Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, CNN TÜRK televizyonunda gazeteci Hakan Çelik’in canlı yayın konuğu oldu ve sorularını cevaplandırdı.
Güney Afrika’daki AAD Afrika Havacılık-Uzay ve Savunma Fuarı’ndan yeni dönen Prof. Dr. İsmail Demir, Türkiye’nin çok çeşitli coğrafyalarda boy göstermeye dikkat ettiğini ve o coğrafyalardan büyük ilgi gördüğünü söyledi.
“O bölgelerde önemli iş birliği ve ticari imkânlar görüyoruz.” diyen Prof. Dr. Demir, “Bu fuarlarda hangi anlaşmalar yapıldı, ne tür temas yapıldı, hangi sonuç alındıdan ziyade, her fuarda hangi adımı attık, bir sonraki aşamayı nasıl inşa ettik diye bir kavram var. Orada boy göstermiş olmak önemli.” dedi.
Prof. Dr. İsmail Demir, fuarda çok sayıda Türk şirketinin olduğunu, hem Güney Afrika özelinde hem de civardaki ülkeler bazında Türkiye’ye ilginin artarak devam ettiğini gördüklerini ifade etti.
Prof. Dr. Demir, “Bu işler biraz adım adım yürüdüğü için orada da çeşitli adımlar atıldı. Burada atılan adımlar zaten malum imza, anlaşma vs. sonuçları getiren, daha önce yavaş yavaş inşa ettiğiniz adımlar oluyor. diye konuştu.
Hakan Çelik’in “Türkiye savunma sanayi alanında hangi kategorilerde çok ciddi bir sıçrama yaptı? Dünyada ilk beş, ilk on arasında olduğumuz hangi kategoriler var?” sorusu üzerine Prof. Dr. Demir şunları söyledi:
“Güney Afrika’ya gittiğimde de bazı şirketleri ziyaret ettik. Şirketleri ziyaret ederken Büyükelçimiz de bize refakat ediyor. Yüz ifadelerimden, ‘Çok da etkilenmediniz’ dedi. Doğrusu çok da etkilenmedim çünkü iyi bir seviyedeler ama bizden daha iyi diyemiyoruz yani çeşitli yerlerde de bunu göreceğiz. Dünyada birçok ülke SİHA yapıyor ama bizimkiler niye önde diye baktığımızda belirli özelliklerde öne çıkıyoruz. Yine muhtelif füzelerde, işte gerek seyir füzesi olsun, gerek katı yakıtlı füzeler olsun -havadan havaya, havadan karaya- bunlarda da dünyada gerçekten önde gelen ülkeler arasındayız. Burada bir, iki, üç, dört, beş diye bir sıralama yapmak istemiyorum ama ilk on içinde olduğumuz çok sayıda saha var. İnsansız sistemlerin hepsinde biz ilk ondayız, öyle diyebilirim. Kara, deniz, hava hepsini katabilirsiniz. Füzeler ve roketlerde çok önemli bir seviyemiz var. Deniz platformlarında ki deniz platformlarında gördüğünüz tekne kabuk ama onun içindeki bir dizi elektronik sistem, komuta kontrol sistemleri ve silahlarda da önemli ölçüde yerlileşme var. Bunlarda da önemli bir harcama kaydediyoruz. O açıdan bizim hava, deniz, kara platformlarının çoğunda artık dünyada sayılı ülkeler arasına girme eğilimimiz var. Milli Muharip Uçak çıktıktan sonra havacılık alanında da belki ilk beşte bile kendimizi sayabiliriz.”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, “F-35’te geriye dönüş mümkün olabilir mi? Konunun bütünüyle kapandığı görüşünde misiniz?” sorusuna karşılık, Türkiye’nin projeden tamamen kendi inisiyatifi ve arzusu dışında, hukuki ve teknik açıdan haksız bir şekilde çıkarıldığını hatırlattı.
