İlhami Aktaş’ın Şehitlik Özel Defteri’ni imzalaması; Vali Aktaş, Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Mustafa Biçen ve törene katılanların şehit kabirlerine karanfil bırakmasıyla sona erdi.