Washington’un Türkiye’den yapılacak vizeleri askıya almasına misilleme olarak Ankara’nın da ABD vatandaşlarına uyguladığı vize uygulamalarını geçici olarak durdurması, son dönemde iki ülke arasındaki en ciddi diplomatik yaptırımların meydana gelmesini sağladı. Yazımızda çeşitli soru cevaplar halinde yaşanan bu krizi inceleyeceğiz.
Krizin çıkış ve kırılma noktası neydi?
ABD İstanbul Başkonsolosluğu çalışanı Metin Topuz’un, 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu tutulan FETÖ lideri Gülen’le bağlantılı olduğu gerekçesiyle tutuklanması, fitili ateşleyen sebep olarak öne çıkıyor.
Darbe girişiminin üzerinden bir sene geçmiş olmasına rağmen, Gülen dahil darbe girişimiyle bağlantılı olduklarından şüphelenilen bazı isimlerin iadesi yönündeki taleplerden ise herhangi bir geri dönüş alınamadı. Başkent,bu konudaki rahatsızlığını en üst düzeyde ifade etmekte. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD yönetiminin serbest bırakılmasını istediği papaz Andrew Craig Brunson konusundaki talepleri, Gülen’i kast ederek “Ver papazı, al diğer papazı” ifadesiyle bir takas çağrısını Washington’a iletmişti.
Esasen süreci başlatan ana etken 15 Temmuz girişimi sonrasında FETÖ’nün yurt dışındaki etkinliği, Türkiye’nin dış politikada öncelik verdiği bir meseleye dönüşmüştü. Vize gerginliğinin başlangıcı da Türkiye’nin FETÖ lideri Gülen ve bir takım isimlerin iadelerini Washington’dan talep edip sonuç alamamasıyla alakalı. Türkiye’nin öncelikli isteği, ABD’li bakanların Gülen’i geçici olarak gözaltına alması, sonrasında ise gönderilen delil ve dosyalar ışığında yargılanmak üzere Gülen’in Türkiye’ye iadesiydi. Ancak ABD Adalet Bakanlığı’na iletilen bu dosyaların federal mahkemelere gönderilmediğini de bilmekteyiz.Bu da ABD’nin bu konudaki isteksizliği gösteriyor.
Metin Topuz kimdir?
Metin Topuz 1982 yılında ABD İstanbul Başkonsolosluğu’nda işçi olarak çalışmaya başladı. 1993 yılına kadar konsoloslukta görev yapan Topuz, aynı yıl İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Narkotik Şube Müdürlüğü’nün ABD Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi olarak bilinen DEA’nın irtibat görevlisi olarak atandı. 1993-2002 yılları arası burada görev yaptı. Burada DEA için ayrılan özel odada Amerikalılar adına dinlemelere katıldığı da bilinmekte.
Görev yaptığı süre içerisinde hem emniyet hem de adliyede hatırı sayılır bir çevre sahibi oldu. 2002 yılı sonrası da bu ilişkilerini devam ettirdi. Daha doğrusu Türk savcı, emniyet müdürü ve savcılar bu ilişkiyi sürdürdü. 2002-2015 arası güç emniyet ve savcılıkta FETÖ’nün elindeydi. Metin Topuz’un ilişkide olduğu isimler de doğal olarak FETÖ kadrolarıydı. DEA eğitimi için ABD’ye gitmek isteyenler, uzun süreli vize almak isteyenler hep Metin Topuz’u buluyordu. Topuz 2002 öncesi ilişkilerinde olduğu gibi bu isimlerle de ilişkilerini koparmadı.
Daha önce iki ülke arasında bu tarz yaptırımlar gerçekleşti mi?
Karşılıklı vize işlemlerinin kaldırılması, 2003 yılında ABD ile yürütülen 1 Mart tezkeresi müzakereleri sonrası süreç ve 2014’te ABD’li askerlerin başına çuval geçirilmesi gibi krizlerden daha farklı bir durum olarak görülüyor.
Bunun nedeni, vize uygulamasının “her iki ülke vatandaşlarına sirayet edecek,direkt sivilleri etkileyebilecek” kadar kapsamlı olması.
Türkiye ile ABD arasında her zaman sıkıntılı süreçler yaşandı ancak sivil halkı birbirinin ülkelerinden mahrum bırakacak türde bir yaptırım hatırlamak ise güç.
Önümüzdeki süreçte bizleri ne gibi gelişmeler bekliyor?
Washington’ın vize kısıtlamasına 3-4 saat içinde bir misilleme ile karşılık verilmesi, Ankara’nın böyle bir karara hazırlıklı olduğunu bize gösteriyor.
Vize krizinin sonunun tam olarak nerede ve ne şekilde biteceğini ise şimdiden görmek zor. Ancak ABD Büyükelçiliği’nin açıklamasında, “Güvenlikle ilgili durum gözden geçiriliyor” deniliyor. Fakat bu süreçle ilgili ortada kesin bir tarih açıklaması yok. Diğer taraftan,ekonomideki ciddi etkiler görülmeye başlandı.
Diplomasi kuralınca, karşılıklı sürekli iletişim süreci oluşmalı ve tarafların görüşmeler yapması olası. Her iki taraf da adli işbirliği talebini masaya koysa da, ortak bir çözüm nasıl yaratılır, kestirmek şuan mümkün değil.
Son dönemde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye ve ABD’ye ‘oturup konuşarak krizi çözmeleri’ çağrısında bulundu. Türkiye’nin terör ile mücadele noktasında önemli bir güç olduğunu da ayrıca vurguladı.
ABD temsilcileri vize krizi için Türkiye’ye geliyor
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Türkiye ile ABD temsilcilerinin iki ülke arasındaki diplomatik krizi çözmek için bir araya geleceğini açıkladı.
Türk ve ABD’li temsilcilerin bir araya gelerek bu konu üzerinde çalışmaları kararı alındı ve bu karar gereği önümüzdeki günlerde bir araya gelinecek, çalışılacak ve sonucuna göre de bir adım atılacak. Bir anlamda diplomatik trafiğin başlangıcı olduğunu söyleyebiliriz.
M.Anıl ÇOLAK