Savunma sistemlerinde ürünün kritik hususlarına sahip olmak çok önemli.
Son dönemde, ürettiği silahlı insansız hava aracı Bayraktar TB2 ile yeni bir terörle mücadele konsepti geliştirilmesine katkı sağlayan ve sınır ötesi harekâtların gidişatına ciddi boyutta etki eden Baykar Makinanın Teknik Müdürü Selçuk Bayraktar, gazeteci Cüneyt Özdemir’in YouTube canlı yayınına konuk oldu.
Özdemir, Bayraktar TB2 SİHA’nın yerlilik oranını sordu.
Selçuk Bayraktar, insansız hava araçlarının bilinen savaş uçaklarından teknolojik anlamda da çok farklı olduğunu, İHA’ların havada biraz daha uzun süre kalan, daha düşük süratlerde uçan sistemler olduğunu söyledi.
Gövdenin ve hatta motorun bu teknoloji içinde %3’lük, %5’lik bir yer teşkil ettiğini ifade eden Bayraktar, asıl katma değerin yazılımda olduğuna dikkat çekti.
Bayraktar şöyle devam etti:
“Yazılımı şayet siz yapmıyorsanız, bir kere bu teknolojiye hâkim olmanız mümkün değil. Türkiye de biliyorsunuz yurt dışından alıyordu bunları; İsrail’den alıyorduk büyük bir oranda. Bu durum bütün yüksek teknoloji için böyle. Savunma sanayinde yazılım size ait değilse bir kere tümüyle kontrol sizde diyemezsiniz. Bunun yanında ne bağımsız olabiliyorsunuz kullanımında ne de müreffeh olamıyorsunuz çünkü en yüksek katma değerli olan tarafları zaten bu yazılım, tasarım gibi hususları. Biz 2003’ten beri, insansız hava araçlarına girdiğimizden beri şunu söylerim: Bir kere ne yaparsan yap milli olacak. Tasarımı yani markası, bir anlamda fikri hakkı bize ait olacak. Bunun yanında ilâve bir şey daha söyledik; biraz daha iddialı: Özgün olacak. Yani bugün en iyisini yapamayabilirim ama kimsenin kopyası olmayacak. Baykarın uçaklarına, teknolojisine bakın, sadece kendine benzer.”
Selçuk Bayraktar, bu işte “etik” ve “ahlaklı” olmak gerektiğinin altını çizdi.
“Gökyüzü yalan kabul etmez” diyen Bayraktar, insansız hava araçlarının binlerce halkadan oluşan bir zincir olduğunu, yanlış hesap yapılması durumunda sistemin uçmasının mümkün olmadığını belirtti.
Bayraktar şöyle devam etti:
“Dolayısıyla bütün bunların en kritik aksamları, sistemleri, alt sistemleri, özellikle uçuş kontrol bilgisayarları, onların hepsi tümüyle milli. Elbette yurt dışından tedarik ettiğimiz şeyler de olabiliyor işte alt sistemler gibi. Türkiye’nin halihazırda geliştiremediği sistemler gibi ama bunların kritik tedarik zincirinde olmaması gerekiyor yani bir uçağı yöneten aksam olmaması gerekiyor. Bunun yanında, sıkıştığınızda başka alternatif tedarikçi, rafta hazır bulabilmeniz gerekiyor. Şimdi Bayraktar TB2’yi düşünelim. Piston motorlu. Şimdi biz bunu motosikletten de alıp koyabiliriz, kendimiz de yapabiliriz ama böyle yaptığınızda maliyeti 3 katına, 5 katına çıkacak belki rafta hazır bir şeyi alıp kullanmaya göre. Hava aracı içinde bunun yeri %1, %2’lik bir yer bile teşkil etmiyor. Yani kritik bir bağımlılığınız yoksa, örneğin lastiği yabancıydı; tekerleği bildiğiniz. Şimdi PETLAS yapıyor, 10 kat daha iyisini yapıyor. Bütün o gövdesindeki malzeme işte karbon fiber dediğimiz malzeme. Biz özellikle Türkiye’de üretilen yüksek teknoloji bir malzeme diyebiliriz; bunu seçtik. Türkiye’nin de bu son 15-20 yılda millileşme vizyonuyla birçok alt sistem diyebileceğimiz, uçağı oluşturan, adeta iç organları; onların da hepsinin yerlileri hatta daha iyileri çıktı. Kritik bir unsur, mühimmat. Şimdi mühimmatı da yurt dışından tedarik edemiyorsunuz yani insansız hava aracını vermedikleri gibi mühimmatı da vermiyorlar. Mühimmat dediğimiz, akıllı mühimmat yani o da uçak gibi aşağı yukarı. O da ROKETSAN tarafından yapılıyor ve tümü milli tasarım olarak yapılıyor.”