Trump yönetimi, 2 Aralık’a kadar Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) 50 adet F-35 savaş uçağı satmak için zamana karşı yarışıyor.
Ancak bu satışa, İsrail’in ortadoğu’daki elini zayıflatacağı gerekçesiyle karşı olanlar da var.
Amerikan Senatosunda 3 senatör, Robert Menendez, Rand Paul ve Chris Murphy, Birleşik Arap Emirlikleri’nin satın aldığı silahları Libya ve Yemen’de kullandığı gerekçesiyle, bu satışın yapılmaması için girişim başlattı.
Murphy, 19 Kasım’da yayınladığı twitter mesajında, “BAE müttefikimiz ama ABD’den aldığı silahları radikal gruplara verdiği yolunda bir geçmişi olduğunu, Libya ve Yemen’de uluslararası hukuku ihlal ettiğini unutmamalıyız. En azından bu satışı aceleye getirmemeliyiz” dedi.
Senatörler, F-35 dahil BAE’ye silah satışını engellemek için Kongreye Amerikan Dışişleri Bakanlığının onayını reddeden 4 karar tasarısı sundu.
Amerikan Kongresi geçen Çarşamba günü de Libya İstikrar Yasasını kabul etmişti.
Yasa, Libya’da çatışmaları körükleyen, paralı askerleri destekleyen ve BM silah ambargosunu ihlal eden taraflara yaptırım öngörüyor.
BAE, Libya’da Hafter’i destekliyor, silah ve mühimmat sağlıyor.
BBC’de geçen Ağustos ayında yayınlanan bir programda, Trablus’ta 4 Ocak’ta askeri okula düzenlenen saldırının arkasında BAE’nin olduğu, kanıtlarıyla ortaya konmuştu.
Okulda çoğu 18 yaşına girmemiş çocuklar eğitim görüyordu; 26’sı tam bahçede eğitim gördükleri sırada düzenlenen füze saldırısında hayatını kaybetti.
BBC belgeselinde okulun Çin yapımı Wing Loong dronundan atılan yine Çin yapımı Blue Arrow 7 füzesiyle vurulduğu belgelenmişti.
Bu silahların da BAE envanterinde olduğuna; bu ülkenin Trablus’a 750 km uzaklıktaki Al Khadim hava üssünü onararak kullandığına dikkat çekilmişti.
BAE, sadece askeri okulu değil, Trablus’ta 1 yıl önce bir bisküvi fabrikasına da dronla füze saldırısı düzenlemiş, 8 sivil hayatını kaybetmişti.
BM’nin geçen Mart ayında yayınladığı raporda da 2 BAE şirketinin Libya’ya paralı asker gönderdiği bilgisi yer almıştı.
Bu arada Libya ile ilgili bir gelişme de BM Güvenlik Konseyi’nde yaşandı.
Hafter’i destekleyen bir diğer ülke olan Rusya, Hafter’in yanında savaşan bir milis grubunun liderine yaptırım uygulanmasını veto etti.
ABD ve Almanya’nın sunduğu karar tasarısında, Kani aşiretine bağlı Kaniyat milis grubunun Tarhuna kentinde sivillere yönelik katliamlar yaptığı gerekçesiyle bu gruba yaptırım uygulanması istenmişti.
Milli Mutabakat Hükûmetinin geçen Haziran ayında geri aldığı Tarhuna kentinde, Kaniyat aşiretinden kalan en az 12 toplu mezarlar bulunmuştu.
BBC’nin Libya belgeseli için: