Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Bilal Ekşi, TRT Radyo1’de Belma Şahaner’in hazırlayıp sunduğu Yerli ve Milli programına konuk oldu.
Türk Hava Yollarının 1933’te kurulduğunu hatırlatan Ekşi, ilk yurt dışı seferin 1947’de Atina’ya gerçekleştirildiğini söyledi.
Bilal Ekşi şöyle devam etti:
“Ondan sonra her geçen yıl üzerine koymaya devam ediyor. Bu süreç 2002- 2003 yılına kadar bu şekilde, her sene üzerine az da olsa koyarak gelişiyor. 2003 yılına gelince THY’nin 60 tane uçağı var. Esasında o tarihlerde Türk Hava Yollarını kamuoyuna ve dünyadaki havacılık otoritelerine sorsanız “lokal bir hava yolu, kalitesi pek iyi olmayan bir hava yolu” diyeceklerdi size. Ama 2003 yılında büyük bir dönüşüm gerçekleşiyor. 2003 yılından sonra Türkiye’de Türk sivil havacılığında muazzam bir dönüşüm gerçekleştirildi. Neler yapıldı? Havalimanları yenilendi, 26 havalimanından şu anda 56 havalimanına çıktık, terminaller modernleştirildi. Lokalden globale geçiş stratejisi benimsendi. THY, dünyada en çok ülkeye uçan, bugün itibarıyla 128 ülkeye, 329 şehre ve 334 destinasyona uçan ve dünyada en çok ülkeye uçan hava yolu unvanına sahip bir şirket haline gelme hedefini gerçekleştirmiş olduk. Bununla da gurur duyuyoruz. 2003’ten sonra 60 uçaktan bugün 370 uçağa yani 6-7 kat büyüyen bir havaalanından bahsediyoruz. İşte bu 2003’ten sonraki hikâyeyi de globalleşme olarak isimlendirirsek en doğru sıfatı bulmuş oluruz.”
Şahaner’in İstanbul Havalimanı’na ilişkin değerlendirmelerini sorması üzerine Bilal Ekşi, “İstanbul Havalimanı için biliyorsunuz bir “zafer anıtı” deniyordu. Bu dendiği zaman “Hızlı yapıldı o yüzden böyle deniyor” diye düşünülüyordu. Fakat böyle değil. İstanbul Havalimanı, Türk sivil havacılığının esas lokomotifi haline gelecek” ifadelerini kullandı.
İstanbul Havalimanı’nın Türk sivil havacılığı üzerinde pozitif etkileri olduğunu aktaran Ekşi, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bazen biraz da ideolojik düşüncelerle tartışılıyor. Atatürk Havalimanı’ndan neden İstanbul Havalimanı’na geçildi? Ben beş buçuk sene sivil havacılık genel müdürlüğü yaptım. O dönem içerisinde sivil havacılığı en fazla uğraştıran konulardan bir tanesi de, yabancı ülkeler gelip bize şunu söylerdi THY bize yeni sefer koymak istiyor ama biz Atatürk Havalimanı’na uçmak istediğimizde orada uçuş saati bulamıyoruz. Dolayısıyla biz de Türk Hava Yollarına izin vermiyoruz diyorlardı. O dönemdeki arkadaşların ifadesiyle Atatürk Havalimanı’ndaki kapasite problemi maalesef Türk sivil havacılığının boğazını sıkmaya başlamıştı. Eğer nefes almak istiyorsak, büyümek istiyorsak Türk sivil havacılığının gelecek büyüme hedeflerini de karşılayacak yeni bir havalimanına ihtiyaç vardı. İşte bu havalimanı da hem İstanbul sınırları içinde olsun hem de yeterli kadar da arazisi olsun diye İstanbul’un bugün İstanbul Havalimanı’ndaki yerinde yapıldı.”
“Atatürk havalimanında bizim iki tane pistimiz vardı. Bunlar birbirleriyle çakışan pistlerdi. Dolayısıyla saatli kapasite 70 uçak inip kalkabiliyordu” diyen Bilal Ekşi İstanbul Havalimanı’nın yapılmasıyla pist sorununun da çözüldüğünü belirtti.
“Şimdi İstanbul Havalimanı’nda 3 tane paralel pistimiz var. Yani hiçbir çakışması olmayan.” diyen Ekşi, şunları söyledi:
“Saatlik kapasitemiz bugün itibarıyla saatte 120 uçağa çıkmış durumda. Bunun 4. ve 5. pisti olacak. İstanbul Havalimanı, Türk sivil havacılığının önünde büyük imkanlar açtı. THY’nin büyümesinin önünü açtı. Bugün gelinen nokta itibarıyla yurt dışı seferlerde ikinciliğe çıkmış olması bir tesadüf değil. Elbette ana oyunculardan bir tanesi orada THY. THY, hızlı büyüyor. Biz orayı evimiz olarak kabul ediyoruz. Bizim başarımız, İstanbul Havalimanının başarısı. Bu iki kurumun da başarısı Türk sivil havacılığının ve ülkemizin başarısı olarak yazılmalıdır. İyi ki şu anda İstanbul Havalimanı var yoksa biz eski kapasiteyle Atatürk Havalimanı’nda kalmış olsaydık büyümeyen bir THY ile karşı karşıya kalacaktık. O yüzden İstanbul Havalimanı bir zafer anıtıdır.”
THY’nin pandemi döneminde kargo taşımacılığı yapmaya başlamasıyla ilgili gelişmeleri değerlendiren Ekşi, “Pandemi havacılığın başına gelen büyük sınanmalardan birisi diyelim. Dünya tarihinde havacılığın bu kadar ani bir düşüş yaşadığı başka bir dönem görülmedi. Fakat tabii her kriz aynı zamanda fırsatları ortaya çıkartır. Türk insanının şöyle bir özelliği var. Biz kriz anlarını çok daha rahat yönetebiliyoruz. Belki planlı iş yapmada biraz daha kendimizi geliştirmemiz gerekiyor ama ani değişen olaylara adaptasyonda Türk insanının belki tarihten getirdiği bir yeteneği var. Türk insanımızın bir başka özelliği de kriz anlarında vatanseverlik duyguları tepe yapabiliyor. Kendisinden büyük fedakarlıklarda bulunabiliyor. Özellikle THY ailemizin çalışanları THY’yi sadece bir şirket olarak görmüyor. Bayrak taşıyan ve bu milletin gurur şirketlerinden bir tanesi olarak görüyor.” dedi.
Ekşi, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Biz o dönem şöyle bir karar verdik. Kriz zamanlarında bir baktık ki dünyada bütün hava yolları eleman çıkartıyor. %30-40’a kadar sayıda eleman azaltıyorlar. Biz çalışanlarımızın iş güvencesini sağlamayı düşündük. Dolayısıyla, sendika ile bir araya geldik. Türkiye’de sendikacılık tarihinde görülmemiş bir anlaşmaya imza attık. Burada sendikamıza da ayrıca teşekkür etmek istiyoruz. Ücretlerinden indirim yapmak suretiyle hiçbir arkadaşımızın iş hayatına son vermeden karar aldık.”
Sendika ile yürüttükleri pandemi sürecinin faydalarından bahseden Ekşi, “Bunun bize daha sonra çok büyük faydaları oldu. Pandemi geriye dönmeye başladığında bizim pilotlarımız hazırdı, uçaklarımız da zaten hazırdı. Hızlı toparlanmalara çok hızlı cevap verebildik. Geçişsel sürecimizi şirketimizde muhafaza edebildik.” şeklinde konuştu.
Normalde kargoların %50’sinin yolcu uçaklarının altında taşındığının altını çizen Ekşi, konuşmasına devam etti:
“Yolcu uçakları da uçmamaya başlayınca kendi sivil havacılığımız Avrupa sivil havacılığıyla çok yakın çalışarak yolcu uçaklarıyla kargo taşıma konusunda izin verdi. Tabii ki, gerekli bütün emniyet tedbirlerini alarak. Bizim 24 tane kargo uçağımız vardı, 10-15 yolcu uçağımızı da kargo taşımaya ayırarak bir anda dünyadaki en büyük filolardan birisi olduk. Dünyada kargo taşımacılığında ilk üçe kadar çıktık. Çünkü diğer hava yolları uçmamaya başladı. Burada fedakârlıklar gösterildi dediğim hadise de şuydu. Bizim uçucu ekiplerimiz; pilotlarımız, kabin memurlarımız “Covid var ben şu ülkeye uçmam” diye bir taleple hiçbir zaman gelmediler. Elbette bütün önlemlerini aldılar. Bazen ameliyathanelerde doktorların giydiği şekilde tamamen beyazlara bürünmüş şekilde uçtular ama görevlerini sonuna kadar yerine getirdiler.”
