İkinci Dünya Savaşı sonrası, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin yayılmacı politikası, dünyada ciddi bir tedirginlik yarattı.
1948 Çekoslovakya darbesi ve aynı yıl Berlin’in abluka altına alınması Belçika, Fransa, Lüksemburg, Hollanda ve İngiltere’nin ortak bir savunma sistemi kurmak ve güvenliklerine yönelik ideolojik, siyasi ve askeri tehditlere direnecek şekilde aralarındaki bağları kuvvetlendirmek amacıyla bir antlaşma imzalamalarını tetikledi.
Mart 1948’de imzalanan Brüksel Antlaşmasıyla Batı Avrupa Savunma Örgütü kuruldu.
Bu Antlaşma, İkinci Dünya Savaşı ertesinde Batı Avrupa’nın güvenliğinin yeniden yapılandırılması yönündeki ilk adımı teşkil etti.
Brüksel Antlaşması imzacıları, güvenlik garantilerine ve karşılıklı taahhütlere dayalı bir Kuzey Atlantik İttifakının ihdası amacıyla, ABD ve Kanada’yla müzakerelere başladı.
Bu sürece Danimarka, İzlanda, İtalya, Norveç ve Portekiz de davet edildi ve sonuçta, NATO’yu kuran Kuzey Atlantik (Washington) Antlaşması 12 ülke tarafından 4 Nisan 1949’da imzalandı.
18 Şubat 1952’de Türkiye ve Yunanistan, 1955’de Almanya ve 1982’de İspanya İttifaka üye oldu.
NATO, Soğuk Savaşın sona ermesinin ardından dört genişleme dalgası yaşadı.
1999’da Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya, 2004’de Bulgaristan, Estonya, Letonya, Litvanya, Romanya, Slovakya ve Slovenya, 2009’da Hırvatistan ve Arnavutluk, Haziran 2017’de ise Karadağ NATO’ya üye oldu.
Kuzey Makedonya ise 2020 yılında 30’uncu Müttefik olarak İttifaka katıldı.
Washington Antlaşması uyarınca NATO’nun asli görevi, üye ülkelerin özgürlük ve güvenliklerini siyasi ve askeri yöntemlerle korumak olarak tespit edildi.
Bir siyasi-askeri İttifak olan NATO, Türkiye’nin güvenlik ve savunma siyasaları ile planlamalarının temel unsurlarından biri olmasının ötesinde, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlere ve bunların savunulmasına bağlılığının da timsalini ve “Batılı kimliğini” teşkil eden unsurlardan biri olarak kabul ediliyor. (Dışişleri Bakanlığı Web Sayfasından Alınmıştır)
İttifaka üye olduğu 1952 yılından bu yana NATO, Türkiye’nin güvenliğinin temininde merkezi bir role sahip oldu.
Ayrıca Türkiye’nin Avrupa-Atlantik yapılarıyla bütünleşme hedefine de muhtelif açılardan kayda değer katkılarda bulundu.
Türkiye de diğer Müttefiklerle paylaştığı ortak değerlerin savunulması yönünde üzerine düşen sorumlulukları bugüne kadar eksiksiz yerine getirdi.
NATO’ya kuvvet katkısında birinci, komuta yapısı dahil NATO misyon, operasyon ve karargahlarına yaklaşık 3.000 personelle iştirak ederek NATO’ya en çok katkı veren ülkeler arasında ilk 5’te yer alan Türkiye, ortak bütçeye en fazla katkı sağlayan ilk sekiz ülke arasında.
Milli Savunma Bakanlığı, düzenlediği basını bilgilendirme toplantısında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, tüm dünyayı etkileyen salgın sürecine rağmen NATO’ya karşı üzerine düşen taahhütlerini 69 yıl boyunca olduğu gibi bundan sonra da eksiksiz yerine getirmeye devam edeceğini ve kesintisiz katkısını sürdüreceğini bildirdi.
