Biliyorsunuz Yunanistan yakın zamanda farklı blok modellerindeki yaklaşık 120 tane F-16 savaş uçağını F-16V seviyesinde modernize etmek için ABD ile anlaştı. Bu anlaşmanın ardından akla “Türkiye buna karşı ne yapacak ? ”, “ Yunanistan F-35 yerine F-16V’ ye mi yöneldi ?”, “S400 geldikten sonra Ege’yi dert etmeyi gerek yok mu ? ”, “ Yunanistan Dengeleri değiştirebilir mi ? ” ve buna benzer sorular geldi. Bu makalede sizlere bu ve daha fazlasının cevabını vermeye çalışacağım.
Öncelikle Yunanistan Hava Kuvvetleri’nin mevcut Muhrip uçak envanteri hakkında biraz bilgi sahibi olalım:
80+ adet F-16 Block 52+
35+ adet F-16 Block 50
30+ adet F-16 Block 30
40+ adet Mirage-2000
30+ adet F-4 PI-2
Türk Hava Kuvvetlerinin Muharip Uçak Envanteri ise şöyledir:
29 adet F-16 Block 50+
71 adet F-16 Block 50
101 adet F-16 Block 40
36 adet F-16 Block 30
(Yaklaşık) 40 adet F-4 Terminatör 2020
Görüldüğü üzere Envanter sayıları hemen hemen bizim envanterimize yakın sayılmakla birlikte özellikle ellerinde bulunan son model uçak sayısının bizim elimizdekilere oranla fazla olduğu dikkatinizi çekmiştir. Bizde en son model olan Block 50+ F-16 sayısı 29 dur. Yunanistan’da B52+ F-16’ lar Haricindeki uçaklar bizim için pek bir sorun yaşatmayacak olsa da yine de bu uçaklar öyle azımsanacak bir güç değildir. Özellikle şunu da kabul etmek gerekir ki Yunan pilotlarda öyle çok kolay lokma değildir. Rakibi asla küçümsememek de bizim için önemlidir. Evet Türk Hava Kuvvetleri’nin pilotaj kabiliyeti standartı çok yüksektir; fakat rakibimizde en ufak bir ciddiyetsizlikte bu hatayı affetmeyecek kalitededir.
An itibariyle kısaca durum böyleyken gelecek birkaç yıl içinde iki tarafında çeşitli hamleleri olacaktır. Daha doğrusu hamleler şimdiden yapılmakta, meyveler birkaç yıl içerisinde toplanmaya başlayacaktır. Türkiye F-35 uçaklarını ve S400 Hava Savunma Sistemini teslim almaya başlayacak, bu sıralarda Yunanistan tarafı ise elindeki yaklaşık 120 F-16 uçağını F-16V seviyesine modernize edecek. Yunanistan’ın bu modernizasyonu hangi block modeli uçaklara yapacağı henüz net bilgi değildir ancak eğer mantık çerçevesinde bir şeyler yapacaksa elinde bulunan eski Block 30 ve Block 50 F-16 lara öncelik vermek suretiyle elini fena sayılmayacak bir şekilde güçlendireceği aşikardır. 120 Uçağın tamamının modernize edilip teslim edilmesi yaklaşık 6-7 yıllık bir süreç olarak öngörülmektedir.
Türk Hava Kuvvetleri ise 6-7 yıl içinde işler planlandığı şekilde gittiği takdirde yaklaşık 20 F-35 uçağını teslim almış, F-35 filosu yeni yeni operasyonel hale gelmeye başlamış olacaktır. Keza S400 HSS ise tabir-i caizse henüz yerine oturmuş olacaktır. TF-X (Evdeki hesap çarşıya uymuşsa) İlk uçuşunu yapmış ancak envantere girmesine ve tam manasıyla operasyonel olmasına henüz 4-5 senelik bir zaman dilimi mevcut olacaktır.