Pandemi döneminde farklı ülkelerden tahliyesi gereken vatandaşları THY’nin taşıdığını hatırlatan Ekşi, “Dünyanın dört bir tarafında kalmış olan yüz bine yakın Türk vatandaşını tahliye ederek Türkiye’ye getirdik. Uçtuğumuz bazı ülkeler tamamen kapanmıştı. Büyük bir özveri ile uçucularımız, sahadaki ekiplerimiz bu fonksiyonlarını yerine getirdiler. Kargoda o dönem dediğim gibi yoğun bir talep oldu. Fiyatlar da arttı ve bizim 2020 yılında tüm rakiplerimize karşı en az zararla o dönemi atlatmamıza büyük katkıları oldu. 2021 yılında da biliyorsunuz açıkladık; bizim büyük rakiplerimizden bazıları 2 milyon Avro civarında zarar ederken biz 1.4 milyar dolar civarında faaliyet kârı elde ettik. Bunun ana unsurlarından bir tanesi de kargo operasyonunun son derece başarılı şekilde yürütülmesiydi. Yolcuda da başarı gösterildi ama kargoda kâr anlamında büyük katkı sağlanmış oldu. Bu dönemde özveri ile çalışan tüm THY aile bireylerine teşekkür ediyorum” dedi.
Türk Hava Yollarının farklı alt alanlara ait iştiraklarinden bahseden Ekşi, şu bilgileri verdi:
“THY yani hava yolu olarak baktığımızda 26 bin çalışan var ama geniş aile olarak baktığımızda 60 bine yakın çalışan var. İşte bu 26 bin dışında kalan çalışanlarımız ya bizim %100 hissesine sahip olduğumuz şirketlerimizde ya da belli bir hissedarlık sahibi olduğumuz iştiraklerimizde. Aslında hava yolunun lazım olduğu tüm alanlarda ya doğrudan biz varız ya da iştiraklerimiz dolayısıyla varız. Bunların en büyüklerinden bir tanesi THY Teknik AŞ. Bu ayrı bir şirket, genel müdürümüz var orada. Yaklaşık 15 bine yakın personelimiz var. Çoğunlukla uçak teknisyeni ile uçak mühendisi çalıştırılıyor orada. Bizim uçaklarımızın A’dan Z’ye tüm bakımları orada yapılıyor. Orta Doğu’nun hatta Avrupa’nın da bir kısmı sayılabilir en büyük hangar kapasitesine sahip. Sabiha Gökçen’de 2 tane, İstanbul Havalimanı’nda 3 tane, Esenboğa’da da var. Uçaklarımızın büyük bakımlarından komponent bakımlarına varıncaya kadar burada işlemler yapılıyor.”
THY’nin ortaklıklarının da olduğunu belirten Ekşi, “Hava yolu olarak Sun Express ile %50 ortaklığımız var. İkram şirketimiz var. Birçok yolcumuzun beğenerek yediği ikramları aldığımız Turkish DO&CO var. Motor bakım merkezimiz, üretim şirketlerimiz var. Koltuk, kabin üretim ve uçak içi elektronik sistemler üreten şirketlerimiz var. Yer hizmetleri veren TGS Yer Hizmetleri AŞ diye havalimanına gittiğinizde biletlerinizi check-in yapan, sizi uçağa yerleştiren, uçağın yerdeki tüm hizmetlerini sağlayan bir şirketimiz var. Uçak yakıt ikmal şirketimiz var, pilot yetiştirme okulumuz var. Dolayısıyla baktığımızda bu 60 binlik aile ile beraber havacılığın tüm alanında, A’dan Z’ye hizmet vermek zorundayız” şeklinde konuştu.