STM’nin ana sponsorları arasında yer aldığı, Savunma Sanayi Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisinin himayesinde, Sanayi ve Teknoloji ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlıklarının desteğiyle organize edilen Siber Güvenlik Haftası Başladı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen açılışta yaptığı konuşmasında, “Türkiye’nin verisi, Türkiye’de kalacak, mahremimizin anahtarını başkasına teslim etmeyeceğiz. Türkiye’nin verisi, yerli ve milli güvenlik duvarlarıyla korunacak.” diye konuştu.
Amerikan yaptırımlarına da değinen Oktay, “Yaptırımlarla, Türkiye ile mücadele değil, Türkiye ile birliktelik, Türkiye ile dostluk kazandırır. Bütün dünyanın bunu buradan bilmesi gerekir.” dedi.
Geçmişte uygulanan yaptırımları anımsatan Oktay, “O engelleyici zihniyet bugün karşımıza farklı yaptırım kılıflarına bürünmüş olarak çıkmaktadır. Ne şekilde engellemeye çalışırlarsa çalışsınlar, artık Cumhurbaşkanımız liderliğinde yaptırımı, geleceğe yatırıma dönüştüren bir Türkiye var” ifadesini kullandı.
Fuat Oktay, siber güvenliği, Türkiye’nin dünyaya sunabileceği yeni iş birliği alanı olarak tanımladı.
Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir de bir ülkenin savunmasının sadece silah, top, tüfek, uydu, savunma sistemleri ile olmayacağının altını çizdi.
Demir, “Ülkemizin enerji, ulaştırma, iletişim, bilişim, tarım, sağlık ve benzeri alanlarda güvenliğinin sağlanması ile ilgili koordine ve bütüncül bir bakış açısının olması gerektiği kaçınılmazdır. Özellikle artık bu dijital çağda Başkanlığımız bünyesinde TSK, güvenlik güçlerimizin ve istihbarat teşkilatımızın ihtiyaçları nedeniyle gündemimize gelen projelerde artık tekil ve yoğunlaşmış alana münhasır çözümlerin olamayacağı gerçeğinden hareketle siber güvenlik kümelenmesi hareketini başlattık.” dedi.
Demir, uzun vadeli düşünerek hareket ettiklerini de şu cümlelerle ifade etti:
“Yazılım, siber güvenlik, siber saldırı meselelerini gündemimize alırken bunun altyapısını oluşturacak donanım gibi unsurların, ileride uzay tabanlı bir ağ yapısı olacaksa uydu fırlatma sistemlerinin, burada oluşacak uyduların, bunlarla ilgili teknolojilerin gözden geçirilmesi ve hesaplanmasında büyük faydalar olduğunu düşünüyoruz.”
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç da Covid19 salgını ile birlikte siber güvenlik saldırılarında baş döndürücü bir artış yaşandığına dikkat çekti.
Koç, “Sahip olduğumuz verinin güvenliği bizim için sınırlarımızın güvenliği kadar önemli ve önceliklidir. Sosyal medya ve iletişim araçları üzerinden yayılan sahte veya manipüle edilmiş bilgi ve belgeler, toplumsal olayların tetiklenmesine ve kamu düzenini bozabilecek olaylara sebep olabilmektedir. Bu nedenle veri mahremiyetine büyük önem vermemiz ve dijital altyapılarımızın güvenliğini sağlamamız elzemdir.” dedi.
Ali Taha Koç, “Siber güvenlik alanında teknoloji üreten ve dünya ile rekabet edebilen Türkiye olma hedefinde, yerli ürünlerin globale taşınması konusunda artık üretici, tüketici ve destekleyen konumundaki herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.” diye konuştu.
Siber Güvenlik Haftası çerçevesinde, yerli siber güvenlik ekosistemine katkı sağlayan kamu temsilcilerine ödüller verildi.
Bu sırada Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay bir süre fenalaştı, ancak sonra tekrar kürsüye çıkarak, ödül törenini tamamladı.
Siber Güvenlik Haftası etkinlikleri, yerli siber güvenlik çözümlerinin ele alındığı çeşitli panellerle devam ediyor.
“Kamuda Yerli Siber Güvenlik Ekosisteminin Geliştirilmesi” konulu ilk panelde moderatör olan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkan Yardımcısı Yavuz Emir Beyribey, siber güvenliğin, dijital eko sistemin ayrılmaz bir parçası olduğuna dikkat çekti.
