Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, ABD’nin CAATSA yaptırımlarının sadece Savunma Sanayi Başkanlığı ve kendisi dahil 4 ismi hedef aldığını vurguladı, “Türkiye’ye yaptırım kararı” ifadesini yanlış bulduğunu söyledi.
Demir, AA Finans Masası programının konuğu oldu, yaptırımlar ve Türk savunma sanayine etkileri konusundaki soruları cevaplandırdı.
CAATSA’nın hasım ülkelere uygulanan bir yaptırım olduğuna işaret eden Demir, bununla birlikte Türkiye’nin hasım kabul edildiği için değil, hasım ülke kabul edilen Rusya ile iş yaptığı için listede yer aldığına dikkat çekti.
Demir, “Türkiye hasım olarak tanımlanmıyor burada. Rusya’da belli şirketleri listeye koymuşlar. Bunlarla ilişki kuran herhangi bir taraf hasmına destek oluyor, ona avantaj sağlıyor olduğu için oraya da yaptırım uygulamak gibi bir yaptırım bu. Bu tabii NATO nezdinde de müttefiklik ruhu anlayışında çok yeri olan bir şey değil” dedi.
S-400’ler meselesinin F-35’lere bağlanmasına da değinen Demir, ABD’nin endişeleri konusunda defalarca görüşmeler önerdiklerini belirterek, “Bu konuda hiçbir argümana girilmemesi de meselenin ön yüzü ile arka yüzü arasında bir sorun olduğunu gösteriyor.” diye konuştu.
Türkiye’nin toptan hedef alınmadığını vurgulayan prof. Dr. Demir, şöyle dedi:
“Tarife dışı yaklaşımlar zaten var. Türkiye aleyhine oluşan yargı buna yol açıyor. Türkiye’nin dik duruşu bazılarının işine gelmiyor ve tarife dışı engelleri zaten uyguluyorlar. Türkiye’ye yaptırım uygulandı cümlesi yerine bir kuruma ve 4 kişiye yaptırım uygulandı denmesini tercih ediyorum. Diğer ülkelerdeki muhataplarda Türkiye’ye yaptırım uygulanıyor algısının önüne geçmek gerekiyor. Toptan, hedefi Türk savunma sanayi olarak algılamıyorum. İfadede, açıklamada bu yaptırımın amacının Türkiye’nin savunma sanayine zarar vermek olmadığı belirtiliyor. Karar özellikle SSB’ye, ben ve 3 arkadaşıma yönelik.”
Demir, yaptırımların Türk savunma sanayi şirketlerine etkisini de değerlendirdi.
“Şu anda yapılan açıklama, Türk savunma sanayi şirketlerine bir yaptırım olmayacağını gösteriyor. Hedeflenen kurum ve kişiler listesine dikkat ettiğinizde, Bahsi geçenler dışında herhangi bir kuruluş ve kişileri etkilemiyor. Kurum ve kişileri etkilemiyor.” vurgusunu yaptı.
Yaptırımlara konu olan lisans konusunun TSK açısından bir sıkıntı oluşturup oluşturmayacağı yolundaki bir soru üzerine Demir, “SBB’nin çoğunluk hissesinde olduğu bir şirket etkilenebilir. Ama öyle bir şirketimiz yok denecek kadar az. Genelde kritik projelerimizde öyle bir şirket yok. Ama diğer bütün yapıda MSB, TSK, güvenlik kuvvetlerimizin hiçbirisi bundan etkilenme durumunda değildir çünkü bu SSB’yi hedef alıyor ve bizim de doğrudan ABD’den aldığımız, imzacı olduğumuz nesne yok” diye konuştu.
Demir, “Bu yaptırımın amacı ABD’nin hasım olarak kabul ettiği bir kuruluşla iş yapanlar. O da sadece biziz. Bu yaptırımların özel olarak bir zafiyet oluşacağını düşünmüyoruz.” diye de ekledi.
F-16 parçalarıyla ilgili bir soru üzerine de Demir, “F-16’lar ya da bir başka ürünümüzün ihtiyaçlarını karşılayan makam biz değiliz. Biz ihtiyaç makamlarıyla çok yakın temas içinde, tespit ve önceliklendirme yapıyoruz. Yine ihtiyaç makamları ile bir proje sıralaması yapıp, ihalesini yapıp, kurgusunu yapıp en son onay olarak Savunma Sanayi İcra Komitesine sunuyoruz” bilgisini verdi.
