Temel olarak zırhlı araçlar muharebe sistemleridir. Balistik koruma, hareket kabiliyeti ve atış gücüne sahiptir. Bu özellikler uyumlu bir kombinasyon ile mühendislik mucizesine dönüşmektedir. Tasarım yapılırken dikkat edilmesi gereken; mürettebat ve iç aksama harekat sırasında mümkün olabilecek en yüksek düzeyde koruma sağlamaktır. zırh
Zırh malzemesinin metre karesi ve eni baz alınarak geriye doğru iz düşümünün kütle ağırlığı ile olası tehdide karşı dayanıklılığı ve malzemenin direnç parametresini ortaya çıkartmaktadır. Haddelenmiş zırh çeliği en yaygın zırh çeliğidir. Brinnel 380 methodu ile üretilir. RHA yani ‘Rolled Homogenius Armour’ olarak da bilinir. Bir mühimmatın gücü delebildiği zırh çeliği kalınlığı ile ölçülür.
Tarihin geçmiş sahnelerinde Hititler Kadeş Savaşı’nda demir arabalar kullandı, ilerleyen zamanlarda karbon ve demir karışımı ile elde edilen çelik Sanayi Devrimi’nin simgesi oldu. Bu gelişme ile ahşap kullanılarak yapılan muharebe gemileri metal malzeme ile yapılmaya başlandı. Otomobilin icadı ile kara sistemleri geliştirildi. İlk zırhlı araçlarda karbon içeren çeliğin birleştirilmesinde çıkan problemlerden dolayı perçinleme işlemi kullanıldı. Zamanla yüksek balistik koruma sağlayan tel kaynaklama metodu geliştirildi. Balistik koruma konusunda bir dev olan Tiger ve Panther tel kaynaklama yöntemi ile üretilmiştir.
Soğuk savaş dönemlerinde balistik koruma üzerine artan rekabet ile farklı yöntemler araştırılmaya ve uygulanmaya başlanmıştır. Bu araştırmalardan biri uçaklarda kullanılan balistik alüminyumun kara araçlarında kullanılmasıdır. Hem ağırlığı hemde korozyona uğrama oranının düşük olması alüminyumun tercih edilme nedeni olmuştur. Diğer bir uygulama ise 1954’te T95 prototipinde kompozit zırh kullanımıdır. Önde 25 milimetre çelik , 100 milimetre cam ve arkasında 50 milimetre çelik bulunan 65 derece eğimli lamine zırhlı bu araç çukur imlalı mühimmatlara karşı büyük bir başarı elde edilmiştir. Ancak bu proje maddi yetersizlikler nedeni ile seri üretime geçememiştir.
1966’da hizmete giren T-64 kullanıma alınan kompozit lamine zırhlı ilk tank olmuştur. Bu araçta kullanılan zırhta iki çelik arası eriyik cam bulunmaktadır. Camın kırılgan olması nedeni ile üretimden vazgeçilmiştir. T-72 ve sonrasında üretilen tanklarda çerçeveli cam elyaf çelik plakaların arasına yerleştirilmiştir. Bu gelişmelerle klasik çelik malzeme kullanımından tamamen vazgeçilmiştir. Kompozit lamine zırhlar güdümlü tanksavar füzelerinin artan performansına rağmen en etkili cevaptır.
Zırh üretim yöntemleri dört başlık altında incelenmektedir.
1) Monoblok Zırh:
Malzemenin tek parça halinde çıkarılması ile üretilen yöntemdir. Gövde ve kule tek parçadır. Bu durum olası harekat anında zırh bütünlüğünü bozar ve zırh çatlayabilir.
2) Çok Bloklu Zırh:
Ardı ardına kaynaklanan zırh bloklarından oluşan kalın bir tabakadır. Bir çok katmandan oluştuğu için mühimmatın hasar verme oranını her katmanda düşürmektedir. Bu durum yüksek balistik koruma sağlamaktadır.
3) Aralıklı Çok Bloklu Zırh:
Zırh bloklarının boşluklu şekilde kaynaklanmasıdır. İsabet eden mühimmat ilk bloğu deldikten sonra enerjisinin bir kısmını bırakılan boşluklar absorbe eder ve enerji tamamı ile diğer bloğa aktarılmaz. Bu metod ik iki metotta daha yüksek balistik koruma sağlamaktadır. Bu yönteme en güzel örnek Sovyet T-72’dir. Bu tankların zırhı 130 milimetre olmasına rağmen 600 milimetrelik bir bloğun direncine eş değerdir.
4) Eğimli Aralıklı Çok Bloklu Zırh:
Belirli bir açı ile blokların boşluklu şekilde kaynaklanması ile oluşturulan zırh üretme yöntemidir. Diğer yöntemlere kıyasla mühimmatın daha uzun bir yol katetmesi gerekmektedir. Eğimli olmasından dolayı mühimmat sekebilir veya ucu kırılabilir.
