BAYKAR Savunma Genel Müdürü ve SAHA İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Bayraktar, gelecek yıl yeni bir Ar-Ge tesisi açacaklarını bildirdi.
Haluk Bayraktar, SAHA Akademi bünyesinde düzenlenen MBA programında Türkiye’de savunma sanayinin gelişimi ve BAYKAR firmasının konu alındığı bir ders verdi.
Dünyada 1990’lı yıllarda 4. Sanayi Devrimi ile birlikte bir kırılma yaşandığını kaydeden Bayraktar, daha önce savunma sanayinde gelişen bir teknoloji sivil alana uyarlanırken, şimdi teknolojilerin önce sivil alanda gelişmeye başladığını söyledi.
En büyük değişimin havacılık sektöründe yaşandığını kaydeden Bayraktar, İHA’ların geliştirilmesiyle birlikte havacılık arenasında bir paradigma dönüşümü yaşandığını vurguladı.
Bayraktar, “İHA’larla birlikte konvansiyonel harp konseptinden, ağ merkezli Savunma Doktrinine geçiş yaşandı.” dedi.
İnsansız hava araçlarının önceleri sadece keşif ve gözetleme yaparken, artık taarruz planlarının bir parçası haline geldiğini belirten Bayraktar, ileride elektronik karıştırma dahil çeşitli savaş planlarında kullanılacakları, büyüklüklerinin giderek artarak insansız savaş uçaklarına dönüşecekleri öngörüsünde bulundu.
Bayraktar, Türkiye açısından İHA’nın önemini de şu sözlerle anlattı:
“İHA teknolojileri çok hızlı değişen teknoloji. Dışarıdan ithal ettiğiniz zaman sahadaki ihtiyaçları anında teknolojisini değiştirerek İHA’lara aktaramıyorsunuz. Teknolojik değişikliklerin anında yapılabilmesi esnekliğine sahip değilsiniz. Maliyeti de 5-10 kat fazla oluyor.”
Bayraktar, askeri teknolojinin eskiden daha mekanik olduğunu belirterek, “O bileşenlerin nasıl çalıştığına hakim olabiliyordunuz. Akıllı sistemlerle birlikte satın aldığınız ürün, sizin mi, onun mu hangi şartlarda kullanabilirsiniz, belirsiz.” diyerek, teknolojiye sahip olmanın önemini vurguladı.
Bayraktar, kendilerinin İHA üretimine başlamalarında kardeşi Selçuk Bayraktar’ın ABD’de insansız hava araçları konusunda ileri seviyede bir eğitim almasının ve BAYKAR firmasının kurucusu olan babası Özdemir Bayraktar’ın amatör pilot olmasının önemli rol oynadığını vurguladı.
Bayraktar, “Biz şunu gördük. Dünyada bir paradigma değişimi var. Türkiye için büyük bir fırsat var. Türkiye İHA alanına bir yatırım yaparsa dünya çapında başarılara imza atabilir. İnsanlı uçaklara yatırım yaparsak onlara yetişmemiz çok zor.” diye konuştu.
BAYKAR’ın 1986 yılında otomotiv parçaları üreten bir firma olarak kurulduğunu anımsatan Bayraktar, 7 yıl boyunca kendi kaynakları ile İHA alanına yatırım yaptıklarını belirtti.
Savunma Sanayi Başkanlığının 2005 yılında Kara Kuvvetlerine 76 milli mini İHA tedariki için rekabete açık bir yarışma açmasının kendileri için bir dönüm noktası olduğunu kaydeden Bayraktar, yarışmayı hem gövdeyi hem de yazılımı geliştirerek kazandıklarını bildirdi.
Bu arada Şırnak’taki Tugay’dan gelen talep üzerine dünyada ilk kez insansız mini helikopter geliştirdiklerini belirten Bayraktar, ancak bazı çevrelerin o dönemde zorluk çıkarması yüzünden, TSK’ya teslim ettikleri Malazgirt Döner Kanat helikopterlerinin kullanılmayarak bir kenara atıldığını söyledi.
Daha sonra Savunma Sanayi Başkanlığının taktik insansız hava araçları projesine davet edildiklerini kaydeden Bayraktar, 10 saat havada kalabilen, 18 bin fite çıkabilen, otomatik iniş kalkış yapabilen TB1’in prototipini 2009 yılında geliştirdiklerini kaydetti.