Demir ayrıca yaptırımların çıktığı tarihten önce imzalanmış olan anlaşmalar ve yapılan mutabakatları etkilememesi gerektiğini, bunu da ABD nezdinde dile getireceklerini belirtti.
SSB’nin alım yapan bir kuruluş olmadığına dikkat çeken Demir, SSB’nin proje yöneten bir kuruluş olduğunun ve nihai kullanıcının TSK ile MSB olduğunun altını çizdi.
Yaptırımların uzun zamandır sadece ABD değil, diğer Batılı ülkelerce de üstü kapalı olarak uygulandığına dikkat çeken Demir, “Türkiye’nin bölgedeki tavrına ilişkin olarak bir dizi konuda talimat alan bir ülke olmadığını gösterdi, rahatsızlık oluştu.” dedi.
Kendilerine doğrudan “hayır” denmediğini kaydeden Demir, ancak işlerin sürüncemede bırakıldığını, geciktirildiğini anlattı, Altay tankının motorunu bu şekilde vermediklerini anımsattı.
Neden Patriotların tercih edilmediği yolundaki bir soru üzerine de Demir, ABD’nin Patriotları satmak için çok katı şartlar getirdiğini, Türkiye itiraz edince ve karşı teklif isteyince, cevap bile vermediğini vurguladı.
Demir, Patriotlar alınsaydı, Rahip Branson olayında olduğu gibi ABD’nin bunu Türkiye üzerinde bir dayatma unsuru olarak kullanabileceğine de dikkat çekti.
İsmail Demir, “Biz Patriot anlaşmasını imzalamış olsaydık, Rahip Branson krizini hatırlayın, orada bize yapılan tehditleri hatırlayın, her şeyi bir kenara bıraktığınızda ‘F-35’den çıkartalım’ tehdidi o zaman da vardı. O zaman Patriot alsaydık, onu kullanacaklardı. Kendinizi rehin alacak bir adım atıyorsunuz. ABD’nin işine gelmeyen her adımda bir şekilde tehdide maruz kalacak, bu tehdit için de elinde koz olacaktı.” ifadesini kullandı.
Demir, S-400’ün teknik olarak kendi sınıfında en üstün hava savunma sistemi olduğunun da altını çizdi.
Yaptırımların bir işaret fişeği olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Demir, Türk savunma sanayisine koşması gerektiğini anımsattığını söyledi.
Demir, Türkiye’nin dışarıdan aldığı ürünlerde bir kısıtlama olunca, önceliklendirme yaparak hemen yerlileştirmeye gittiğini de kaydetti.
Motor konusunda ise Demir, “Kendi milli motorumuz konusundaki çalışmalarımız çok kanallı olarak devam ediyor. Bizimle işbirliği yapan yabancı şirketlerle de çalışmaya devam ediyoruz. Hürjet için şimdiye kadar sorun çıkmadı ama ileride motorumuzu biz kendimiz geliştirmek istiyoruz. Bir şirket bu motorların bir üst versiyonunu beraber yapalım derse de, ona da ‘evet’ deriz” diye konuştu.
Türkiye’nin ihracatlarına devam ettiğini de vurgulayan Demir, son olarak Tunus ve Ukrayna ile anlaşmalar yapıldığını anımsattı, Türkiye’de yerli ürünlerin harekât alanında kullanımı ile ilgili haberler yayıldıkça, ilginin de attığını anlattı.
İsmail Demir, 2 ülke bakanının da görüşmeler için halen Türkiye’de bulunduğunu söyledi.
Türk savunma sanayinin yoluna devam ettiğini kaydeden Demir, salgın döneminde çalışmaların aksamaması için sokağa çıkma yasağında çalışanlar için özel izin çıkarttıklarını bildirdi, “Özellikle kritik projelerde aksama olmaması için tedbirlerimizi alıyoruz, insan sağlığına dikkat ederek biz yolumuza devam ediyoruz” açıklamasını yaptı.