Toplantıda şu bilgiler de verildi:
“Türkiye NATO’nun, 2021 yılı için yüksek hazırlıklı görev kuvveti olan VJTF-21 liderliğini
01 Ocak 2021 tarihinden itibaren üstlenmiştir. Çok uluslu bir Kara Tugayı, Daimi Deniz Kuvvetleri (SNF) ve hava unsurlarından oluşan Görev Kuvvetinin üst karargâh görevini 3’üncü Kolordu Komutanlığı (HRF) icra etmekte, VJTF Tugayı sorumluluğu ise 66’ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı tarafından yerine getirilmektedir. Ayrıca, 20 Şubat 2021 tarihi itibarıyla NATO Daimi Mayın karşı tedbirleri Görev Grubu-2’nin komutası Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız tarafından 16 Nisan 2021 tarihine kadar devralınmıştır.”
Türkiye bugüne kadar,
• Afganistan’daki Kararlı Destek Misyonu kapsamında Kabil’de Çerçeve Ülke olup (Afganistan’daki diğer çerçeve ülkeler, kuzeyde Almanya, güneyde ve doğuda ABD ve batıda İtalya’dır) aynı zamanda Hamid Karzai Uluslararası Havaalanının güvenlik ve işletme sorumluluğunu 2020 yılı sonuna kadar yürüttü.
• KFOR Harekâtı kapsamında Kosova’da Türk temsil Heyeti Başkanlığı adı altında bir birlik bulunduruyor.
• Ege Denizi’ndeki düzensiz geçişlerin önlenmesine yönelik uluslararası gayretleri keşif, gözetleme ve denetim suretiyle desteklemek amacıyla başlatılan NATO faaliyetine daimi surette deniz unsuru katkısı sağlıyor.
• NATO Irak Misyonuna, askeri eğitmen/danışman katkısı sağlamanın yanında, kuvvet koruma timi konuşlandırma taahhüdü de bulunuyor.
• DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) kapsamında Türkiye hava sahasında gerçekleştirilen NATO AWACS uçaklarının uçuşlarına havada yakıt ikmali desteği sağlanıyor.
• İttifakın Doğu Avrupa ülkelerine yönelik olarak icra etmekte olduğu güvence tedbirleri kapsamında gerçekleştirilen NATO AWACS uçaklarının uçuşlarına havadan yakıt ikmali desteği sağlıyor ve kendi AWACS uçaklarıyla da (E-7T) destek veriyor.
• Konya’daki 3’üncü Ana Jet Üs Komutanlığı, NATO Havadan Erken İhbar ve Uyarı Kuvvetinin (NAEW&C) iki ileri harekât üssünden biri olup, NATO AWACS uçaklarının kullanımına sunuldu.
• NATO Daimi Deniz Güçleri İkinci Grubuna (SNMG-2) ve NATO Daimi Mayın Karşı Tedbir Güçleri İkinci Grubuna (SNMCMG-2) daimi surette katkı sağlıyor.
•Türkiye, PKK/YPG, DEAŞ, FETÖ ve diğer terör örgütleri başta olmak üzere, terörizm tehdidiyle ve düzensiz göç akınıyla mücadelede cephe konumunda.
•NATO ile bağlantılı Tesis ve Karargâhlarla Türkiye, NATO’nun Komuta ve Kuvvet yapısına en kapsamlı katkı sunan müttefiklerden biri konumunda.
•İttifakın Komuta Yapısında yer alan NATO Kara Komutanlığı (LANDCOM) Türkiye’de bulunuyor.
•Ayrıca, NATO Kuvvet Yapısındaki Yüksek Hazırlık Seviyeli dokuz kara kuvveti karargâhından biri olan NATO Hızlı Konuşlandırılabilir Kolordu Karargâhını (NRDC-TU) (3.Kolordu Karargâhı, İstanbul) Türkiye sağlıyor.
•NATO Balistik Füze Savunması mimarisi kapsamında Malatya Kürecik’te bulunan tespit ve takip radarına (X-Band radar) Türkiye evsahipliği yapıyor.
•Türkiye ayrıca, ulusal imkânlarla İttifaka katkı olarak sunduğu NATO Terörizmle Mücadele Mükemmeliyet Merkezine (TMMM) ve Barış İçin Ortaklık Eğitim Merkezine (BiOEM) Ankara’da; Çok Uluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi’ne (MARSEC CoE) ise İstanbul’da evsahipliğini sürdürüyor.
• Türkiye genel hatları itibariyle gayrisafi yurt içi hasıla (GDP) temelinde hesaplanarak Müttefiklere paylaştırılan katkı payı ödemelerinde sekizinci sırada yer alıyor.