Türklerde Kara Kuvvetlerinin kuruluşu, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıktığı tarih olan Milattan Önce (MÖ) 209 yılı kabul ediliyor.
İlk kez Mete Han tarafından M.Ö. 209 yılında kurulan düzenli Türk Kara Ordusunda sayı itibarıyla 10.000 atlıdan oluşan en büyük birlik, “Tümen” olarak adlandırıldı; tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrıldı ve her birinin başına Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan görevlendirilerek, aşağıdan yukarıya doğru emir-komuta zinciri içerisinde birbirine bağlandı.
Mete Han ile tarih sahnesine çıkan bu teşkilatlanma modeli, bugüne kadar uzanan yelpaze içerisinde hüküm süren diğer Türk devletleri ile süregeldi.
Özellikle Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Türk Ordusu dünyanın sayılı ordularından birisi oldu.
1040 yılında Dandanakan Meydan Muharebesi’nde Gaznelileri yenerek bağımsızlığına kavuşan, 26 Ağustos 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Bizanslıları yenerek, Anadolu’yu yeni bir Türk yurdu yapan Büyük Selçuklu Devleti’nde, Kara Kuvvetlerinin teşkilat ve eğitimi sağlam esaslara bağlandı.
Büyük Selçuklu Devleti’nden sonra, Anadolu Selçukluları ve Mısır Türk Memlukları da mükemmel ordular meydana getirdiler.
1299 yılında kurulan Osmanlı İmparatorluğu hızla büyüyüp güçlendi.
Bu güçlenmeye paralel olarak 1363’ten itibaren Anadolu dışına çıkan Osmanlı orduları; Batı’da Sırpsındığı, Kosova, Niğbolu, Varna, İstanbul’un Fethi ve Mohaç; Doğu’da Çaldıran, Mercidabık ve Ridaniye muharebelerinde büyük zaferler elde etti.
Osmanlı ordusunun teşkilatlı bir şekilde ortaya çıkışı, Sultan I’inci Murat zamanında oldu.
Tarihteki ilk süvarili ordu olma niteliğini taşıyan Osmanlı ordusu, ilk başta yalnızca Atlı Akıncılardan oluşurken, daha sonraları yaya birliklerin de katılmasıyla Yeniçeri Ocağı adı altında sürekli bir yapıya dönüştürüldü.
İmparatorluğun yükseliş dönemlerinde elde edilen zaferlerde Yeniçeri Ocağı önemli rol oynadı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme devri ile birlikte etkinliğini yitiren Yeniçeri Ocağı, 15 Haziran 1826’da başlayan Yeniçeri Ayaklanmasının bastırılmasını müteakip kaldırıldı.
Bu ordunun yerine “Asakiri Mansure-i Muhammediye” adıyla yeni bir ordu kuruldu.
Bu gücün temelini “Kol” adı verilen taburlar oluşturdu.
Yine bu teşkilat devresinde; 1834 yılında orduya komuta edecek subayları yetiştirmek amacıyla, “Mekteb-i Harbiye-i Şahane” adıyla Kara Harp Okulu açıldı.
Tanzimat Fermanı’ndan 4 yıl sonra, 1843’te yeni bir düzenlemeye gidilerek, beş yıllık hizmet süresine tabi personelle oluşturulan beş ordu kuruldu ve 1848 yılında yapılan bir değişiklikle ordu sayısı altıya çıkarıldı.
“Mekteb-i Fünun-u Harbiye-i Şahane” olarak adlandırılan Harp Akademisi, 20 Temmuz 1848 yılında İstanbul’da kuruldu.
Diğer yandan, bu dönemde askerî okullar da çoğaltıldı ve lise seviyesindeki askerî okullar 1845 yılında İstanbul ve Bursa’da, 1846 yılında Edirne ve Manastır’da, 1847 yılında Şam’da, 1872 yılında Erzurum’da ve 1875 yılında Bağdat’ta açıldı.
Bunlar, Harp Okulunun öğrenci kaynağını teşkil etti.
İkinci Meşrutiyetin ilanıyla birlikte, idari alandaki yeniliklere paralel olarak, ordu teşkilatında yeni bir düzenleme yapılmak suretiyle silah ve malzeme miktarı artırıldı ancak Trablusgarp ve Balkan Savaşları nedeniyle ordudaki gelişmeler sekteye uğradı.
Bunun hemen arkasından girilen 1’inci Dünya Savaşı’nda Galiçya’dan Yemen’e ve Kafkaslara kadar uzanan cephelerde kısmi başarılar kazanan Türk Ordusu, Çanakkale’de çok önemli bir zafer kazandı.