Eğer ülkemiz tam bu zamanlarda devreye girecek bir başka hamle yapmazsa Türk Hava Kuvvetleri belli bir süre için (yaklaşık 4-5 sene) de olsa üstünlüğünü bir nebze kaybedecek, yaşanabilecek bir olay karşısında aktif olarak saldırı pozisyonunda olabilecek pozisyondan daha ziyade belki S400’e güvenerek belki eldeki imkanlar dolayısıyla daha çok savunma ağırlıklı bir doktrini kabul edecektir. Elinde yapabilecek güç olsa hepimizi bir kaşık suda boğmanın hayallerini kuran ve çoğu zaman Ege’de yaptığı hal ve hareketleriyle pekte güven vermeyen bir ülke olarak Yunanistan’ın böyle bir durumda ne yapacağının da bir garantisi yok maalesef. Ağa babalarından gazı alıp savaşa bile girişebilecek bir potansiyelleri var…
Peki biz buna karşı koymak veya Yunanistan’ın bu adımına karşılık bir hamle yapacaksak ne yapabiliriz? Bunun için kısa vadede ihtiyaç dolayısıyla mecburi dış alımlara yönelmemiz elzem gibi gözüküyor.
Öncelikle en başta “almayalım yapalım” tayfası için önden belirteyim. Ha diyince yarına çok gelişmiş bir uçak yapabiliyorsanız tamam yapalım ama yok TF-X gibi 10 yıllar sürecek bir proje olacaksa (ki zaten bu işin normal süresi budur) o zaman adı üzerinde ‘ kısa vadede ‘, ‘ihtiyaç’ dolayısıyla dışarıdan alım yapmak şart. O yüzden yazının birazını okuyup “ama bu hazır alım diyor biz kendimiz yapmalıyız, kendimiz yapabiliriz, kendimiz yapalım” gibi yorumlar yapmayın veya öyle düşüncelere kapılmayın. Adı üzerinde bunun adı ‘ İhtiyaç ! ‘. Eğer bir şeye çabucak ihtiyacın varsa ve ha diyince kendi ihtiyacını kendin göremiyorsan maalesef bir başkasına muhtaçsındır !
Bu çerçevede bana göre en ekonomik ve kısa vadede en kolay çözüm benzer bir hamle yapmak olur. Bizde Elimizde bulunan eski model Block 30 F-16’ları V seviyesine çıkarmak için modernizasyon anlaşması yapabiliriz. Fakat tabii ki bu yeterince etkili olmayacaktır. Elimizdeki Block 40 ve Block 50 F-16 ların iyi kötü iş yaptıklarını da düşünürsek ve Block 50+ F-16 ların zaten yeterince güncel olduğunu düşünürsek modernizasyona ek olarak bir miktar doğrudan 0 km F-16V alımı bizim için en uygun tercih olacaktır. Eldeki 36 F-16 Block 30 Tipi uçağı modernize etsek, ayrıca ek olarak 36 tane daha F-16V alsak toplamda 72 adet F-16V uçağına sahip oluruz. Ayrıca eldeki Block 50+ F-16’ları da bunların yanına koyarsak toplamda 100 tane son model F-16 uçağına sahip olmuş oluruz ki daha eldeki 100 adet Block 40 ve 70 Adet Block 50 tipi F-16 ‘yı saymıyorum bile. Bunlarla birlikte envanterde toplam 270 F-16 sayısına erişebilir, F-35 uçaklarımız %100 operasyonel olana dek elimizi güçlü tutabilir, tüm bunların yanına S400 HSS’yi de eklediğimiz takdirde Yunanistan’a karşı çok yüksek seviyede bir üstünlük sağlayabiliriz.
Peki son günlerde ABD ile ülkemiz arasında gerilen ilişkiler sebebiyle F-16V modernizasyonu veya alımı gerçekleşmezse ne yapmalıyız ?
