Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail demir, Kanal 7’de canlı olarak yayınlanan Başkent Kulisi programında Mehmet Acet’in sorularını cevaplandırdı.
Konu başlıkları ve Prof. Dr. Demir’in açıklamaları şu şekilde:
“Şöyle hani biz bir zincirleme reaksiyonu gibi bir şeyden bahsediyoruz ya içeriye enerji pompaladıkça, çıktısı da artıyor. Tabii rakamlara bakarsanız çok sayıda genç arkadaşımızı son yıllarda savunma sanayi sektörüne angaje ettik. Eleman sayılarımız çok hızlı arttı. Yatırımlarımız arttı. İddialı projelerimiz de vardı. Bu arkadaşlarımızı projelere angaje ettikçe; bir de bu hani ‘biz yapabiliriz’ inancı var ya o öz güven geldikçe işlerin olduğunu gördük. Ama tabii şunu da unutmamak lazım: Çok sayıda projemiz var diyorduk ya, bu projelerin işte bir kısmı kamuoyunca bilinenlerdi, bir kısmı beklenenlerdi ama onların hayata geçtiğini ve sonuç alındığını duyuyorsunuz. Hani biz çok sayıda proje var derken işte o çok sayıda projenin böyle neşvünema (gelişme, büyüme) olduğu ortaya çıkıyor ki platform bazlılarını daha çok işitiyorsunuz veya mühimmat bazlılarını ama alttan bir dizi başkaları çalışılıyor ki bunlara destek olan; onlar da bir taraftan bu projeler kapsamında devam ediyor. Her bir platform projesi aslında bir teknoloji lokomotifi. Bir dizi sektörü hareketlendirir. Onlar da bizim çok sayıda projelerimiz içinde. Hani duyduklarınız genelde kullanılan platformlarda olanlar ama onlara üstün kabiliyet veren de bir dizi alt sistemi var.”
“Vallahi bize teknoloji yağdırmıyorlar, görüyorsunuz. Bize su bile vermeyecekler bu gidişle. Yani bunu kendimizin geliştirmesinden başka çaremiz yok. Tabii eğer kısa devre yaparak teknoloji almak mümkün olduğu alanlarda da elimizden geleni yaparız. Mümkün olan ilişkileri, dostane ilişkileri kurarız. Burada bir içeri kapanmadan bahsetmiyoruz. Biz hiç dost ülke tanımıyoruz, kimseyle irtibat kuramıyoruz, kimseden destek almak istemiyoruz veya destek olmak istemiyoruz gibi değil; olabildiğince açık bir şekilde, eğer ‘kazan kazan’ durumu gerçekten kendi manasıyla hayata geçiyorsa da bunu yaparız ve bizim için daha hızlı olur ama genelde kendimizin geliştirmesinin en fazla kullanılan yöntem olduğunu söyleyebiliriz. En fazla sıkıntı çektiğimiz konu aslında bakarsanız tecrübe eksikliği. Beşinci nesil savaş uçağına soyunan bir ülkenin geçmişinde; yani uçak yapılmamış, işte son 15 senede uçan bir şeyler ortaya çıkmaya o da işte bir HÜRKUŞ’umuz, işte SİHA’lar. Yaptıkça, öğrendikçe öz güven geldikçe içeri enerji pompaladı çünkü bu gençlerimiz; onları o manada söyleyebiliriz. Onlarda da müthiş bir öz güven ve ‘biz yapabiliriz’ hissi oluşmaya başladı.”
