Son yıllarda dünyada “railgun” olarak adlandırılan Elektromanyetik Top (EMT) Sistemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar büyük ölçüde artmış durumda. Yakın zamanda ateşli silahların yerini alacağı düşünülen elektromanyetik silahlar, birçok otorite tarafından geleceğin silah sistemleri olarak gösteriliyor. Bu silahlar konusunda ülkemizde yürütülen çalışmaların öncüsü ASELSAN, prototip testlerini 2016 yılının sonunda başarıyla gerçekleştirdiği, Elektromanyetik Top Sistemi TUFAN’ı, IDEF 2017’de ilk kez sergiledi.
Elektromanyetik silahların geçmişi 19. yüzyılın ortalarına kadar dayanıyor. İlk defa 1845 yılında Fransız mühendisler elektromanyetik silah denemesinde bulundu, fakat sonuç alamadı. 1. Dünya Savaşı sırasında Fransızlar, 2. Dünya Savaşı’nda ise Almanların bu alanda yaptıkları denemeler başarısızlıkla sonuçlandı. 1990’lı yıllarda Amerikalılar bu alanda ciddi adımlar attı ve 2000’lerin başında ilk kullanılabilir operasyonel elektromanyetik top prototiplerini geliştirmeye başladılar. Günümüzde Amerika’nın dışında, Çin, Güney Kore, Rusya ve Türkiye elektromanyetik silah çalışmalarına ağırlık vermiş durumda.
Sistem, iki adet metal plaka arasında oluşturulan elektromanyetik alan sayesinde ortadaki metal cismi hızla hareket ettirme prensibine göre çalışıyor. İki metal plaka birbirlerine paralel şekilde tutturuluyor ve bunlara farklı akımlar veriliyor. Bunların arasında akımın oluşturduğu manyetik alan da ortadaki dart ya da mermi olarak adlandırılan metal parçayı çok yüksek hızlara çıkartabiliyor. Bu hız günümüzde Amerikalılar tarafından yapılan prototip modellerde saatte 7000km’ye kadar çıkmış durumda. Bu da saniyede 2km’den daha yüksek bir hıza tekabül ediyor.
Hızın büyüklüğünü daha iyi anlayabilmemiz açısından şöyle bir karşılaştırma yapabiliriz: Bugün dünyanın en iyi mermi hızlarına sahip olan keskin nişancı tüfeklerinin mermi hızları bile saniyede ancak 1200-1300 metreye çıkabiliyor. Bir ateşli silah için günümüz teknolojisinde saniyede 2000-2500 metre gibi yüksek hızlara çıkmak mümkün gözükmüyor. Bu da elektromanyetik silahları, ateşli silahlara göre çok daha avantajlı hale getiriyor.
Bu yeni nesil sistemlerin, mühimmat hızının dışında başka avantajları da bulunuyor. Klasik ateşli silahlarda mühimmat ateşlendiği zaman namlu içinde hareket ettiği sürede, patlamanın merkezinden uzaklaştıkça güç kaybına uğruyor. Elektromanyetik silahlarda ise bunun tam tersini görüyoruz. Namlu ne kadar uzunsa, mermi o kadar çok ivme kazanıyor, namludan çıkana kadar hızlanıyor. Çünkü, manyetik alan namlu boyunca devam ediyor.
Bir diğer avantajı ise, oldukça güvenli bir sistem olmaları. İçerisinde hiçbir kimyasal veya patlayıcı madde bulundurmadığı için silahı kullananlar açısından da bir tehlike oluşturmuyor.
Ateşli silahlarda karşılaşılan namlu şişmesi, namlu çatlaması, merminin namlu içerisinde patlaması gibi olayların, elektromanyetik silahlarda yaşanması söz konusu bile değil.
Ayrıca tanklarda ve topçu sistemlerinde çok büyük bir problem olan geri tepme, bu silahlarda sıfıra iniyor.
Peki, ateşli silahlara karşı bu kadar avantajlı olan ve üretimi oldukça kolay olan bu sistemlerin kullanımı neden bu kadar zor? Çünkü asıl çözülmesi gereken problem; enerji…
Elektromanyetik silahların kullanılmasında gerekli olan enerji için çok büyük miktarda güç gerekiyor. Yani bir merminin saatte binlerce kilometre hızda fırlatılabilmesi için, megawatt seviyesinde güce ihtiyaç duyuluyor. Bu yüzden bu silahların kullanılabilmesi için bir platforma veya bir destroyere konulması gerekiyor.
Örneğin, Amerika’nın ilk operasyonel railgun silahı 25-26 megawatt enerjiyle kullanılıyor. Bu enerji de en iyi şekilde bir savaş gemisinin kendi enerji bataryalarından karşılanabiliyor. Bu sebeple Amerika, railgun silahını Zumwalt sınıfı destroyerlerinde ana silah olarak kullanmayı planlıyor.
Günümüzde taşınabilir bir railgun henüz pek mümkün gözükmüyor. Fakat bu yönde de batarya, pil, elektrik üretimi alanında yapılan çalışmalar, önümüzdeki yıllar açısından umut veriyor.
Elektromanyetik silahların sadece askeri amaçla değil, sivil amaçlarla da kullanılması gündemde. Bugün, NASA da alçak yörüngelere bazı uyduları ya da bazı detektör sistemlerini fırlatabilmek için bu silahlara yatırım yapıyor. Çin’de de bu yönde çalışmalar yürütülüyor.
Anlaşılacağı üzere, elektromanyetik silah teknolojisi artık dünyanın geleceğini oluşturuyor. Türkiye de bu teknolojiyi yakalayan, çalışmalar yürüten 4-5 ülkeden biri konumunda.
Ülkemizin büyük gururu ASELSAN, 2014 yılında öz kaynakları ile 2015 de ise TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) desteği alınarak devam edilen EMT Sistemleri geliştirme çalışmaları sonucunda TUFAN Elektromanyetik Top Sistemi’ni geliştirdi.
TUFAN, gelecekte gemiler başta olmak üzere kullanılan tüm füze ve uçaksavar sistemlerinin yerini alacak. Elektromanyetik atış yapabilen bu silah, saniyede hızı 2000-2500 metreyi, yani ses hızının yaklaşık 6 katını bulabilen atışlarla hedeflerini vurabilecek.
ASELSAN’ın yayınladığı tanıtım filminde TUFAN M, TUFAN S ve TUFAN D olmak üzere 3 farklı modeli bulunuyor.
TUFAN M, mobil olarak alçak irtifa hava savunma projesi olarak düşünülmüş. Arama radarı ayrı bir kamyonda bulunuyor. Ayrıca taretin yanında da 2 adet kamyonda harici güç ünitesi mevcut.
Bu yeni nesil sistem sayesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kimyasal patlayıcı kullanılan konvansiyonel silahlara göre çok daha etkili silah sistemlerine sahip olması sağlanacak.
Sistemin şuanda test aşamasında olduğu, yapılan EMT sistemi ile atışlı test faaliyetlerinin de sürdürüleceği belirtiliyor. Bu aşamalarda, EMF yani Elektromanyetik Fırlatma Sistemi ile menzilin daha fazla yükselmesi ve daha hızlı istenilen noktaya ulaşması sağlanacak.