(Görüyorum şimdiden yorumlarda “Sana Tabanca satmayan adam uçak mı satacak” mavraları dönmeye başladı bile 🙂 )
Bunu açıklamadan önce ben neden doğrudan ilk olarak F-16’ya yöneldiğimi kısaca açıklamak istiyorum:
Bu konuyu daha önce farklı platformlarda defalarca anlatmama rağmen yine de (yılmadan) bir defa daha anlatayım. İlk olarak F-16 ya yöneliyorum çünkü mühendislik ve teknolojik altyapısı tamamen bu uçağa uyumlu olan ülkemizin kısa vadede uyum sorunu yaşamadan ve ekonomik anlamda en ucuza mal edeceği uçak F-16’dır.
F-16 haricinde herhangi bir başka uçak aldığımız takdirde bu yeni tip uçak için pilotlara ve bakım ekiplerine tip eğitimi vermekten tutun, bunlarla beraber haberleşme ağının değiştirmek hatta Aselsan, Roketsan ve TAI gibi firmalarımızın geliştirmiş olduğu teknolojileri bu yeni tip uçaklara entegre etmek için büyük uğraşlar vermek hatta ve hatta bir ton para döküp sıfırdan bu teknolojileri yapmak gibi çok geniş bir skalada çok farklı sonuçlar ortaya çıkması söz konusu. Bunu açacak olursak, örneğin ABD’den F-15 aldığımızı varsayalım. Bu durumda yalnızca pilotlara ve bakım ekibine tip eğitimi verilmesi yeterlidir. Ekstra olarak çok fazla bir şey yapmanıza gerek yoktur. Ama gidip bir Rus uçağı aldığımızı varsayarsak, pilotlara ve bakım ekibine tip eğitiminin verilmesi yanında dinamikler birbirinden farklı olduğu için bu durum ekstra olarak biraz daha fazla zaman alacaktır. Bunların yanında haberleşme ağı gibi çok çok önemli bir ağı standart olarak ABD altyapısına uyumlu olan ülkemizin Rus uçaklarını bu ağa dahil etmesi pek mümkün değildir.
Konunun önemini anlatmak için biraz daha detaylı bir örnek vermek gerekirse; bizim F-16 ‘larımız, F-4 ‘lerimiz, Awacs’lerimiz, İha’larımız, Siha’larımız vs. arasında Link-16 denilen bir sistem vardır. Bu sistem sayesinde bir F-16 kilitlendiği bir hedefi doğrudan yanındaki diğer F-16 ‘nın ekranına aktarabilir, bir awacs F-4 ‘lere aktarabilir, İHA ‘nın işaretlediği yere F-4 bomba atabilir veya F-16 ‘nın lazerle işaretlediği yere SİHA ile atış yapılabilir.
Bu haberleşme ağının dışında herhangi bir sistemi savaş anında maalesef %100 verimiyle kullanamazsınız. Üstelik tüm bunların yanında TAI’nin Aselsan’ın Roketsan’ın ve diğer muhtelif firmalarımızın geliştirdiği teknolojiler ABD mühendislik altyapısı ile geliştirildiği için bu teknolojileri Rus uçaklarına entegre edemeyiz. Entegre etmek için hem Ruslardan kaynak kodu dediğimiz kodlara erişim izni almamız lazım hem de bu teknolojilerin sil baştan Rus mühendisliğine göre yapmamız lazım. Bu da tahmin edeceğiniz üzere yazması veya söylemesi kadar kolay bir iş olmadığı gibi uzun süreli ve yüksek bütçeli bir iştir.
Tüm bunlara rağmen iki farklı ekolün ekipmanlarını kullanan ülkeler var mıdır? Evet vardır ama onlarda dediğim gibi bu ekipmanları %100 verimle kullanamaz. Elinde aynı anda F-16 ve Mig-29 olan bir ülke bu uçakları birbirine yazılımsal olarak bağlayamaz. Bu sebeple elinde yalnızca F-16 veya yalnızca Mig-29 olan bir ülke ilk bakışta çeşitlilik açısından dezavantajdaymış gibi gözükse de aslında bu yukarıda bahsettiğim tüm dinamiklerden dolayı avantajdadır. “Neticede uçak uçuyor mu uçuyor” gibi sığ bir yaklaşımla bu işe bakmamak gerekir çünkü adı üzerinde savaş uçağı olan bir uçak yalnızca uçmaz, aynı zamanda savaşması da gerekir. Verimli bir savaşçı olamadıktan sonra ya da bir başka deyişle kendi kapasitesinin altında bir uçak ise, yapabileceklerini yapamıyorsa bu uçak para israfından başka bir şey değildir. Uçaklara bu kabiliyeti kazandırmaya çalışsak, haberleşme ağına dahil etsek, mühimmatı, hedefleme podunu vs. uydursak bu defa ise hem uzun bir süreç hem de tonla para gereklidir.