Ancak Malazgirt projesindeki gibi kendilerine zorluklar çıkarıldığını, pist ve havalanma izni verilmediğini belirten Bayraktar, yarışmayı kazanmalarına rağmen bahanelerle sürecin uzatıldığını, imza için 2,5 yıl bekletildiklerini belirtti.
TB2’de şartnamenin daha da üzerinde ürün geliştirdiklerini, uçuş süresini 20 saatin üzerine çıkardıklarını kaydeden Bayraktar, Roketsan’ın geliştirdiği akıllı mühimmatı da TB2’ye monte ettiklerini, ancak başlarda atış için gerekli izinleri alamadıklarını vurguladı.
TB2’leri Ukrayna, Azerbaycan ve Katar’a ihraç ettiklerini, firmanın gelirinin %70’ini ihracatın oluşturduğunu belirten Bayraktar, Türkiye’nin operasyonel anlamda SİHA geliştiren ilk 3 ülke arasında yer aldığını kaydetti.
Teknolojinin dost ülkelerle paylaşılmasının önemini de vurgulayan Bayraktar, “Birçok ülkeyle görüşmeler yapıyoruz. Şunu görüyoruz: Diyor ki ‘X ülkesinden SİHA aldım, o SİHA’nın yer kontrol istasyonunu o ülkenin üsleri dışında kullanamıyorum’. Ya da diyor ki “B ülkesinden SİHA aldım sınırımın ötesine geçemiyorum.’ Bu anlamda Türkiye’nin kendi dost ve kardeş coğrafyası ile teknolojileri paylaşması ve bunu yaparken de onların ahlaki kurallarına uyarak, yani arka kapı çözümü uygulamadan yapması önemli. Türkiye güven veriyor bu anlamda. Çok daha paylaşımcı. O ülkenin de bundan azami fayda sağlaması açısından, gerekli altyapıyı kurması açısından da çalışmalar yapıyoruz.” diye konuştu.
Gelecek planları ile ilgili bilgi veren Bayraktar, bundan bir 10 yıl sonra artık uçan araba devrine geçileceği öngörüsünde bulunarak, geleceğin teknolojisi için şimdiden çalışmaya başladıklarını, Cezeri’nin bu çabalarının bir ürünü olduğunu vurguladı.
Bayraktar, yetişmiş insan gücüne de büyük önem verdiklerini, Teknoloji Vakfı ile çocukların, gençlerin yetişmesini desteklediklerini, kendilerinin de Ar-Ge’ye yatırım yaptıklarını bildirdi.
Bayraktar, “Biz şu anda insan ve Ar-Ge odaklı yeni bir Ar-Ge tesisi yapıyoruz. Önümüzdeki yıl faaliyete açılacak.” bilgisini verdi, yeni merkezin de kampüslerinde olacağını söyledi.
Haluk Bayraktar, BAYKAR firmasında çalışanların yaş ortalamasının 30’un altında olduğunun da altını çizdi.
Türk savunma sanayinin tarihçesine de değinen Bayraktar, geçmişte ilk uçağı geliştiren Vecihi Hürkuş’un, yine uçak geliştiren, fabrikalar kuran Nuri Demirağ’ın, uçak bombaları yapan Şakir Zümre ve Nuri Killigil gibi girişimcilerin önlerinin kesildiğini, dışarıdan bayilik alan şirketlerin se büyüdüğünü söyledi.
Bayraktar, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası uygulanan ABD ambargolarının ve 2004 yılında Savunma Sanayi İcra Komitesinin 11 milyar dolarlık tank, İHA ve helikopter alım projesini rafa koyarak, yerlilerini geliştirme kararının, Türk savunma sanayisi için dönüm noktası olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin askeri harcamaları içinde ithalatın payının geçmişte %50’lerde olduğunu anımsatan Bayraktar, 2000’lerle birlikte bu oranın gerilemeye başladığını, günümüzde %10’un altına düştüğünü belirtti.
Bayraktar, 2012’den sonra Çin’den askeri ürün alımının durduğunu, Almanya’dan 2012 sonrası, Kore Cumhuriyeti’nden 2015 sonrası azaldığını, İspanya ve İtalya’nın payının ise arttığını kaydetti.