“Anlamlı bir törenle, birkaç platformumuzun da olduğu bir asıl lansmanını yapmak istiyoruz ama bahsettiğimiz birçok konu işte diyelim ki uçuş hariç sistem testleri falan şu anda aslında yapılabilecek durumda. Zaten birkaç güne veya güne veya birkaç haftaya göreceksiniz, tam anlamıyla neler yaptığını. Uçmak hariç birçok şey şu anda yerli yerinde. Uçuş bizim için yani havacılar için meselesi uçuş emniyeti her şeyden önce geliyor. Her sistemin kendi içinde uçuşa elverişli olma seviyesinde test edilmesi gerekiyor. Onun için acele etmiyoruz. Tatlı sürprizlere hazır olun diyoruz. Biz iki 2024-25 falan demiştik; orada arkadaşlarımız gece gündüz çalışıyorlar. İşte TUSAŞ’ı görseniz, Baykar’ı görseniz, oradaki arkadaşlarımızın azmini çalışma hızını, şevkini görseniz bu arkadaşlar bir şeyler yapacaklar diyeceksiniz ama işte her zaman için tedbir ve analizler uçuş şartlarının gerçekten analiz edilmesi çok önemli, testler çok önemli. Özellikle uçuş meselesinde, hani belgeseller vardır; uçak kazalarını falan incelerler. Oradaki en büyük konu nedir? Bütün ‘check list’ dediğimiz, her şeyin kuralına göre defalarca kontrol edilmesi, kuralları oluşturmak vesaire gibi; tabii bir de yani ‘uçuracağım arkadaş’ diyerek uçuramıyorsunuz ki. Şimdi uçuş kendi başına mesela Türkiye’de Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü var. İşte havacılık uçuşlarınızı, onların uçuşa elverişlilik şartlarını kontrolle yapabiliyorsunuz Ve içinizde de böyle biz yaptık, biz bunu uçuracağız diyemezler. İçeride bir kontrol süreci var. Bir uçuşa elverişlilik sertifikasyon süreci var; bizim de katıldığımız. Onun da geçmesi lazım. Biz uçağımızı 5’inci Nesil olarak planlarken şu anki ilk aşamasını dört buçuk diye söylüyoruz çünkü biz motor sisteminin bu görünmezlikle ilgili bazı hususları tam karşılamadığını biliyoruz.”
“Demin belirttiğimiz gibi aslında uçmak sade uçmak değil. İşte uçağınız havaya kalktı, ilk uçuşunu yaptı ama bu uçuş zarfı dediğimiz zarfta, bu manevra zarfında çeşitli bölgeler var. Çeşitli irtifalar ve çeşitli aerodinamik yükler ve manevralarla beraber uçağınızın neler yapabileceğini görmeniz lazım. Bir tasarım parametreleriniz var. O tasarımda beklediğiniz belirli performanslar var. Bu performansların uçuş sırasında da safha safha gerçekleştirilmesini bekliyoruz. Şimdi orada da mesela ilk safhadaki uçuş çok kısa olur. Ondan sonra giderek artarak devam eder. İşte orta irtifa diyoruz. Demek ki belli irtifaları deniyoruz. Daha sonra işte yüksek irtifaya çıkacak. Dediğim gibi manevra zarfının ve uçuş zarfının çeşitli bölgelerinde, çeşitli manevralar, çeşitli rejimlerde koşacak. Burada çok sayıda veri toplanacak. Tabii bu bir süreç. O süreçte de mesela burada da takdirle görüyoruz ki adımlar, aşamalar yapılıyor ve bize sonuç söyleniyor. Yani mesela şu gün uçacak demektense bence işte çalışmaları bütün gücüyle devam ettirip bütün bu testleri; tabii uçağı çıplak olarak, mühimmatsız veya herhangi bir sistemsiz uçurmanız bir adım. Ondan sonra da entegre edeceğiniz mühimmatların bir uçağa entegrasyonu ve kullanımıyla ilgili bir entegrasyon süreci var. Bir de onun yine havada oluşturacağı aerodinamik parametrelerle ilgili alacağınız veriler var yani bu iş dikkatle, defalarca test ederek götürülmesi gereken bir süreç ama gidişatın maşallah çok iyi olduğunu görüyoruz. Çok uzun olmayan bir sürede de belirli sistemlerle beraber uçtuğunu; envantere giriş için biraz daha beklememiz gerekiyor, bu yılı atlamamız gerekiyor. Envantere girmek demek, beklenen parametreleri, şunları şunları şunları yaptık, bu başarabilir, artık rahatlıkla kullanabilirsiniz anlamına geliyor. O da tabii belirli bir test sayısı istiyor.”
“Jet motorlu bir SİHA bu. Tabii hız parametreleri çok önemli. Bu, ses hızına yakın hızlarda uçacak bir uçağımız. O açıdan hızı, hava-hava sistemler taşıyabilmesi, gerekirse hava muharebesine girebilmesi, üzerine konacak modern radar sistemleriyle,5’inci nesil bazı uçakların yaptığı kabiliyetlere sahip olabilmesi gibi bir dizi unsuru içerisinde taşıyacak ki insanlı savaş uçaklarına karşı bir insansız jet uçağının başarı şansıyla ilgili bazı soru işaretleri bazen söyleniyor ki aslında ben kullanım parametrelerinizi ve sayılarınızı ve harekât planınızı yaptıktan sonra insanlı jet uçaklarıyla da başa çıkabilecek; belki de sistem olarak, sürü olarak çalıştıklarında çok daha iyi başa çıkabilecek kabiliyetlerinin olduğunu söyleyebilirim. Hem hava-hava hem hava-yer kabiliyetleri ve hızıyla beraber bambaşka bir çığır açmış olacak. AKINCI’nın faydalı yük taşıma kapasitesi KIZILELMA’dan biraz daha fazla ama ikisi de güçlü mühimmat dediğimizde epey güçlü bombalarımızı taşıyabilecek.”