S400’le F-35’in aynı ortamda bulunamaması argümanının hiçbir temeli olmadığını vurgulayan Demir, “Bununla ilgili bizim bütün ısrarlarımıza, iddialarımıza rağmen ikna edici bir şekilde masaya gelip bunu bize söyleyemediler. Burada çok net şekilde art niyetli ve S400 konusunun bahane olarak kullanıldığını söyleyebilirim.” dedi.
Prof. Dr. Demir, şöyle devam etti:
“Programa geri dönersek herkes kârlı olur ama biz ‘aman ha dönelim, eyvah, keşke bir gün dönsek’ deyip böyle yalvarıp yakaracak durumda değiliz. Biz oradan dönme, dönmeme argümanını tamamen bizim açımızdan bir kenara bıraktık ve kendi önümüze bakıyoruz, Milli Muharip Uçağımızı yapmak için bütün gücümüzle çalışıyoruz. Artı şu anda F-35 programından çıkıldı, nokta, defter kapandı olmaması gerekiyor. Şu anda bütün görüşmelerde F-35 ve F-35’teki haklarımız konusunun çok canlı tutulmasına devam edilecek çünkü bu konunun ihmal edilmemesi gerekiyor. Bir parasal konu bir de bizim bu ilave programdan gelecek muhtemel kayıplarımızın da sürekli gündemde tutulması gerekiyor; burada bir haklılık payımız var. (…) O açıdan bütün görüşmelerde yine bizim F-35 iddiamızın, oradaki sorunların masada tutulması gerekiyor. Türkiye’nin F-16 müzakereleri var diye F-35’le ilgili iddialarını bırakması, onu ayrı tutması mümkün değil.”
Prof. Dr. İsmail Demir, “Kongre açısından baktığımızda rüzgâr F-16’ların Türkiye’ye verilmemesi yönünde. Eğer F-16 talebimiz karşılanmazsa Türkiye’nin uçak tedariki konusunda aşağı yukarı netleşmiş bir B Planı var mıdır?” şeklindeki soruyu da cevaplandırdı:
“F-16 meselesinde, benim görev tanımım çerçevesinde baktığımızda, benim F-16 müzakerelerinin gidişiyle ilgili ‘oldu’, ‘olmadı’ argümanlarının dışında kendi önüme bakıp önce kendi uçaklarımı; Milli Muharip Uçağımı, HÜRJET’imi ve KIZILELMA’yı dört dörtlük devreye sokmam lazım. Dört dörtlükten kastım şu: Milli Muharip Uçağı hızlandırmak, en iyi kabiliyetle donatmak ve yakın zamanda teslim edebilmek. HÜRJET’i muhtelif kabiliyetleri, görevleri yerine getirecek şekilde devreye almak ve KIZILELMA’nın da yine muhtelif hız, fonksiyon ve silah kabiliyetlerinin devreye alınmasını sağlamak. Bu bir. İkincisi, bu F-16 olmaz ise ne olur? İkincisi Türkiye alternatifsiz değildir diyoruz. Hani malum bir ara SU-35 dedik herkes havaya sıçradı. Diğer alternatifler var. SU-35 dahil bütün alternatifler masaya gelir.”
Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, “Türkiye opsiyonsuz değil. Bizim kendi milli sistemlerimize vereceğimiz kabiliyetlerle beraber belki hiçbir alternatife ihtiyacımız olmayacak. Türkiye gidip, onun bunun kapısında sürekli olarak işte şunu verdin, bunu vermedin argümanını bir kenara bırakmak üzere. Zaten bu savunma sanayiindeki milli yerli projelerin hızlandırılması konusunu gündemde tutuyor. Benim arzum, keşke bu süreci daha hızlı başarabilsek ve bunların hiçbirisine muhtaç olmasak ki yine F-16 bazında bizim elimizdeki F-16’ları modernize etmekle ilgili kabiliyetlerimiz konusunda son derece iddialıyız. Bu konuda ABD hiçbir şey vermese dahi F-16’larımızı son derece modern şekilde devreye alabilecek; yerli sistemleri üzerine koyup, yine yerli mühimmatlarımızı kullanacak seviyede devreye alma kabiliyetimiz var.” dedi.