Değişik cephelerde elde edilen başarılara rağmen, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi, son derece ağır hükümler içeriyordu.
Mütareke hükümlerine göre, vatan sözde galip devletler tarafından küçültüldü, Kara Kuvvetlerinin mevcudu indirildi, silahları elinden alındı, vatan toprakları işgal edildi.
Türk Ulusu, işgalleri tanımayarak direnişe geçti.
Memleketin her tarafında gönüllüler ve milis grupları faaliyet göstermeye başladı.
Dağınık halde ve küçük birlikler şeklindeki unsurların çabalarıyla arzu edilen başarıları sağlamanın mümkün olamayacağını gören Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, düzenli ordunun kurulması için 1920 yılı ortalarından itibaren çalışmaya başladı ve bunun sonucunda Batı Cephesi Komutanlığı teşkil edildi.
Tüm olanaksızlıklara rağmen büyük güçlükler altında teşkil edilen bu ordu sayesinde I’inci ve II’nci İnönü Savaşları ile “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, o satıh bütün vatandır” parolası ile Sakarya Meydan Muharebesi kazanıldı.
26 Ağustos 1922 tarihinde Yunan ordusuna karşı başlatılan Büyük Taarruz ve devamında Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat Başkomutan sıfatıyla yönettiği Başkomutanlık Meydan Muharebesi büyük bir zaferle sonuçlandı.
Bozguna uğrayan ve kaçan düşmana karşı Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Eylül 1922 tarihinde “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” diyerek verdiği emirle düşmanın 9 Eylül 1922 tarihinde denize dökülmesi sağlandı ve Anadolu işgal edilmekten, Türk Ulusu ise esaret altına alınmaktan kurtarıldı.
Böylece vatanın bütünlüğü ve Türk devletinin kayıtsız ve şartsız istiklali bütün dünya tarafından tanındı.
Atatürk’ün önderliğindeki Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda kazanılan zafer sonunda Türk Kara Kuvvetleri, Cumhuriyet Döneminin başında ikişer tümenli dokuz kolordu ve üç süvari tümeninden oluşan üç ordu müfettişliği hâlinde teşkilatlandırıldı.
Kurtuluş Savaşından sonra memleket içinde kalan silah, araç, gereç ve donatım toplatıldı.
Gerekli olanların ıslahı yapılarak ordunun kuruluş ve kadrosuna katıldı.
Sürekli gelişen silah ve malzeme teknolojisini izleme, inceleme ve muayene için bir “Fen ve Sanat Dairesi” kuruldu.
16 yıl içinde ordunun tüm giyecek ve diğer levazım ihtiyaçları ile Silahlı Kuvvetlerin donatım malzemesi, millî fabrikalarda yapılacak hâle geldi.
Kara Kuvvetlerinin silah ve malzemesini tamir ve ıslah için Ankara’da askerî fabrikaların temeli atıldı ve faaliyete geçirildi.
1934’te Lüleburgaz’da ilk tank birliği kuruldu.
Kara Harp Okulu, 1936 yılında inşaatın tamamlanmasının ardından Pangaltı/İstanbul’daki binasından Ankara’ya taşındı.
1939, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Kara Kuvvetlerinin gelişimi açısından önemli bir yıl olarak kabul ediliyor.
İkinci Dünya Harbi tehlikesi Türkiye Cumhuriyeti’nin de kapılarını çaldığından, ihtiyaçların seferi kuruluşa göre karşılanması gerekiyordu.
Bu maksatla çeşitli safhalarda aşağıdaki faaliyetler gerçekleştirildi:
– Kara Kuvvetlerinin seferi duruma geçmesi ve seferde teşkil edilecek tümenlerin kurulmasıyla, barıştaki 10 olan kolordu sayısı, 15’e çıkarıldı.
– Paraşüt birlikleri teşkil edildi.
– Batı Anadolu’daki birlikler takviye edildi.
– Doğu sınırlarındaki birlikler takviye edildi.
– Doğu’da ve Batı’da iki cephede de yeterli derecede kuvvetli olabilmek için bütün sınıflar silah altına alındı, eksik bulunan muhabere ve istihkâm birliklerinin, zırhlı tugayların ve ölçme alaylarının kadroları takviye edildi.
– Barışta bütçe yetersizliği nedeniyle teşkil edilememiş ağır makineli tüfek bölükleri, koşulu ve çakılı topçu bataryalar ve nakliye kolları kuruldu.