“Biz onu biraz sürpriz olarak hazırladık. O da belirli hazırlıklarını sürdürüyor. Burada da radar görünmezlik önemli bir parametre. Bu geometri, bu form genelde radar görünmezliği sağlayan bir form. Ayrıca bu tip uçan kanat ve delta dediğimiz uçakların pilotajı da biraz farklı. Yani kullanıcıların da burada epey eğitimli olması gerekiyor bu uçak kullanılırken. Ama bu da özellikle radar görünmezliği konusunda önemli bir fark oluşturacak. Bu da yine jet motorlu ve ses hızına yakın hatta onu geçebilecek; eğer motor gücüne afterburner(artyakıcı / özelikle jet uçaklarında kalkışta ve tırmanışta ivmelenmeyi artırmak ya da ses hızını aşmak amacıyla kullanılan itiş sistemi) konulursa geçebilecek durumda olabilir.”
“Ana ortağımız onlar zaten; güvenlik güçlerimiz ve Türk Silahlı Kuvvetlerimiz. Bütün çalışmalarımızda omuz omuza gidiyoruz. Orada gerçekten çok iyi bir uyum var. Bütün bu sistemler geliştirilirken genelde bir ideal parametre performans seviyesi belirlenir. Mesela şöyle bir tutum yok: ‘Ya şu performans seviyesine erişin, ondan sonra görelim’ gibi. Çok yakın bir iş birliği içinde gidiyoruz. Zaten bütün projelerimizde gerek test kabul aşamalarına gerekse projenin yürütülmesi sırasında kullanıcılar bizim en önemli destek kaynağımız. Onlarla beraber zaten çalışılması gereken işler ama onların da son derece yardımcı olucu ve destekleyici tavırları var. Ve kullanımda da geri bildirimlerde de öyle. Yani geri bildirimlerde, eksik gedik olsa bile artılara teşekkür edip şunları düzeltelim şeklinde bir yaklaşımla bizi çok memnun ediyor.”
“HÜRJET aslında Türkiye’nin ilk jet motorlu insanlı uçağı olarak düşünüldü. Jet eğitim uçağı önemli çünkü pilot yetiştirme sürecinde, eğitimi süresince çeşitli uçaklarda uçarak pilotlarımız eğitim alıyorlar. HÜRJET‘in özelliği artık jet motorlu bir uçakta eğitim alarak normal artık kullanılan operasyon uçaklarına geçmelerini bekliyoruz pilotlarımızın. HÜRJET öncelikle kokpitiyle diğer uçaklarımızla eş değer olup yani orada eğitim alan bir pilotumuz diğer kokpite gittiğinde bütün göstergelerle vesaire çok tanıdık bir kokpite oturuyor olacak. Ayrıca yine jet eğitim uçağı olarak ses hızını açabilecek kabiliyete sahip bir uçak. Tabii Türkiye’nin ilk insanlı jet uçağı dedik; bu anlamda da uçuşla ilgili demin bahsettiğim içimizin rahat edeceği bir dizi parametrenin çok ince ince dokunması gerekiyor Bu dokunuşlar yapıldı, belli bir yere geldi. HÜRJET‘in başka bir özelliği de Hürjet’e biz belirli ekstra kabiliyetler ekleyebileceğiz yani belirli dokunuşlarla, onu bir operasyonel uçak hâline, mühimmat taşıyan, yakın hava desteği yapabilecek bir kabiliyete de getirmiş olabileceğiz. Belli sayıda siparişi şu anda verdik.”
“Onların da testleri yapıldı malum belirli ölçüde. Şimdi o test aşamaları devam edecek. Testlerle beraber hazır olduğumuzda envanterine vereceğiz. Bayağı iyi gidiyor. Bozdoğan’ın testleri yapıldı, Gökdoğan bir aşama daha geride olabilir ama SAGE bu konuda bütün gücüyle çalışıyor.