Beyribey, “Yeni dönemde özellikle yerli ürünlerin kullanımının yaygınlaştırılması ve globale taşınması için daha çok şey yapmalıyız. Ürün ve çözümlerimizi bir üst seviyeye taşımalıyız, etkili çözümler geliştirmeliyiz. Öncelikli siber güvenlik alanlarının belirlenmesini, üye firmaların belli siber güvenlik çözümlerine yönelmesini teşvik etmek istiyoruz.” dedi.
Yerli ürünlerin kamuda öncelikli olarak yaygınlaştırılması gerektiğini kaydeden Beyribey, “Kritik alt yapılarda yerli siber güvenlik ürünlerinin tercih edilmesinin özellikle altını çiziyoruz.” diye konuştu.
İçişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkan Yardımcısı Kayıhan Altınöz ise siber güvenlik alanında yerli şirketlerde üzerine gidilmesi gereken eksiklikleri anlattı.
Altınöz, Türk şirketlerin sadece iyi yazılım yapmalarının yeterli olmadığını, iyi bir beyin takımı oluşturarak, ürünlerini piyasaya sürmeden önce olgunlaştırmaları gerektiğini belirtti.
Ürünü önce piyasaya sürüp, sonra geri bildirimlerle geliştirilmesini beklemenin Türk şirketlerinin en büyük zayıflığı olarak yorumlayan Altınöz, “Vizyonu baştan çizmek çok önemli. Yerli ve milli siber güvenlik ürünlerinin yeterince yaygın olmamasının temel sebebi bu. Benim gözlemlediğim kadarıyla, piyasaya çıkmadan önce doğru tahliller yeteri kadar yapılmıyor, ürünler istenilen olgunluk seviyesine gelmeden firmalara tanıtma yapılıyor.” dedi.
Altınöz, ilk intibaın olumsuz olmasının, firmaları zorlayacağına dikkat çekti.
Rekabet Kurumu Bilişim Teknolojileri Dairesi Başkanı Ömer Faruk Çelik de yerli ürünlere karşı kurum ve kuruluşlardaki önyargının, bu ürünlerin yaygınlaşmasının önündeki en önemli engel olduğunu belirtti.
Çelik, “Yerli, milli ürüne güvenip deneyeceksiniz, o ürüne güvenerek sisteme entegre edeceksiniz.” dedi.
Bazı kuruluşların, ihtiyaçlarını iyi belirlemediğini savunan Çelik, hiç kullanmayacakları bir özellik için yabancı firmaları tercih ettiklerine dikkat çekti.
Çelik, siber güvenlik şirketlerinin ürünlerine yoğunlaşıp, pazarlama konusunu ikinci plana bıraktıklarını da savundu.
Jandarma Genel Komutanlığı MEBS ve Siber Güvenlik Komutanı J. Mu. Alb. Adnan Gürbüz de şirketlerin süreçte ürün geliştirmeye değil, sürdürülebilir olmaya da odaklanması tavsiyesinde bulundu.
Gürbüz, “Rasyonel ve sürdürülebilir olma tarafında üreticilerimizin ürün satıldıktan sonra destek ve inovasyon konusunda eksik olduklarını düşünüyorum.” dedi, kendilerinin 40’a yakın yerli ürün kullandıkları bilgisini verdi.
MSB Siber Güvenlik Daire Başkanı Barış Egemen Özkan da burada sadece siber güvenlik şirketlerine değil, kurum ve kuruluşlara da önemli iş düştüğüne işaret etti; “Yerli ve milli olmak tüketicinin de sorumluluğu. Bizim şöyle bir şeye ihtiyacımız var diyerek, üretici firmaları işin içine çekmeli.” görüşünü dile getirdi.
Picus Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Hamdi Alper Memiş de işe yeni başlayan firmaların finansal sorunlarına işaret ederek, bir siber güvenlik fonu kurulmasını ve bu alandaki firmaların desteklenmesini önerdi.
Memiş, Türk siber güvenlik uzmanlarının, dünyada diğer uzmanlarla rekabet edebilecek kapasitede, hatta güvenlik açığını kapatma konusunda onlardan çok daha çevik olduklarını anlattı.
Bilge Siber Güvenlik Teknolojileri Genel Müdürü Burak Çifter ise, Türk siber güvenlik şirketlerinin kendi aralarında aşırı rekabet etmesi halinde, yabancı şirketlerin piyasayı kapacağını belirtti.
Etkinliğin ilk 2 gününde Milli Siber Güvenlik Zirvesi gerçekleştirilecek.
İlki 2019’da yapılan zirve, kamu ve özel sektör ile akademi dünyasının temsilcilerini bir araya getirecek, yerli siber güvenlik ekosistemine katkı sağlayacak önemli isimleri ağırlayacak.
2018 yılında kurulan Türkiye Siber Güvenlik Kümelenmesi’ne 150’den fazla şirket üye.