Bu üretim metotlarından herhangi biri bir çok farklı parametrenin oranlanması ile seçilmektedir. Bir ülkenin sanayisi, yetişmiş personel kapasitesi, tehdit algılama, harekat ihtiyaçları ve ekonomik koşullar üretim seklini ortaya çıkartacaktır. Kolay üretim yöntemleri seçilip araçlar üzerine alternatif zırh konuşlandırmak da bir sağlamlaştırma yöntemidir.
ZIRH ÇELİĞİ:
Eski adıyla MIL-A-12560. yeni açıklaması ile MIL-A-46177 standardında ve Brinell 380 metodu ile üretilmiş 230 milimetre kalınlığındaki haddelenmiş çeliğin (yoğunluk 7,8 t/m’3) dayanıklılığı NATO tarafından referans kabul edilmektedir. Daha yüksek dayanım için Brinell 500 ve Brinell 600 yöntemi tercih edilmektedir.
Kara araçlarının zırhlandırılmasında gene olarak dışa sert içe yumuşak çelik uygulanmasıdır. Böylece ilk yüzey direnci alır ikinci yüzey enerjiyi emer. Açığa çıkan enerji daha az hasar verir.
Alüminyum:
Genel olarak 7020 ve AZ5G balistik koruma için kullanılan alüminyum çeşididir. Magnezyum ilavesi sağlanır. Çeliğe göre hafif olup birleştirme işlemi çabuk gerçekleşir. Alüminyum kullanılan araçlarda ayrıca iskelet yapısına gerek duyulmaz. Bu avantaj aracın hafiflemesini sağlayan büyük bir faktördür. Alüminyum ile üretilen araçlar ek zırhlar ile donatılır.
Titanyum:
Zırhlı araçların tamamında kullanmak yerine kısmi kullanım tercih edilir. Çeliğe göre daha hafiftir ve yüksek sertliğe sahiptir. TA6V olarak isimlendirilen titanyum çelik zırhtan 1.5 kat daha dayanıklı olmasına rağmen çok daha pahalıdır.
Zayıflatılmış Uranyum:
Zırh üretiminde 238 izotobu kullanılan uranyum zenginleştirilme işleminden arta kalan malzemedir. 18.5 t/m^3 yoğunluğundadır. Alev alması ve radyasyon yaymasından dolayı kullanımı tercih edilmiyor.
Kompozit:
İlk kompozit lamine zırh uygulamasında kullanılan cam; çukur imlalı mühimmatların nüfuzu sırasında enerjiyi geri yansıtan eriyiğin bütünlüğü bozulur. Dağılan eriyik katılaşır ve dayanım bu sayede 2.5 kat artar. Cam haricinde kullanılan malzemeler; naylon, kauçuk, teflon, poliüretran, Al203, TiB2, SiC, B4C kullanımı yaygındır.
PARÇACIK KALKANI:
Araçların iç kısmına yerleştirilen zırh herhangi bir delinme sonucunda personele ve iç aksama zarar vermemesi için şarapneli engeller. İç kısma yerleştirilen zırhların hafif ve ince ola zorunluluğundan dolayı kompozit tercih edilir.
SIVI ZIRH:
Sveldolsk araştırma Laboratuvarında başarılı bir şekilde denemesi yapılan sıvı zırhın Rus araçlarında kullanıldığı tahmin edilmektedir. Nanoteknoloji kullanılarak üretilen jel iki çelik blok arasında sıvı halde olup: mühimmatın teması ile katı hale geçmektedir. Diğer malzemelere göre hafifliği dikkat çekmektedir.
PATLAYICI REAKTİF ZIRH:
Çelik kutular içerisine yerleştirilen patlayıcıdan oluşan zırh, şasenin dış yüzüne perçinleme metodu ile yerleştirilir. Mühimmatın teması ile aktifleşen patlayıcı karşı yöne doğru patlar ve etkiyi azaltır. Bu zırh kendisinden on kat fazla olan çelik zırh ile aynı dayanımı sağlamaktadır.
EK IZGARA VE AĞ ZIRHLAR:
Çukur imlalı mühimmatlardan sonra geliştirilen ek ızgara zırhlar mühimmatın ana gövdeye ulaşmadan patlamasını sağlar. Düşük ağırlığa sahip, maliyeti oldukça ucuz ve hasar gördüğünde hızlıca değiştirilen bu zırhlar mühimmatlara karşı en iyi çözümlerden biridir.
Sonuç olarak günümüzde zırh çalışmaları devan etmektedir. Laboratuvar ortamında başarılı olan malzemeler; imalat açısından işlenerek şekil alabilmesi, seri üretime uygun olması, hava şartlarından kaynaklı her yıpranmaya dayanabilmesi, harekat sırasında üzerine binecek çekme – gerilme kuvvetlerini absorbe edebilmesi ve deforme olmaması gerekmektedir.
Zırhlar için en önemli hususlardan biride imal şeklidir. İmalat tekniği, mühendislik bilgisi, kaliteli işçilik ve tecrübe nasıl üretim yapılacağı hususunda göz önünde bulundurulan kriterlerdir.