“Mühendislik fakültelerinden mezun olan gençlerin pek çoğunun hayali, bir gün ASELSAN’da işe başlayabilmektir” demek mümkün.
Türkiye’nin lokomotif savunma sanayi kuruluşu ASELSAN, her dönemde gözde oldu ancak son dönemde ulaştırma, enerji ve sağlık gibi sektörlerde de faaliyet göstermeye başlayınca bu ilgi iyice arttı.
Genel kanı, ancak belirli üniversitelerden mezun olanların ASELSAN’da işe alındığı yönünde.
Peki bu kanı ne kadar gerçeklerle örtüşüyor?
ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, Sabahattin Zaim Üniversitesi IEEE Öğrenci Kolu tarafından düzenlenen “Mühendislik ve Teknoloji Günleri” etkinliğine video konferans yöntemiyle katıldı.
Prof. Dr. Görgün, yayının son bölümünde öğrencilerin sorularını cevapladı.
Görgün, bir öğrencinin, “ASELSAN’da çalışabilmek için sadece belirli üniversitelerden mi mezun olmak gerekiyor?” şeklindeki sorusunu cevapladı:
Prof. Dr. Haluk Görgün – ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü
“Realiteden başlayalım. Türkiye’nin çok güzide bir kurumu. Buradaki çalışanlarımız, bizim en değerlilerimiz ve buraya bilgisiyle, birikimiyle, azmiyle, milli duygularıyla, vatan aşkıyla, en çok katkı sağlayacak insanları seçebilmek bizim en büyük zorluğumuz. İnsan kaynakları departmanımızın bana verdiği rakamı söyleyeyim size. Yaklaşık 100.000 başvuru var. Bizim çalışan sayımız, işte 9 bine yakın. Her sene de bin civarı personel alıyoruz. Başvuranların neredeyse %1’ini alabiliyoruz. Bunun için bizim başvuranları sadece tek bir boyutta değerlendirmemiz mümkün değil. Bir de şöyle bir şey var tabii ki, o, %1’lik alımlar yani o bin kişi içinde baktığımızda hepsini yeni mezun almamız da mümkün değil. Bazı alanlarda yetişmiş, sahada tecrübesi olan arkadaşları da almamız gerekiyor ama biz şunu da biliyoruz; yeni yetişmiş, ilk defa çalışacak arkadaşlara, yönlendireceğimiz arkadaşlara da çok ihtiyacımız var. Dolayısıyla kontenjanımızı ve alımımızı belirlerken tüm dengeleri gözeterek, biraz evvel bahsettiğim hususlar. Tabii yeni mezuniyeti olan arkadaşlarımızda çok fazla şeye bakamıyorsunuz seçerken. Diğerlerine göre değerlendirirken neye göre yapacaksınız? Ellerinde olan bir üniversiteye giriş sınavı var. Üniversiteye girişteki aldığı puan, yani üniversite yerleştirme sınavında alınan. Türkiye’de bu bir kriter. Tek bir kriter değil, tek bir ölçüt değil. Tek başına da doğru değil. Ama belli bir şey veriyor size. Aşağı yukarı, ortalama bir şey veriyor ama bu olmazsa olmaz değil fakat dediğim gibi, işte transkriptte olan, üniversiteden yeni mezun, nelerine bakacaksınız yani neye göre seçeceksiniz? Bu var. İki, o transkript üzerindeki not ortalaması ama yine sadece bu değil. Buna bakmak da yeterli değil. Mesleki derslerindeki not ortalaması. Yani bir kümülatif not ortalamasına bakıyoruz bir de mesleki derslerindeki başarısına bakıyoruz. Bununla beraber, öğrenciyken yaptığı projelere, katıldığı yarışmalara, öğrenci kulüplerindeki faaliyetlerine, takım çalışmalarındaki başarılarına, tabii ki yabancı dil. Bununla beraber interdisipliner çalışmaya ve mühendislik bilimlerini tamamlayacak arkadaşımızın kendine yaptığı yatırımlara bakıyoruz. İşte kalite alanında gitmiş sertifika almış mı, çalışmış mı, farklı eğitimler almış mı? Bunların her biri mutlaka değerlendirme ölçütü oluyor ama bizim, tekrar ediyorum, çok kolay karar vermediğimiz bir süreç bu. Hakkaniyetli bir şekilde, kimseyi küstürmeden, üzmeden, tercih ettiğimizde de diğer taraftan, en iyisini tercih ettiğimizden emin olacak bir matematiğimiz var. Bu başvurular, değerlendirme süreçleri çok uzuyor yani iyi tanımaya çalışıyoruz. Birçok perspektiften bakılıyor özellikle. Herkes için bir fırsat var.”