Zaten halihazırda kendi 5. nesil Stealth Süpersonik Muharip Uçak Projesi son hız devam eden, aynı zamanda zaten F-35 gibi bir başka uçak siparişi vermiş, bu projelere milyarlarca dolarlık bir bütçe harcayacak bir ülkenin üçüncü bir platform açması ihtiyaç öncelikleri ve ekonomik güç göz önüne alındığında maalesef pek olası değildir. Kaldı ki F-35 in birkaç sene, TF-X in ise yaklaşık 10 sene sonra operasyonel olacağını düşünürsek zaten sistem dışı farklı bir ekipman alıp bunu var olan sisteme uydurmaya çalışmak için yeterli zamanda yok zira bunları sorunsuz hale getirene kadar zaten kendi uçağımızı göklerde göreceğiz.
Ben şahsen kendi uçağını yapmaya başlamış üstelik hali hazırda çok gelişmiş bir başka uçağı da envanterinden bulunduran bir ülkenin üstelik ekonomik durumu pekte iç açıcı değilken bu tarz harcamalar yapmasına bir anlam veremeyeceğim gibi aynı zamanda zaten böyle bir şey yapılma girişiminde bile bulunulmayacağını düşünüyorum. İşte ben tüm bu sebeplerden ötürü hem teknolojisini huyunu suyunu her şeyini bildiğimiz bir uçak olan hem de diğer seçeneklere göre çok daha ekonomik ve çok daha kısa sürede teslim alınabilecek olan F-16 yı tercih ederim.
Peki eğer F-16 olmazsa ?
O zaman yukarıda saydığım sorunları yaşamamak adına birbirine komşu / akraba olan sistemleri tercih ederim. Bunlar nedir? Eurofighter Typhoon, Dassault Rafale, Jas-39 Gripen. Bu sistemlerde ha keza elimizdeki mevcut sisteme en azından Rusya’nın veya Çin’in teknolojisine göre daha çok benzerlik arz ediyor. Peki ya bunlarda olmazsa? İşte o zaman aynı S400 HSS konusunda yaptığımız gibi ihtiyacımız olduğu için uyum muyum dinlemeden SU-35, MIG-35 vs. tercih ederim. Yukarıda altını özellikle defalarca çizdiğim gibi amaç yalnızca uçan bir uçak almak, onu güzel uçurmakla falan bitmiyor. Hava harbi dediğimiz olgu cidden birbirinden çok farklı birçok detaya, birçok dinamiğe, birçok parametreye bağlı olarak gelişen bir olgu. Bu yüzden bu konuları düşünürken yüzeysel şekilde değil derinlemesine şekilde düşünmeli, o şekilde bir fikre sahip olmalı, o şekilde bu fikri dile getirmeli, o şekilde hareket etmeliyiz. (Uyum göz önüne alındığında Pakistan-Çin Ortak üretimi JF-17 uçağı da bir ihtimal düşünülebilir lakin uçağın özellikleri bizim isterlerimizin altında olduğu için ben şahsen gerçek bir mecburiyet olmadan alınacağına pek ihtimal vermiyorum.)
İşte Türkiye’nin Yunanistan’ın yaptığı hamlelere karşı atabileceği ve bana göre atması gereken adımlarla ile ilgili kişisel düşüncelerim ve tespitlerim bu şekilde. Yakın zamanda Orta ve Uzun vadeli olarak Hava Kuvvetlerimizin geleceği ve ihtiyaçları hakkında da farklı bir çalışmam daha olacak.
Abdullah BEKCİ – #SavaşanŞahin