1949 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığı kuruldu.
Bu tarihe kadar, ordu komutanlıkları harekât ve eğitim yönünden Genelkurmay Başkanlığına, personel ve lojistik destek bakımından ise Millî Savunma Bakanlığına bağlı bulunuyordu.
1950 yılından itibaren ise Kara Kuvvetleri Komutanlığı, bütün sınıf okulları ve eğitim merkezlerini bünyesine aldı.
1950 yılında Kore Harbi’nin çıkması üzerine Kara Kuvvetlerinden Tugay büyüklüğünde bir kuvvet, Birleşmiş Milletler ordusuna katılmak üzere Kore’ye gönderildi.
Türkiye’nin 1952 yılında NATO’ya üye olmasından sonra Kara Kuvvetlerinin bütün sınıfları NATO standartlarına göre modern silah ve teçhizat ile donatıldı.
Hava savunma topçu birlikleri kuruldu ve Nike hava savunma füzeleriyle tedarik edildi.
1957 yılında Kara Havacılık Okulu, 1966 yılında Ankara’da 4’üncü Kolordu Komutanlığı kuruldu.
1974 yılında Kıbrıs Barış Harekâtı icra edildi.
Kıbrıs’ta, kolordu seviyesinde Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı, 1975 yılında İzmir’de Ege Ordu Komutanlığı kuruldu.
Temmuz 1985’te Kara Kuvvetleri Eğitim Komutanlığı kuruldu.
Kara Kuvvetleri Eğitim Komutanlığının adı 1994 yılında Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığı olarak değiştirildi.
Kara Kuvvetlerinin lojistik faaliyetlerini modern harbin gereklerine uygun olarak daha rasyonel ve etkili bir şekilde yürütmek amacıyla Kara Kuvvetleri Karargâhı ile ordu ve bağımsız kolordular arasında icracı bir komutanlık olan Lojistik Komutanlığının kuruluşu 1988 yılı sonunda tamamlandı.
10 Kasım 1988 tarih ve 3497 sayılı “Kara Sınırlarının Korunması ve Güvenliği Hakkındaki Kanun” gereğince, kara hudutlarının korunması görevi Kara Kuvvetleri Komutanlığının sorumluluğuna verildi.
1986 yılından itibaren, komutanların ve birliklerin muharebe ortamında iki taraflı harekâtta bulunmalarını sağlamak, kıta sevk ve idare eğitim seviyesini yükseltmek maksadıyla, her yıl bir ordu bölgesinde Mehmetçik tatbikatlarının icrasına başlandı.
1990 yılında Varşova Paktı’nın çöküşü ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) dağılmasıyla dünyada güç dengeleri altüst oldu ve Soğuk Savaş Dönemi sona erdi.
Dünyada belirsizliklerin arttığı bu dönemde birçok büyük devlet ordularını küçültüp sayıca daha az fakat niteliği yüksek, daha etkin ordular oluşturmaya başladı.
Bu dönemde Türkiye’ye yönelik tehditler, Avrupa Konvensiyonel Kuvvetler Antlaşması’nın (AKKA) getirdiği sınırlamalar, Kara Kuvvetlerinin zafiyet sahaları dikkate alınarak, geleceğin muharebe ortamına uyum sağlayabilecek, hareket kabiliyeti ve ateş gücü yüksek, düşmanı derinlikten itibaren tespit, teşhis ve tanıma imkânı olan, gece muharebe etme yeteneğine sahip, beka kabiliyeti yüksek, elastiki ve çok maksatlı kullanıma imkân veren, yeterli büyüklükte, sevk ve idaresi kolay, personel tasarrufuna imkân sağlayan ve etkili bir seferberlik sistemine dayanan, tabur, tugay, kolordu ve ordu kuruluşlarını esas alan bir kuvvet yapısı hedeflendi.
Bu kapsamda birlikler tümen teşkilatı yerine tugay şeklinde teşkilatlandırıldı ve kolordulara bağlandı.
Ayrıca hareket kabiliyeti ve ateş gücünü artırmak maksadıyla tugaylar ağırlıklı olarak zırhlı ve mekanize birlikler hâlinde teşkil edildi.
Keşif, gözetleme ve hedef tespit imkânlarının artırılması maksadıyla 2007 yılından itibaren ordu komutanlıkları kuruluşuna Taktik ve Mini İnsansız Hava Aracı Sistemlerinin (İHAS) yer aldığı insansız hava aracı tabur, bölük ve takımları; tugay ve alay komutanlıklarının kuruluşuna da Mini İnsansız Hava Aracı Sistemleri Timleri ilave edildi.
Merkezi yetenek havuzlarının oluşturulması kapsamında Muhabere Elektronik Bilgi Sistemleri (MEBS) birlikleri yeniden yapılandırılarak ordu komutanlıklarında MEBS alay komutanlıkları teşkil edildi ve elektronik harp (EH) birlikleri, MEBS alay komutanlıkları kuruluşlarına dâhil edildi.
Lojistik Yönetim Sistemi (LYS) projesi ile ikili ikmal ve üçlü bakım sistemine geçildi.
Bu kapsamda Kara Kuvvetlerinin lojistik teşkilatı; Kara Kuvvetleri karargâhından tabur/müstakil bölük seviyesine kadar her kademede yeniden yapılandırıldı.
Kimyasal Biyolojik Radyolojik Nükleer (KBRN) birlikleri 1997 yılında yeniden teşkilatlandırıldı.
Hava savunma sınıfının, topçu sınıfından ayrılarak ayrı bir sınıf hâline getirilmesi 4185 sayılı Yasa ile kabul edildi.
Buna paralel olarak hava savunma birlikleri yeniden teşkilatlandırıldı.
Topçu ve Füze Okulu bünyesinde kurulan Hava Savunma Okulu, 1998 yılında Çekmeköy Kışlası’na taşındı; 2008 yılında Konya’ya taşındı.
1999 yılında Ankara’da faaliyete başlayan Kara Kuvvetleri İstihbarat Okulu 2003 yılında lağvedilerek TSK İstihbarat Okulu ile birleştirildi.
2010 yılına kadar Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlı olarak faaliyetlerine devam eden TSK İstihbarat Okulu bu tarihten itibaren Genelkurmay Başkanlığına bağlandı ve eğitim/öğretim faaliyetlerini Ankara’da sürdürüyor.
Kara Havacılık birliklerinde tek elden emir komuta tesis etmek ve seferde uygulanacak komuta yapısına barıştan itibaren geçmek amacıyla 15 Ağustos 2003 tarihinde, Kara Havacılık Komutanlığı kurularak Kara Kuvvetleri Komutanlığına bağlandı.
İstihkâm birlikleri 2006 yılında yeniden yapılandırıldı.
Bu kapsamda 1’inci Ordu ve 2’nci Orduda İstihkâm Alayı, 3’üncü Ordu ve Ege Ordusunda İstihkâm Taburu seviyesinde istihkâm yetenek havuzları teşkil edildi.
2007 yılında Sınıf Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlıkları ile Eğitim Tugay Komutanlıkları Kara Kuvvetleri Eğitim ve Doktrin Komutanlığına bağlandı.
Yurt içinde olduğu kadar yurt dışında da Türk Silahlı Kuvvetlerini en iyi şekilde temsil eden Türk Kara Kuvvetleri, barışı destekleme harekâtlarına bugüne kadar önemli katkılarda bulundu ve bulunmaya devam ediyor.
Bosna Hersek’te icra edilen ALTHEA Harekâtı kapsamında BM Güvenlik Konseyi’nin kararına istinaden, ilk olarak 4 Ağustos 1994 tarihinde alay seviyesinde birlik ile harekâta katıldı.
Bu tarihten itibaren alay/bölük seviyesinde değişen birlikler görevlendirildi.
13 Temmuz 1999 tarihinden itibaren Kosova’da meydana gelen çatışmaların engellenmesi maksadıyla Kosova Gücü (KFOR) Harekâtına katkı sağlamak amacıyla Kosova’da alay/bölük seviyesinde değişen birlikler görevlendirildi.
Afganistan Kararlı Destek Misyonunda, 2015-2021 yılları arasında Afganistan Türk Görev Kuvveti (ATGK) Komutanlığı olarak “Çerçeve Ülke” sorumluluğu yürütüldü.
Görev, 28 Ağustos 2021 tarihinde NATO personelinin tamamının geri çekilmesi ile sona erdi.
Türk Kara Kuvvetleri, BM Lübnan Geçici Kuvveti (United Nations Interim Force in Lebonan – UNIFIL) Harekâtına 20 Ekim 2006-01 Eylül 2013 tarihleri arasında bölük seviyesinde birlik ile katkı sağladı.
Türk Kara Kuvvetleri, “Türk Birliğinin, Türk Kudret ve Kabiliyetinin, Türk Vatanseverliğinin Çelikleşmiş Bir İfadesi.”